Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Filipinler'deki bir mağarada Homo cinsinin daha önce bilinmeyen bir türü keşfedildi.

11 Nisan'da (2019) Nature'da yayımlanan araştırmaya göre, ayırt edici özellikleri bulunan fosiller, bu insansı türün en az 50.000 yıl önce, bugün Luzon olarak bilinen bir adada yaşadığını gösteriyor. Bilim insanlarının Homo luzonensis olarak isimlendirdiği bu türün, Endonezya'nın güneyindeki Flores adasında yaşayan ve tartışmalı bir yarı-boyutlardaki insansı tür olan Homo floresiensis (hobbit) ile aynı zamanda yaşadığı düşünülüyor.

Bulunan fosillerin bazıları, şekil ve büyüklük bakımından mevcut diğer Homo türleriyle eşleşme gösteriyor. Fakat, H. luzonensis'in bütün özelliklerini bir bütün olarak ele aldığımızda ise başka hiçbir Homo türüyle benzerlik göstermediği görüldü.

Eğer ki elde edilen bulgular daha derinlemesine bir bilimsel kavrayışa katkıda bulunursa, Homo sapiens'in 80.000 ila 120.000 yıl önceki bir aralıkta Çin'in güneyine ulaştığı zamanlarda, bazı Homo soylarının hali hazırda Doğu ve Güneydoğu Asya'ya yerleştiğini gösteren güncel fosil ve DNA kayıtlarına eklenebilecek. Sonuç olarak da Asya'daki insansı evriminin giderek karmaşıklaşan bir fotoğrafıyla karşı karşıya kalacağız.

Luzon'un Callao Mağarası'ndaki 2007, 2011 ve 2015 yıllarında yapılan kazılarda, 7 izole diş (beşi aynı bireyden), 2 parmak kemiği, 2 ayak parmağı kemiği ve uç kısımları eksik bir üst bacak kemiği olmak üzere bir düzine H. luzonensis fosili bulunmuştu. Bir dişteki radyoaktif uranyum çürümesinin analizleri, bu türün minimum yaşının 50.000 yıl olduğunu ortaya koydu. Bu fosillere dayanarak, aynı mağara sedimentinde 2007 yılında bulunan bir hominid (insansı) ayak parmağı kemiği de H. luzonensis olarak tanımlandı. Bu kemik de en az 67.000 yıl önceye tarihlendi.

Filipinler'de ortaya çıkarılan aynı kişiye ait bu beş diş fosili üzerindeki özelliklerin belirgin bir karışımı,
araştırmacıların yeni bir insansı tür bulduğunu belirlemelerine yardımcı oldu.
Görsel Kaynak: Callao Cave Archaeology Project

Fosiller, modern ve ilkel özelliklerin bir karmaşasını ortaya koyuyor. Görünüşe göre, H. luzonensis, modern insanların azı dişlerine benzeyen bazı özellikleri olan, özellikle küçük hatta hobbitlerden bile daha küçük olan büyük azı dişlerine sahipti. Hominid ayrıca, şaşırtıcı bir şekilde bir yerine iki veya üç kök taşıyan ve nispeten daha büyük olan küçük azı dişlerine sahipti. Birkaç yüz bin yıl öncesine ya da daha fazlasına dayanan --Homo erectus gibi-- hominidlerin tipik olarak çoklu kökleri olan küçük azı dişleri vardır. Yani Homo luzonensis'in küçük azı dişleri, Australopithecus ve H. erectus'ta görülen özelliklere sahiptir, ancak büyük azı dişleri daha küçük olsa da H. sapiens'te bulunanlara benzer bir şekle sahiptir.

Homo luzonensis'in ayak parmağı.
Görsel Kaynak: Callao Cave Archaeology Project

Bununla birlikte, H. luzonensis'in parmak ve parmak kemiklerinin kavisli olduğu görülüyor, bu da 2 milyon yıl veya daha uzun bir süre önce insansılarla karşılaştırılabilir bir ağaç tırmanma kabiliyeti bulunduğunu gösteriyor. Öte yandan Homo luzonensis'in hobbitler kadar küçük olup olmadığı henüz bilinmiyor. Çünkü en iyi korunmuş hobbit iskeleti, yaklaşık bir metre boyunda bir kadına aittir. Callao Mağarası'nda bulunan ayak parmağı kemiğinin uzunluğuna bakılınca, araştırma ekibi, H. luzonensis'in bugünkü pek çok yetişkin insandan daha kısa olmasına rağmen hobbitlerden daha uzun olduğunu düşünüyor.

Tıpkı Homo floresiensis (hobbit) de olduğu gibi Homo luzonensis'in de evrimsel kökeni henüz bilinmiyor. Paleontologlar, hobbitlerin açık denizlere açılmaya elverişli olan Homo erectus gruplarından evrildiğini düşünüyor, belki Homo luzonensis için de benzer durum söz konusudur. Çünkü deliller, H. luzonensis'in, Luzon adasına yaklaşık 700.000 yıl önce ulaştığını gösteriyor. Belki de H. erectus, diğer Endonezya adalarından veya anakara Asya'dan denizi aşarak Luzon'a geçmiş, ada cüceliği olarak bilinen bir süreçle birlikte; daha küçük gövdesi ve sıra dışı iskelet özellikleriyle H. luzonensis'e evrilmiş olabilir.

Yeni Bir Tür Olarak Tanımlamak İçin Yeterli Delile Sahip Miyiz?

Fakat araştırmada yer almayan bazı bilim insanları, Luzon fosillerinin Homo cinsinin yeni bir dalı olarak duyurulabilmesi için henüz çok erken olduğunu ileri sürüyor. Çünkü Nature'da yayımlanan çalışmadaki bilim insanları şimdiye kadar fosillerin antik DNA'sını ayırabilmiş değil. Bu yüzden de bütün evrimsel ihtimallerin açık olarak bırakılması gerektiği düşünülüyor. Örneğin araştırma ekibinin; fosiller için ayırt edici olarak yorumladığı mozaik özellikler, daha önceki iki veya daha fazla Homo türünün melezlenmesiyle, yeni bir tür olmayan ancak bir iç içe geçme ürünü olmuş olabilir. Ya da belki de yüzlerce yıl boyunca Luzon gibi izole bir adada hayatta kalan H. erectus'un küçük bir popülasyonu, tamamen yeni bir türe evrimleşmek yerine ana karadaki üyelerinin sahip olmadığı bazı iskelet özelliklerini geliştirdi.

Bütün bu sorular, bu yeni fosilleri heyecan verici bir bulmacanın parçaları haline getiriyor.  Callao Mağarası'nda bulunan sıra dışı dişler ve tırmanmaya hazır el ve ayak parmağı kemikleri, Luzon’un antik Homo kalabalığında bir bütün olarak ortaya çıkarsa, o zaman bu kombinasyon hominidler arasında şu ana kadar benzersiz ve bilinmeyen bir şey olacaktır. Antik DNA tarafından ideal olarak tamamlanan fosillerin daha eksiksiz bir dizisi, bu özelliklerin yeni bir Homo üyesine ait olup olmadığını aydınlığa kavuşturacaktır.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir