Post Author Avatar
Sevkan Uzel
Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör
Bristol Üniversitesi liderliğindeki uluslararası bir bilim ekibi, Grönland Buz Katmanı yakınlarında üç ay süresince kamp yaparak, Buz Katmanı'nın büyük (> 600 km2) bir havzasından akan erimiş sudan 2015 yılı yazı boyunca örnek toplamıştı. Çalışma raporunu Nature dergisinde yayımlayan bilimciler, erimiş su akışındaki metanı (CH4) anlık olarak ölçmek için yeni sensörler kullandıklarını ve metanın buzun altından sürekli olarak çıkış yaptığını gözlemlediklerini belirtiyor. Sadece bu Buz Katmanı parçasından, ölçüm alanlarına en az 6 ton metan taşındığını hesaplayan ekip, bunun yaklaşık 100 inek tarafından salınan metan miktarı kadar olduğunu ekliyor.

İncelemeye liderlik eden Prof. Jemma Wadham, elde ettikleri önemli bulgulardan birinin, buzun altında üretilmiş metanın çoğunun, muhtemelen karbon dioksite oksitlenecek zaman bulamadan, büyük ve hızlı akan nehirlerle Grönland Buz Katmanı'ndan kaçtığı olduğuna dikkat çekiyor. Metan gazı, karbondioksitten katbekat etkili bir sera gazıdır ama normalde havaküreye (atmosfere) ulaşana kadar oksitlenerek karbon dioksite (CO2) dönüşür. Karbon dioksitin kendisi bile küresel ısınmayı hızlandırmaya yeterken, doğrudan metanın havaküreye karışması çok ciddi sonuçlar doğurabilir.

Metan gazı, şu anda su buharı ve karbon dioksitin ardından, atmosferdeki üçüncü en önemli sera gazı olarak görülüyor; çünkü atmosferdeki oranı fazla değil. Dünyadaki metanın büyük bölümü, organik maddeyi oksijenin yokluğunda metana dönüştüren mikroorganizmalar tarafından üretiliyor. Örneğin ineklerin midesinde ve pirinç tarlalarında bolca metan üretilmiş oluyor. Geri kalanı ise doğal gaz gibi fosil yakıtlardan geliyor.

Grönland buz çekirdeklerinde ve bir Antartik Buzul-altı Gölü'nde daha önce bir miktar metan bulunmuş olmakla birlikte, büyük buz katmanı havzalarında bahar ve yaz aylarında oluşan erimiş suların sürekli olarak buz katmanı yatağından havaküreye metan saldığını raporlayan ilk çalışma oldu. Başyazar Guillaume Lamarche-Gagnon, çarpıcı sonuçlardan birinin de, geniş bir buzul-altı mikrobiyal sisteminin net bir kanıtını bulmuş olmaları olduğunu vurguluyor. Metan üreten mikropların, buzul-altı ortamlarda önemli olduğu bilinmesine rağmen, gerçekte ne kadar önemli ve yaygın oldukları tartışmalıydı. Artık açıkça biliyoruz ki, buzun kilometrelerce altında yaşayan etkin mikroorganizmalar sadece sağ olmakla kalmayıp, gezegenin diğer parçalarını da etkiliyorlar. Bu buzul-altı metanın, aslında bu yalıtılmış yaşam alanlarındaki canlılığın bir biyo-işareti olduğu söylenebilir.

Arktik metana ilişkin şimdiye dek yapılan araştırmaların çoğu, buzu çözülmeyen topraklara odaklanıyordu; çünkü permafrost büyük organik karbon depoları tutma eğilimindeydi ve küresel ısınmaya bağlı olarak bunlar çözündüğünde metana dönüştürülebilirlerdi.  Yeni yapılan çalışma ise bolca karbon, sıvı su, mikroorganizma ve çok az oksijen barındıran buz katmanı yataklarının da atmosferik metan kaynakları olduğunu ortaya koydu.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir