Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar

Her insanın farklı durumlarda ve olay örgüleri içerisindeki zaman algısı farklıdır. Bazı anlarımız vardır, bizim belirlediğimiz tanımıyla, zamanın çok çabuk geçtiğini hissederiz. Tabii ki bunun yanında zamanın geçmek bilmediği anlarımız da olmuştur. Ayrıca yapılan araştırmalar, depresyon ve şizofreni gibi durumları tecrübe eden bireylerin zaman algılarında ciddi değişiklikler olduğunu gösteriyor. Kullanılan uyuşturucu maddeler de insanların zamanı algılama biçimlerini değiştiriyor.

Genel manada insanlardaki zaman kavramının geçmiş, gelecek ve şimdiki zamandan ibaret olduğunu söyleyebiliriz. Bireysel manada yaptığımız zaman tanımlamları da genel olarak bu eksende gelişir. Yani eğer şimdiki zamanı şu an yaşıyorsak, yarının geleceğini biliriz ve yarın da bizim için gelecektir. Evlenme planlarını, iş görüşmelerini, iş başlangıç ve bitiş anlarını, kısacası hayatımızın her anını kendi geliştirdiğimiz zaman kavramımız ile planlarız. Fakat her kültürde bu böyle değil. Örneğin Amerika'da küçük bir popülasyon halinde yaşamlarına devam eden Hopilerin ya da diğer adlarıyla Pueblo Kızılderili halkının zaman kavramının genel geçer anlayışımızdan oldukça farklı olduğunu söylemek mümkün. Bu halkın konuştuğu dil içerisinde geçmiş, gelecek ya da şimdiki zamanı tarif eden herhangi bir sözcük ya da deyim bulunmuyor. Bununla birlikte, günlük işlerinde ya da konuşmalarında herhangi bir sıkıntı çekmiyorlar.

Amazon'da yaşayan Piraha halkını da bir diğer örnek olarak verebiliriz. Piraha halkının kültüründe de gelecek kavramı bulunmuyor. Yani yalnızca şimdiki zamanı tanımlıyorlar. Hatta ''gelecek'' konseptini belirtecek herhangi bir kelime de bilmiyorlar. Buradan yola çıkarak zamanın kültürel bir olgu olduğu çıkarımını yapmak mümkün. Fakat gerçekten de bu böyle mi? Evrensel bir zaman tanımı yapmak mümkün mü?

Doğuyoruz, yaşıyoruz ve ölüyoruz. Bütün bu süreç içerisindeki olaylar dizisini birbirinden ‘zaman’ kavramı ile ayırıyoruz. Zamanın akışının, belki de deneyimlerimizin en temel özelliği olduğunu söylemek mümkün. Fakat 'zaman' kavramını henüz tam olarak tanımlayabilmiş değiliz. Daha da kötüsü, fizik kuralları bizim bu kavramı açıklamamızda pek de kullanışlı değil.

Nobel ödüllü fizikçi Steven Weinberg’ün belirttiği gibi: ‘’Zaman ile ilgili eski bir şaka vardır; zaman, doğanın her şeyin yalnızca 1 kere olmasını sağlamasının bir biçimidir.’’ İnsanlar için zaman kavramı genel olarak vücudumuzda meydana gelen değişim süreçleri ve gezegenimizin Güneş’e göre konumu üzerinden algılanır. Uzaydakinin aksine, bizim algıladığımız zaman kavramı içerisinde doğal bir akış vardır. Yani eğer A’nın B’yi etkilediğini söylüyorsanız, B’nin gelecekte ve A’nın geçmişte olduğunu söyleyebiliriz. Bu bizim zaman kavramımızın işleyişidir.

University of Oxford’dan David Deutsch’e göre, bu kavram içerisinde yalnızca bir problem var; mantıksız olması. Kendimizi hayali bir çizelge içerisine oturtuyoruz ve şimdiki zamanda yaşadığımızı söylüyoruz. Bu çizelge sürekli geriye doğru büyüyor ve temposu bizim tarafımızdan belirleniyor. Evrensel olarak belirlediğimiz ‘tiktaklar’ yani saniyeler bu zaman kavramının temelini oluşturuyor ve geri kalan her şeyi bu ‘tiktaklar’ üzerinden ölçüyoruz. David Deutsch’un da belirttiği gibi, bu noktada başka bir soruyu daha sorabiliriz; acaba başka bir zaman var mı?

Evrenle ilgili büyük ölçekteki en iyi teorimiz olan Einstein’ın göreliliği ile aslında bu soruya cevap verebiliriz. Göreliliğe göre, evrende bizim belirlediğimiz gibi tek bir zaman kavramı yok. Kısaca bahsedecek olursak, zaman, uzay ile dört boyutlu ve her yöne çekilebilen uzay zamana bükülür. Zamanın geçişi de uzayda ne kadar hızlı hareket ettiğinize ve etrafınızdaki yer çekimsel alana bağlıdır. Fakat uzayın ve zamanın dört boyutlu yapısında, zamanın bir şekilde özel kalabildiğini söylemek mümkün.

Deutsch’e göre, ‘’Eğer Güneş Sistemi gibi uzayın bir bölgesinde ne olduğu söylersek, farklı bir zamanda aynı uzayda ne olduğunu tahmin edebiliriz. Fakat aynı zamanda başka bir uzayda ne olduğunu söyleyemeyiz.’’

Modern fiziğin bir diğer önemli ögesi olan kuantum mekaniği de görelilikten farklı bir resim çiziyor. Kuantum mekaniğindeki zaman görüşüne de kısaca değinelim. Kuantum mekaniğine göre, bir objektif zaman kavramı vardır ve bu zaman kavramı içerisinde kapsüllenmiş bütün olayları gözlemleyebilirsiniz. Hatta geleceği bile gözlemlemeniz mümkün. Fakat bütün kuantum mekaniksel gözlemlenebilirler yani gerçekliğin özünde hesaplanabilen şeyler zamana bağlı iken, zamanın kendisi gözlemlenemez ve bundan dolayı da hesaplanamaz. Hatta zaman, hata payı olmadan ölçülemez de. Kuantum belirsizlik prensipleri, birbirlerine oldukça yakın zamanda gerçekleşmiş iki olayın sırasının belirlenmesinin imkansız olduğunu belirtir.

Kuantum teorisi, görelilik ve kendi zaman tanımımız arasında kafamızın karışması oldukça normal. Deutsch’e göre, ‘’Bu üç yaklaşımın hepsi, birbirleriyle çatışma halinde olmalarını bir kenara bırakacak olursak, tabiatı gereği problematik.’’

Eğer kuantum teorisi ve genel görelilik teorisi bir şekilde birleştirilebilirse, zaman kavramının gerçek doğasının aydınlatılması mümkün olabilir. Fakat böylesi birleştirici bir teorinin ne zaman ortaya çıkabileceğini kestirmek kolay değil. Deutsch, fizikçiler Don Page ve William Wootters tarafından yaklaşık 30 yıl önce yapılmış hesaplamaların, zaman konusunda oldukça değerli olduğunu düşünüyor. Page ve Wootters, kuantum dolaşık parçacık çiftlerinin her birinin özelliğinin diğerini, aralarında mesafe olsa bile, etkileyebildiğini göstermişlerdi.

2013 yılında yapılan deneyler de zamanın hayali olarak ortaya çıktığını savunan bu görüşü çekingen bir şekilde destekler nitelikteydi. Eğer tam olarak doğrulanabilirse, tanımlamakta zorlandığımız bazı kavramları daha net anlamamız mümkün hale gelebilir. Tıpkı Dünya’nın düz olduğunu düşündürebilecek bir geometri içerisinde kaçınılmaz bir şekilde doğmamıza rağmen, Dünya’nın gerçekteki yapısının farklı olması gibi. Yani henüz ‘gerçek’ zamanın ne olduğunu deneyimlememiş olabiliriz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir