Post Author Avatar
Sevkan Uzel
Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör

Dünya üzerindeki tüm canlıların, tahminen 3,5 ilâ 3,8 milyar yıl öncesi dönemde yaşamış bir ortak ata grubu var. O canlılara bugün kısaca SEOA (İng. LUCA) adını veriyoruz: Son Evrensel Ortak Ata (İng. Last Universal Common Ancestor). SEOA, muhtemelen gezegende beliren ilk yaşam formu değildi; onun da ataları vardı ve bir miktar değişim geçirmiş, yani evrilmişti. Başka koşullara göre evrilen, başka kardeşleri de oldu belki; fakat anlaşılan, o sıralarda oluşan yapılar arasında, zaman içerisinde hayatta kalmayı başaran sadece SEOA oldu.

Dolayısıyla bugün çevremizde gördüğümüz tüm canlılar; bitkilerden memelilere, bakterilerden kuşlara, mantarlardan balıklara kadar bütün yaşam formlarının oluşum ve işleyiş planları, DNA molekülüne aynı dille kodlanmış biçimdedir. Sadece "silli protozoalar" olarak bilinen gruptaki canlılarda bazı kodlama değişikliklerine rastlanıyor. Ünlü genetikçi Matt Ridley, Genom adlı kitabında bu canlılar hakkında ki düşüncesini şöyle ifade eder: "Önsezilerim silli protozoaların, yaşam ağacının kökeninde, bakterilerin evrimleşmesinden de önce ortaya çıktıklarının kanıtlanacağını, tüm yaşayan canlıların en son ortak atası olan SEOA'nın kardeşleri olan yaşayan fosiller olduklarının günün birinde anlaşılacağını söylüyor." 

SEOA grubumuz, zaman ilerlerken farklı bireylerinin farklı ortamlarda maruz kaldığı koşullara bağlı olarak, birbirlerinden farklılaşan gruplara ayrıldı. Milyarlarca yılın sonunda, gezegenimiz işte bugün gördüğümüz bir biyoçeşitliliğe sahip oldu. Yaşamakta olan tüm türler birbirleri ile akraba olsa da, yakınlık dereceleri değişkenlik gösteriyor. Örneğin biz insanlar, kuşkusuz hem papatya ile hem de şempanze ile akrabayız. Ama şempanze, papatyadan çok daha yakın bir akrabamız; çünkü papatya ile insanın son ortak atası (yani hayvanlar âlemi üyeleri ile bitkiler âlemi üyelerinin son ortak atası) olan ökaryot, yaklaşık olarak 1,6 milyar yıl önce yaşamışken; şempanze ile insanın son ortak atası 4 milyon yıl kadar önce yaşadı.

Dünya gezegenindeki yaşam ağacının temel bir gösterimi. Burada "canlılığın ilk temsilcisi" olarak gösterilen aşamada, canlılığın başka temsilcilerinin olup olmadığı bilinmiyor. Yani gezegende yaşam birden fazla kez bağımsız olarak ortaya çıkmışsa bile, bunlardan sadece kodlama için DNA molekülünü kullanan soy hayatta kaldı.

Kedi & Köpek

Peki kediler ile köpeklerin son ortak atası ne zaman yaşadı? Kediler ve köpekler, "memeliler" sınıfının "yırtıcı memeliler" takımında bulunuyor. Latince "Carnivora" olarak adlandırılan bu takım, kedigiller ve köpekgillerin yanı sıra ayıları, sansarları, gelincikleri, deniz fillerini ve daha pek çok başka türü  kapsar. Birkaç farklı sınıflandırma yöntemi kullanılmakta olsa da, genellikle Carnivora takımı iki alt-takımda inceleniyor: Kedimsiler (Feliformia) ve köpeğimsiler (Caniformia). Dolayısıyla kedi ile köpeğin ortak atasının, bu ayrımdan önceki bir noktada bulunması gerekiyor. Paleosen ve Eosen Dönemler'de yaşamış olan Miacoidea üst familyası, başka birçok tür ile birlikte kedi ve köpeği de kapsayan son sınıflandırma basamağı olarak görülüyor.

D.latouri'nin yaşadığı dönem, Paleosen ile Eosen dönemler arasına denk düşüyordu.

Acaba hem kedilerin hem de köpeklerin türediği bu Miacoidea grubu canlılarının görünüşü ve yaşam biçimi nasıldı? Ağaçlarda ve yerde yaşayan türleri bulunan bu üst familyanın üyeleri, sansarı andıran küçük avcılardı. Miacoidea üst familyası, iki familyaya ayrılabilir: Miacidae ve Viverravidae familyaları. Miacidae familyasından köpeğimsiler, Viverravidae familyasından ise kedimsiler türedi. Bazı sınıflandırmalarda, kediler ile köpeklerin son ortak atasını Miacidae ailesi altında düşünülüyor. Fakat biçimsel sınıflandırma (kedimsiler-köpeğimsiler sınıflandırması) yapıldığı takdirde, son ortak atalarını Miacoidea üst familyasında düşünmek gerekebiliyor.

2014 yılında Belçika'da bulunan bir fosilin, yırtıcı memelilerin ortak atasına ait olduğu açıklandı. Dormaalocyon latouri olarak adlandırılan bu canlı, 55 milyon yıl önce ağaçlarda yaşamış olan bir türün üyesiydi. İşte günümüzde sayıları 280'i bulan yırtıcı memeli türlerinin hepsi, D.latouri'nin torunları oluyor. Taşılbilimciler bu antik hayvanı, biraz sincap biraz jaguar diye betimleyerek, bildiğimiz türlere dayalı olarak onu gözümüzde canlandırmamıza yardımcı olmayı deniyorlar.

Dormaalocyon latouri
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir