Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

"Bugün kendimi biraz düşük hissediyorum, o halde hızlı bir yükseliş için komşu boyutun enerjisinden biraz faydalanalım."

Sahte bilim inancı oldukça yaygın ve modern zamanlarda da oldukça yükseliştedir. Bazen çok zeki görünen eğitimli insanların bile psişik fenomenlerden, meleklere; Yeni Çağ iyileştirme tekniklerine, gizemli enerji alanlarına, antik sağlık programlarına kadar her şeyin varlığını tamamen kabul ettiklerini görebilirsiniz. İlginç bir şekilde, bu paranormal olayların çoğunun da bir "enerjiye" dayandığını; icracılarından bir açıklama yapmalarını istediğinizde de; iddialarını meşru kılmak için bedenin enerji alanları, evrenin enerji alanları, negatif enerji, pozitif enerji gibi tanıdık gelen birkaç kelimeye özellikle başvurduklarını fark edebilirsiniz. Hatta "insan enerji alanları" yazarak Google'da hızlı bir arama yaparsanız, sayfalarca Yeni Çağ bilim soslu sonuçlarla karşılaşırsınız. Neler yok ki içlerinde? Auralar, çakralar, arınma, biyoalanlar, negatif-pozitif enerji, insan biyoelektrik alanları, hissetme ve çok daha fazlası. Açıkçası, çoğu insanın muhtemelen enerjinin tam olarak ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmaksızın ileri sürdüğü çok sayıda yorumla da karşılaşmanız muhtemeldir.

Peki insan vücudunun gerçekten de makul bir biçimde "enerji alanı" olarak tanımlanacak bir özelliği var mıdır? 

Sıklıkla canlı bir vücudun yakın çevresi üzerinde bazı ölçülebilir etkilere sahip olduğu fikrini ileri süren bu düşünce ilk bakışta mantıksız görünmüyor. Çünkü evet, vücudumuz bir ısı üretir, bir kütlemiz vardır, içimizde akan sıvılar var ve sinir sistemimiz aracılığıyla taşınan milyonlarca elektrik sinyali bulunuyor. O halde neden bir "enerji alanı" oluşturmayalım ki? 

O zaman "enerji" ve "alan" kavramlarının bir tanımıyla başlamak iyi bir başlangıç olacaktır. Enerji, iş yapabilme yeteneği olarak tanımlanan bir ölçümdür. Örneğin, bir litre benzinin potansiyel bir kimyasal enerjisi bulunur; benzini yaktığınızda, moleküller arası yeni bağların oluşmasına neden olur, egzotermik (ısı veren) bir kimyasal reaksiyonu başlatmış olursunuz. Bunun bir motor içerisinde gerçekleşmesini sağlarsanız; bu reaksiyon, kimyasal enerjinin kinetik enerjisine dönüşmesine ve motorun hareket etmesine olanak sağlar. Böylelikle de bir litre yakıtta depolanan enerji miktarını ölçebiliriz. Enerjinin temel birimine Joule denir ve her litre başına sıradan bir benzin, 42 megajoule'lük bir enerji içerir. Tipik bir alkaline pil yaklaşık 9.000 Joule enerji içerir. Bir enerji barı yediğimde kan dolaşımımın elde ettiği kalori ile kaslarım; bahçemdeki ölçülebilir belirli bir alanı kazacak kadar "güç" toplar. 

Yani enerji için iş yapabilme kapasitesinin ölçümüdür deriz. Fakat popüler kültürde, "enerji"; bir şekilde, sanki kendi içinde bir şey, kullanılabilen bir parlayan güç bölgesi gibi bir isim haline dönüştü. İşte size iyi bir ayrım testi: "Enerji" kelimesini içeren bir cümle duyduğunuzda; bu kelimenin yerine " ölçülebilir iş yapabilme kapasitesi" kavramını kullanmaya çalışın. Bu değişimi yaptığınızda kullanım hâlâ akla uygun geliyor mu? Unutmayın, enerjinin kendisi ölçülebilir bir şey değildir; enerji, yapılan işin veya potansiyelin ölçümüdür. 

Buraya kadar enerjinin ölçülebilen miktardaki iş kapasitesi olarak tanımlandığını öğrendik. Şimdi gelin, "alan"ın ne olduğuna bir göz atalım. 

Alan, bir yerin içerisindeki her noktanın değer ölçümüdür. Ancak matematiksel bir konsept olduğu için "alan" kavramı biraz daha soyut bir kavramdır. Bu yüzden belirli bir konsept üzerinden anlatırsak daha anlaşılır olacaktır. Şimdi en bilindik alanlardan biri olan kütleçekimi düşüneilim. Kütleçekim alanı, evrendeki her ayrı noktadaki vektörün bir ölçümü olarak tanımlanır. Vektör dediğimiz şeyin, bir yönü, bir doğrultusu ve bir büyüklüğü vardır. Yani, kütleçekim alanı; uzayın her noktasındaki kütleçekim kuvvetinin yönü ve büyüklüğünden oluşur. Güncelik konuşmalarda, genellikle Dünya'nın yerçekimi alanına atıfta bulunabiliriz, ancak gördüğünüz gibi, gerçekten böyle tanımlanmış bir yer yoktur. Dünya'ya yakın bir bölgede, kütleçekim alanı büyük oranda gezegenin çekimiyle belirlenir ancak esasında bu alan çok uzaktaki diğer nesneler tarafından da etkilenir. Yani Dünya'nın yerçekiminin dışında ve içinde ne olduğunu tanımlamak için çizebileceğimiz bir sınır yoktur. Dahası, Dünya'ya çok yakın olan (hatta içinde olan) bir alandaki tüm noktalar uzak nesneler tarafından etkilenir. Kütleçekim alanı, tüm evren boyunca uzanan karmaşıklıklarla dolu bir alandır.

Diğer tüm alanlar da aynıdır. Elektromanyetik alan denilen şey, örneğin; bir bölgenin içindeki her noktadaki vektör yönü ve büyüklüğü olarak tanımlanır. Nerede olursanız olun, ister evde, ister Jüpiter'in yörüngesindeki bir uzay gemisinde veya derin uzayda dışarı çıktığınızda, bu pusula iğnesi bir yöne işaret edecektir. Birçok yerde elektromanyetik alan, gerçek bir pusulanın metal iğnesini hareket ettiremeyecek kadar zayıf olabilir, ancak uzayda her noktada, elektromanyetik alandaki o noktayı tanımlayan ölçülebilir bir vektör vardır.

Sıcaklık ise bir vektörle değil, yalnızca tek bir değerle tanımlanan başka bir alan türüdür. Evren boyunca her noktada, bir sıcaklık vardır. Buna sıcaklık alanı denir. Elimi kalorifer peteğine doğru yaklaştırırsam; alanın o noktasındaki ölçümü artar. 

Yani, bir alanın gerçek tanımı ve popüler kavranışı arasındaki en büyük fark, bir dizi ölçüm olmasıdır, ölçümün tanımladığı kuvvet veya karakteristik olmamasıdır.

Bir başka kullanım ise kavram itibariyle kuvvet olarak dilimize çevirebileceğimiz "Force" kavramıdır. Bu kavram, enerjici tayfanın kullanımında metafizik bir olguya işaret ederek genellikle "Güç" şeklinde kullanılır. Ancak "Force" kavramı hem çeviride hem de bilimsel tanım itibariyle "Güç" kavramını karşılamamaktadır. Çünkü, "Güç" birim zamandaki iştir. İş yapabilme kapasitesini de enerji olarak tanımladığımızdan; bir şekilde güç ve enerji kavramları "enerjici" tayfa için yanlış kavrayış sonucu birbirine geçmiştir. Yazımızın devamında "Force" olarak açıklayacağımız bu kavram, New Age enerjici tayfanın kullandığı bu metafizik olguyu niteleyecektir. 

Kütleçekim kuvvetinin bir asteroidi hareket ettirmesini istersem, asteroit çevresindeki kütleçekim alanının vektörünü ve büyüklüğünü değiştirebilmem için büyük bir şeyi buraya taşımam gerekir. Güç (Force) ile tarif edilen herhangi bir alan türü de oldukça özel bir şekilde benzer biçimde değiştirilmelidir.

Kurgusal Güç, enerji alanı kavramının günümüzdeki Yeni Çağ kullanımını hatırlıyor. Bu bir Reiki uygulayıcısından, bir kişinin vücudunun üzerinden ellerini geçirirkenki sürecini tanımlayan bir klip

"Burada, John'un aurik alanında; yoğun ısı, olağandışı soğukluk, itici enerji, yoğun bir enerji, manyetik enerji, karıncalanma hissi veya aslında ellerimizi o bölgeye çeken reiki enerjisine ihtiyaç duyan herhangi bir alan arıyoruz."

Fiziksel perspektiften, Reiki uygulayıcısının söylediği pek çok şeyin yanlış olduğunu görebiliriz. John'un "aurik alanı" olarak söylediği şey ile "aurayı" ya da kendi tanımlarıyla John'u çevreleyen bir "enerji alanından" bahsetmektedir. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, alan ve enerji iki alakasız şeydir. Eğer elinizi havada ya da su içerisinde veya bir madde içerisinde hareket ettirirseniz, burada soğuk, sıcak noktalarla karşılaşabilir veya bir basınç ya da elinizi iten ya da çeken bir kuvvetle karşılaşabilirsiniz. Ya da parmağınızda metal bir yüzük varsa, elinizi güçlü bir manyetik alan içerisinden geçirirken çekim kuvvetini hissedebilirsiniz. Eğer John'un ayakları çok soğuksa ve elinizi onlara yaklaştırırsanız, ortamdaki ısı enerjisinin ayakları tarafından emildiği soğuk bir nokta hissedebilirsiniz. Eğer alnı çok sıcaksa, yakın çevresindeki havanın biraz ısındığını hissedebilirsiniz.

Diğer tüm fiziksel nesnelerde olduğu gibi insan vüdudu da fiziksel alanları etkiler. Vücudumuzun belirli bir sıcaklığı vardır dolayısıyla da sıcaklık alanını etkileriz. Kütlemiz vardır, dolayısıyla kütleçekim alanını etkileriz. Sıcaklık basitçe ölçülebilir, fakat bu çok küçük miktardaki kütleçekimi ölçülemez. Kütleçekim, evrendeki dört temel kuvvetten en zayıf olanıdır; etkisinin algılanabilmesi için muazzam miktarda kütle gerekir. Görünürüz, gürültü çıkarırız ve bunun dışında da pek bir etkimiz yoktur. Peki, reiki ustasının John'dan hissedebileceğini iddia ettiği tüm bu etkiler nelerdir?

Bazı insanlar manyetik alanlar oluşturduğumuza inanır. Bu düşünce kolaylıkla çürütülebilir. Çünkü insanlar iğnelere ya da daha hassas manyetometreleri (manyetik ölçer) etkilemez. Vücudumuzda önemli miktarda bulunan tek ferromanyetik element, özellikle de kırmızı kan hücrelerimizin hemoglobininde bulunan demirdir. Bir mıknatıs etkisi oluşturması için moleküllerin tümünün bir kafes içine sıkıca dizilmesi ve bağlanması gerekir. Oysa vücudumuzdaki demir sıvı içinde süspanse edilir, her yöne karıştırılır ve yuvarlanır.

Reikicinin kullandığı başka kelimeler de var; aura, reiki enerjisi vs. Ne var ki; bunların hiçbirinin fiziksel dünyada bir karşılığı bulunmuyor. Şimdi "Biz zaten fiziksel bir dünyayı refere etmiyoruz" diyebilirler, ancak tanımladıkları her şeyde fiziksel dünyanın kavramlarını, fiziksel dünyadaki anlamlarına gönderme yaparak kullanıyorlar ve dahası yanlış kullanıyorlar. Yani tanımladıkları gizemli alana atfedilebilecek hiçbir özellik yoktur, bu nedenle böyle bir alanın varlığından söz etmeleri bir safsatadan öteye gitmez. Karanlık madde gibi fiziğin en uzak noktalarındaki en zor kavramlar bile tespit edilebilir özelliklere sahip olduklarından varlığı ifade edilir. 

Sonuç olarak, Yeni Çağ konsepti olan vücudun bir "enerji alanı" olduğu fikri; kaçınılmaz sonuna, kendisi gibi benzerleriyle dolu olan çöpe gitmek zorundadır. "Enerji alanı" diye bir şey yoktur, bunlar birbiriyle alakasız iki konsepttir. Dahası, vücudun bir tür maddi olmayan bulut yaydığına dair herhangi bir kanıt veya sağlam hipotez de yoktur. Eğer kavramları gerçekten çekip uzatacaksak; insan vücudunun bir potansiyel enerjisi olduğunu söyleyebiliriz. Kütlesi olan ve bir kuvvet alanı içinde olan her şey, Dünya'nın kütleçekimi içindeki bir kaya gibi potansiyel enerjiye sahiptir. Kütleçekim alanındaki vektör güçlendikçe ve kayanın kütlesi arttıkça, sahip olduğu potansiyel enerjisi de artar. "Reiki ustası" tutarlı ve gerçekçi konuşmak istiyorsa; John'un herkes kadar potansiyel enerjisi olduğunu söyleyebilir. Öte yandan potansiyel enerji, bir potansiyeldir, hali hazırda ifade edilen bir şey değildir. Yani bir kayadan daha fazla sıcaklık veya karıncalanma hissi üretmez; eğer üretseydi, zamanla azalır ve tükenirdi.

Bu nedenle, vücudunuzun enerji alanıyla etkileşime girdiği ilan edilen bir ürün veya hizmeti duyduğunuzda, bunun size bir fayda sağlamayacağını, aksine; gerçek anlamlarından uzak bir dizi bilimsel kavramın bir araya getirildiği laf salatasından para vererek kavram yanılgıları satın aldığınızı unutmayın.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir