Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Texas A&M University İnsan Davranışları Laboratuvarı'ndan Dr. Marco Palma ve New York'taki Rensselaer Polytechnic Institute'den Dr. Billur Aksoy, maddi kazanç için hile yapmanın ekonomik çevrenin bir sonucu olup olmadığını belirlemek için; görece ekonomik bolluk ve kıtlık dönemlerindeki hile davranışına yönelik yakından bir inceleme yürüttüler.

Yürüttükleri deneyler sırasında araştırmacılar; dış etkenlerden ziyade kişinin bireysel eğiliminin hilekârlığın nedeni olmasının daha muhtemel olduğuna ilişkin deliller elde ettiler.

Ünlü suçluların hile yapmaya yönelik eğilimleri, genellikle bu kişilerin içerisinde bulundukları ve yoksullaştırılmış yaşam koşullarına bağlanır. Bu düşünceyi test etmek isteyen araştırmacılar, kıtlığın ya da yoksullaştırılmış durumların, bir insanın hile yapma ve yalan söyleme eğilimini gerçekten etkileyip etkilemediğini belirlemek amacıyla Guatemala'da uzak bir topluluk seçti.

Deney

Araştırma ekibine göre, deneyde katılımcılara herhangi bir tepkiye maruz kalmayacakları bir hile yapma koşulları sağlandı ve katılımcıların tutumları hem yoksulluk hem de görece bolluk durumlarında test edildi. Deneyin yürütüldüğü köy, geçim kaynağı olarak yalnızca kahve üretimini kullandığından, bolluk dönemi olarak; kahvenin haftada bir kez toplandığı beş aylık süreç, kıtlık dönemi olarak ise; hasatın olmadığı ve dolayısıyla da gelir elde edilmeyen yedi ay boyunca test edilecekti.

Deneyde, katılımcılara bir fincan ve bir zar verildi ve zarı fincan içerisinde sallayarak atmaları istendi. Zardan çıkacak sayıya bağlı olarak katılımcılara, karşılığında para aldıkları bir araştırma ölçeği doldurtuluyordu. Fincanda sallamak koşuluyla 2 kez hak verilen katılımcıların attıkları zarda eğer 1 gelmişse; katılımcı, bir dolardan biraz daha az olan 5 quetzales, 2 gelmişse; 10 quetzales; 3 gelmişse; 15 quetzales, 4'te; 20, 5'te; 25 olacak şekilde para kazanacaktı. Ancak 6 gelirse katılımcı hiçbir şey kazanamayacaktı.

Araştırmacılardan Palma, katılımcıların attıkları zarı kimsenin gözlemlemediğini ve böylelikle insanlara kazançlarını arttırmak için hileye başvuracakları bir fırsatın oluşturulduğunu söylüyor. Deney, parasal kazancın olmadığı 7 aylık dönemde ve görece bolluğun olduğu 5 aylık dönemde tekrarlandı. Eş dağılımla, her sayının bir defada gelme olasılığı 6'da 1'dir.

Kendisi İçin Hile

Bakıldığında, yüksek kazanç sağlayan sayıların altı rakamdan üç rakam olduğu görülür. Palma'ya göre, her defada % 50'si yüksek bir getiri, % 50'si düşük bir getiri sağlamalıdır. Fakat hem kıtlık hem de bolluk koşullarında yüksek rakamların bildirilme oranının %90 olduğu görüldü. Yani hile yapma açısından iki periyot arasında bir fark olmadığı görüldü.

Ekibe göre, bu durum bize kıtlık ve bolluk koşullarında hileye başvurma davranışı açısından ciddi bir fark olmadığını gösteriyor. Buradan yola çıkarak da araştırmacılar, bunun daha çok kişinin içsel bir karakter özelliği olduğu anlamına geldiğini söylüyor.

Arkadaş İçin Hile

Deneyin ikinci aşamasında, insanlara kendi köylerinden, yani grup içerisinden birisi için --bir aile bireyi ya da bir arkadaş için-- kendi maddi kazançlarını arttırabilecekleri hile yapma fırsatı sunuldu. Genel olarak, insanların grup içi bireyler için de hile yaptıkları ancak bu oranın kendileri için yaptıkları hileye oranla daha düşük olduğu görüldü. Bu durumun da kıtlık ve bolluk koşullarında bir değişiklik göstermediği gözlemlendi.

Bir Yabancı İçin Hile

Bir sonraki aşamada ise insanlara, grup dışı, tanımadıkları bir birey için hile yapabilecekleri fırsat sunuldu. Bolluk koşullarında, katılımcıların grup dışı birey için hileye başvurmadıkları görüldü. Eğer ki kişi grubun dışından birisiyse insanların yüksek kazanç sağlayan zar rakamlarını tam olarak beklendiği gibi %50 oranıyla bildirdikleri gözlemlendi. Fakat kıtlık koşullarında ise grup içi ve grup dışı bireyler için yapılan hile oranlarının birbirine çok yakın olduğu görüldü. Katılımcı grubun neredeyse tamamının kıtlık koşullarında; grup içi bireyler için başvurdukları hile oranının grup dışı bireyler için yapılanla aynı oranda olduğu gözlemlendi.

Sonuçlar

Dr. Billur Aksoy'a göre deneyde, fayda görenlerin bizzat katılımcılar olduğunda, kıtlık koşullarının hile yapma eğilimi üzerinde bariz bir etkisinin bulunmadığı ortaya koyuldu. Öte yandan Aksoy, "Poverty negates the impact of social norms on cheating" başlıklı, Tayland'daki çeltik çiftçileriyle yapılan bir başka araştırmada da aynı sonuçlara ulaşıldığını belirtiyor. Bu da bize, elde edilen bulguların yalnızca Guatemalalı kahve çiftçilerine özgü olmadığını gösteriyor. Ancak elbette ki söz konusu fenomenin daha iyi anlaşılabilmesi için daha fazla araştırma yapılmasına ihtiyaç duyuyoruz. Bununla birlikte, 2016 yılında Nature'da yayımlanan ve 23 farklı ülkede birden yürütülen bir araştırma da hile yapma davranışının ülkeler bazında çok az farklılıklar gösterdiğini ortaya koymuştu.

Elde edilen deliller, zeginliğin hile yapmaya eğilimi, kişisel etikten çok daha az etkilediğini gösteriyor. Bu sonuçlar, 2009 yılında Journal of Experimental Social Psychology'de yayımlanan ve asosyal davranış gösteren insanların ya da 2014 yılında Journal of Quantitative Criminology'de yayımlanan ve suç işleyen kişilerin bu hallerinin genetik bir yatkınlık barındırabileceğini gösteren araştırmaların verileriyle de tutarlılık gösteriyor.

Başka bir deyişle, bazı insanlar başkalarının parasını elde etmek için doğuştan gelen bir hileye başvurma karakteri gösteriyor olabilir. Eğer öyleyse, yoksulluk ve fırsat gibi çevresel koşulların, hileye başvurma eğilimi üzerinde bir neden teşkil etmediğini, yapılan yanlış davranışları açıklamak için yalnızca bir bahane olarak kullanılıyor olabileceğini söyleyebiliriz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir