Post Author Avatar
Sevkan Uzel
Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör
Bilimciler uzun süredir uzaydaki anormal derecede soğuk bir bölgenini kökenini anlamaya çalışıyor. Bu devasa gizemli bölge, 2015 yılında yayımlanan bir makalede "süperboşluk" (İng. supervoid) olarak tanımlanmıştı. Süperboşlukta gökada yoğunluğu, evrenin geri kalanından çok daha düşüktü. Fakat sonuçları yeniden elde edebilen başka çalışma olmadı.

Durham Üniversitesi tarafından yapılan ve Nisan 2017`de Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisine gönderilen çalışmada ise süperboşluk kuramının dayanaksız olduğu belirtildi. İlginç bir şekilde, bu heyecan verici bir olasılığa kapı aralıyor: Soğuk bölge, bir paralel evrenle yaşanmış çarpışmanın kanıtı olabilir. Yine fazla heyecana kapılmadan önce bunun nasıl olabileceğine bir bakalım.

Soğuk bölge, evrenin doğumundan arta kalan ışınım olan Kozmik Arka Alan Işınımı haritalarında görülebiliyor. Kozmik arka alan, evrenin 380.000 yaşında ve 3.000 Kelvin sıcaklıkta iken nasıl olduğunu gösteren bir fotoğrafa benzetilebilir. Bu fotoğrafa baktığımızda, sıcaklık sapmalarının 10.000'de 1 gibi küçük bir oran olup, neredeyse türdeş olduğunu görüyoruz. Bu küçük orandaki sapmalar da sıcak evrenin 380.000 yıldaki evrimine ilişkin modellerle açıklanabiliyor.

Fakat soğuk bölgeye geldiğimizde işler değişiyor. Bu alan, gökyüzünün yaklaşık 5 derecelik bir kısmını kapsıyor ve 18.000'de 1 oranında daha soğuk. Bu zaten yaklaşık 1 derecelik bir alanı kapsayan bazı bölgeler için beklenen bir şey, fakat 5 derecelik bir kısım için beklenmiyordu. Kozmik mikrodalga arka alanın, böylesine büyük ölçekte daha pürüzsüz olması gerekirdi.

Planck cihazı tarafından gözlemlenen Kozmik Mikrodalga Arka Alan Işınımı haritası. (Telif: ESA&Planck Collaboration, CC BY-SA)

Gökada Verilerinin Gücü


Peki bunun nedeni ne? İki temel olasılık var. Biri, ışığın içinden geçtiği bir süperboşluk nedeniyle oluşması; diğeri de erken evrenden kalma özgün bir soğuk bölge olması. Yeni makalenin yazarları, soğuk bölge çevresindeki gökadalara ilişkin elde edilen yeni verileri, göğün başka bölgelerinden gelen verilerle karşılaştırmış. Söz konusu yeni verilerin Anglo-Australian Teleskopu tarafından, diğerlerinin ise GAMA taraması tarafından elde edildiği belirtiliyor.

GAMA taraması ve ona benzer diğer taramalar, binlerce gökadanın izgelerini alıyor. İzgeler, gökadanın yakaladığı ve dalgaboylarına göre dağıttığı ışığı gösteriyor. Dolayısıyla gökadada bulunan farklı elementler tarafından yayılan bir çizgi deseni veriyor. Gökada ne kadar uzaksa, evrenin genişlemesi bu çizgileri o kadar kaydırıp, Dünya'da görüneceklerinden daha uzun dalgaboylarında gösteriyor. Bu "kırmızıya kayma"nın büyüklüğü, gökadanın uzaklığını veriyor. İzgelerin gökteki konumlarla bir araya getirilmesi sonucunda, gökada dağılımlarının 3 boyutlu haritaları elde edilebiliyor.

Araştırmacıların vardığı sonuç ise şu: Soğuk bölgeyi açıklayabilecek denli büyük bir gökada boşluğu yok. Soğuk bölgenin önünde, herhangi başka bir yere kıyasla özel denebilecek bir gökada dağılımı görünmüyor.

Eğer soğuk bölgenin nedeni süperboşluk değilse, o zaman orası herhalde özgün bir soğuk bölge olsa gerek. Peki bu nasıl olmuş olabilir? En ilginç açıklamalardan biri, çok erken bir aşamada, evrenler arası bir çarpışmanın gerçekleşmesi sonucunda olabileceğini ileri sürüyor.

Tartışmalı Yorum


Bir çoklu-evrende (İng. multiverse) yaşadığımız fikri, sonsuz sayıda paralel evren olmasını gerektiriyor. Fizikçiler, paralel evrenlerin fiziksel bir gerçeklik mi, yoksa matematiksel bir gariplikten ibaret mi olduğunu hâlâ tartışıyor. Bu düşünce, kuantum mekaniği, sicim kuramı ve genişleme gibi önemli kuramların bir sonucu.

Kuantum mekaniği, ilginç bir biçimde, herhangi bir parçacığın "süperpozisyon"da olabileceğini belirtiyor. Yani eşzamanlı olarak çok sayıda farklı durumda (örneğin farklı konumlarda) bulunabiliyor. Bu kulağa çok acayip geliyor ama laboratuvarlarda gözlemleniyor. Elektronlar aynı anda iki farklı yarıktan geçiyor; tabi kimse bakmadığı zaman. Fakat davranışını yakalamak için yarıkları gözlemlemeye başladığımız anda, parçacık birini seçip sadece ondan geçiyor. İşte ünlü düşünce deneyi "Schrödinger'in Kedisi"nin eşzamanlı olarak hem sağ, hem de ölü olması böyle mümkün oluyor.

Böylesine tuhaf sonuçlarla nasıl yaşayabiliriz? Bunu yorumlamanın bir yolu, tüm olasılıkların gerçek olduğunu ama farklı evrenlerde olduklarını söylemek.

Yani, eğer paralel evrenler için matematiksel destek varsa, soğuk bölgenin evrenlerin çarpışması sonucu oluştuğunu söylemek çok mu çılgınca? Aslına bakarsınız, bu çok düşük bir olasılık.

Çarpışan evrenlerin izini şu anda görmekte olmamızın özel bir nedeni yok. Evrenin şimdiye dek nasıl biçimlendiğine ilişkin bilgimizden, gözlemleyebildiğimizden çok daha büyük olduğunu düşünebiliriz. Yani paralel evrenler varsa ve onlardan biriyle çarpışmış olsak bile, bunun izini evrenin görebildiğimiz bir bölgesinde bulma olasılığımız cidden az olurdu.

Yeni makale, bu büyüklükte bir soğuk bölgenin, evrenbilimin standart modeli dahilinde de şans eseri oluşabileceğini ekliyor; %1 ilâ %2 olasılıkla. Bu düşük bir olasılık olsa da, şimdiye kadar ki sınamalardan geçmiş bir evren modeli tarafından izinli bir duruma işaret ediyor.

Bir başka potansiyel açıklama ise Kozmik Arka Alan sıcaklık çalkalanmalarını doğuran kütle yoğunluğundaki doğal çalkalanmalar. Bunların her ölçekte gerçekleştiklerini biliyoruz; fakat büyük ölçeklere doğru küçülme eğilimindeler. Bunun anlamı, o kadar büyük bir soğuk bölge oluşturamayacakları olsa da, böyle çalkalanmaların nasıl oluştuğunu yeniden düşünmemiz de gerekiyor olabilir.

Görünüşe bakılırsa soğuk bölge bir süre daha gizemini koruyacak. Ortaya atılan açıklamaların hepsi de düşük olasılıklı olmasına rağmen, hiçbirini eleyecek durumda da değiliz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir