Post Author Avatar
İdris Kalp
Akdeniz Üniversitesi - Çevirmen
Canlılar dünyasında farklı cinsiyetlere neden bu kadar sık rastlandığını hiç düşündünüz mü? Adelaide Üniversitesi Biyoloji Bilimleri Fakültesi’nden Jack da Silva’nın açıklamasına göre, “Eşeyli üreme erkekleri ve dişileri gerektirmiyor; tek gereken iki farklı eşleşme tipinden (İng. mating type) gelen üreme hücrelerinin kaynaşması.” Da Silva, Ecology and Evolution dergisinde yayımladığı makalesinde bu fikir üzerinden, evrimin bölücü seçilim kuramını irdeliyor.

Cinsiyetler, hayatın olmazsa olmaz özellikleri değildir. Peki ne oldu da var olabildiler? Yeşil alglerin cinsel hayatı, bu soruyu yanıtlamamıza yardım edebilir.

Cinsiyetlerin ayırt edici özelliklerinden biri, gamet adı verilen eşey hücrelerinin, yani sperm ve yumurtaların büyüklüklerindeki farklılıktır. Gamet ikibiçimliliği (anizogami) adı verilen bu durumdan dolayı, spermler küçük ve hareketlidir (bu olgu motilite olarak bilinir); yumurtalar ise büyüktür ve hareketli değildir. Biyologlar bu durumu oogami olarak adlandırırlar ve bu durum, bütün bitkiler ve hayvanların ortak bir özelliğidir.

Gamet tekbiçimliliğinden (izogami), gamet ikibiçimliliğinin nasıl evrildiği konusu, uzun süredir evrimsel canlıbilimin gündeminde yer alan bir konu. Oogaminin evrimsel açıklaması, ilk defa ünlü evrimsel biyolog Maynard Smith tarafından 1970’li yıllarda açıklanan, doğal seçilimim bir türü olan bölücü seçilimi (İng. disruptive selection) merkezine alır. Bir popülasyonda çan eğrisi şeklinde dağılım gösteren bir özelliği düşünürseniz, bölücü seçilim, grafiğin ortasında değil de, uçlarında yer alanlardan yana olur. Bu olayda, uçlarda yer alanlar, gamet boyutlarında aşırılık gösterenlerdir. Bu seçilim biçimi, aynı coğrafik bölgede ortak bir atadan yeni türlerin evrimleştiği, nadir bir olay olan simpatrik türleşmeden sorumludur. (Bkz. Türleşme Nedir? Nasıl Gerçekleşir?)

Beden büyüklüğü arttıkça, gelişimin erken aşamalarında besin depolamak için daha iri zigotların ve dolayısıyla daha iri gametlerin seçilme eğilimi oluşur. Bu da bir eşleşme tipinin daha çok sayıda, küçük gametler üretmesine, dolayısıyla aynı eşleşme tipinin diğer gametleriyle yapılan mücadele vasıtasıyla doğurganlığının artmasına olanak sağlar; böylelikle diğer eşleşme tipini daha az ve daha büyük gametler üretmeye zorlar. Bu kurama dayalı modeller bölücü seçilim veya gamet yarışması olarak adlandırılarak, gamet sınırlaması veya hücre içi çekişmelere dayalı modellerden ayırt edilir.

2002 yılında, istatistikçiler Bulmer ve Parker tarafından yayımlanan bir makalede, bölücü seçilimin oyun kuramını temel alan matematiksel bir modeli öne sürülüyor. Da Silva bu modeli, erkeklerin ve dişilerin evriminin, büyük gametin boyutunun küçük gametin boyutuna oranının 3’ten fazla olduğu durumda kararlı olacağına dair öngörüde bulunmak için kulanıyor: Bu oran daha az olduğunda, bölücü seçilim çöker ve gametler eşit boyutlara döner. Bu öngörü, oogaminin dallanan seçilimine özgü ilk teori olma özelliğini taşıyor.

Bu iddiayı sınamak için, Silva tatlı suda yaşayan volvosin alglere dönüyor. “Kuramı sınamak için bu algler mükemmel uygunluktadır; gamet boyutu farklılıklarındaki değişkenliğe kapsamlı bir şekilde sahiptirler. Ve kuram hayatta kalır. Nerede gametler farklı boyutlarda yer alıyorsa, orada büyük olanlar, küçük olana göre daima üç kat daha büyüktür,” diyor Da Silva. Da Silva’ya göre, bu da bilimcilerin cinsiyetler arasındaki farklılığı daha iyi anlamalarını sağlayacak, çünkü dişiler ve erkekler arasındaki farklılıklar, üreme hücrelerinin boyutları ve motilitesinin evriminden kaynaklanıyor.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir