Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Su, çoğu zaman bizim için ferahlık, temizlik ve berraklık anlamlarını çağrıştırır. Fakat gündelik yaşamımız için kullandığımızdan çok daha fazlası söz konusu olduğunda; bu durum bir felâkete yol açabilir; evleri yıkabilir, ağaçları köklerinden sökebilir hatta ölümlere bile sebebiyet verebilir.

Bu yazıda, suyun bu kadar hızlı karakter değiştirmesine nelerin sebep olduğunu ve bu karakter değişimi ortaya çıktığında bunun nelere mal olabileceğini inceleyeceğiz. Bununla birlikte, sel baskınlarının olumsuz etkilerine ve yapılaşmanın bazen nasıl sel felâketlerine yol açtığına da değineceğiz.

Rüzgâr Akıntıları ve Sel Baskınları

Sel baskınlarının nasıl meydana geldiğini anlamak için öncelikle, gezegenimizdeki suyun davranış biçimini bilmemiz gerekiyor. Dünya üzerindeki toplam su miktarı, her ne kadar dağılımı zamanla değişim gösterse de milyonlarca yıldır neredeyse değişmeden kalmıştır. Her gün, çok küçük bir miktardaki su, atmosferin yükseklerinde kaybolmaktadır. Bu kaybolmaya neden olan şey ise, yoğun ultraviyole ışınların bir su molekülünü parçalayabiliyor olmasından kaynaklanır. Ancak kaybın yanı sıra, sisteme yeni katılan da vardı; volkanik aktiviteler sayesinde Dünya'nın iç kısmından yeni sular ortaya çıkmaktadır. Oluşan ve yok olan su miktarı hemen hemen aynı düzeydedir.

Herhangi bir zamanda, suyun bu hacmi, çok çeşitli formlardadır. Okyanuslarda, nehirlerde ve yağmur şeklinde sıvıyken, Kuzey ve Güney kutup bölgelerinde olduğu gibi katı halde ya da havada görünmez haldeki su buharı şeklindeki gaz halde bulunur. Su, rüzgârlar sayesinde gezegen boyunca dolaştıkça bir halden başka bir hale geçiş yapabilir. Rüzgâr akıntıları, Güneş'in ısıtma aktiviteleriyle oluşur. Güneş ışınları, Dünya'nın ekvator bölgesine, Kuzey ve Güney bölgelerden daha fazla ve daha dik açıyla düştüğünden, bu durum gezegen yüzeyinde bir ısı farklılığına neden olur. Daha sıcak bölgelerde, sıcak hava atmosfere yükselirken ve ayrıldığı alana da soğuk hava yerleşir. Dünya'nın hareketi, bu döngüyü kırar, bu yüzden gezegen boyunca birkaç tane hava akımı döngüsü söz konusudur.

Bu döngülerden kaynaklı, Dünya'nın su ikmali de kendi döngüsünde hareket eder. Güneş, okyanusları ısıtır ve okyanustaki su yüzeyden buharlaşmaya başlar ve su buharı şeklinde havaya karışır. Güneş, bu havayı ısıtır (ve su buharını da) böylelikle hava atmosfere doğru yükselir ve rüzgarlâr sayesinde taşınır. Bu su buharı yükseldikçe, tekrar soğur ve gaz haldeki su molekülleri yoğuşarak sıvı hale (ya da kristalleşme ile buz kristalleri haline) geçer. Bu su damlacıklarının bir araya gelmesiyle oluşan şeyler ise gökyüzünde gözlemlediğimiz bulutlardır. Eğer ki bir bulut,daha soğuk bir bölgeye kayarsa, bu damlacıklara daha fazla su damlacığı eklenir. Bu şekilde yeterince su biriktiğinde, damlacıklar ağırlaşır ve yağış olarak (yağmur, kar, sulu kar ya da dolu) yeryüzüne düşer. Düşen bu suyun bir miktarı yer altındaki rezervuarlarda birikirken, büyük bir kısmı da suyu tekrar başlangıç noktasına taşıyan nehirleri ve dereleri oluşturur.

Genellikle, atmosferdeki rüzgâr akıntıları oldukça sabittir. Ancak yılın belli zamanlarında, akıntılar gezegen boyunca hareket etmeye meyillidir. Sonuç olarak, belirli bölgeler yıl boyunca genellikle  aynı hava koşullarını yaşar. Fakat gün bazında, hava genellikle o kadar da tahmin edilebilir değildir. Çünkü rüzgar akıntıları ve yağış, başlıca coğrafya ve komşu hava koşulları olmak üzere pek çok faktörden etkilenir. Çok çeşitli faktörler çeşitli şekillerde birleşerek her türlü hava koşulunu üretir. Duruma göre, bu faktörler, bir bölgede, beklenmedik bir biçimde su hacmi oluşturacak şekilde etkileşime girebilir. Örneğin, koşullar, gittiği her yere büyük miktarda yağmurlar bırakan bir fırtınanın oluşmasına neden olabilir. Eğer ki, bir fırtına bir bölge üzerinde kalırsa ya da birden fazla fırtına belirli bir bölgeye doğru hareket ederse, bölge, normalden çok daha fazla yağış alır.

Su yolları zamanla yavaş yavaş oluştuğundan, büyüklükleri o bölgede normal olarak biriken suyla orantılıdır. Ancak, aniden çok yüksek hacimde su geldiğinde, normal su yolları normalinden fazla su taşımaya çalışır ve kapasitesini aştığında da taşkınlar meydana gelerek su iç kısımlara doğru yayılır. İşte seller, çok temel düzeyde böyle oluşur.

Sel Baskınlarının Sebepleri

Çok yüklü miktarda yağış getiren bir fırtına, genellikle sellerin en yaygın sebebidir. Ancak olay sadece bununla sınırlı değildir. Çoğu insanın aşina olduğu sel baskınları, genellikle belirli bir bölgeye kısa süre içerisinde aşırı miktarda yağış düşmesinden kaynaklanır. Bu durumda, nehirler ve dereler, kapasitesinden daha fazla su aldığından taşar.

Bir diğer, sel kaynağı ise, okyanusun daha uzak ve iç bölgelere kadar ulaşmasına neden olan gelgit aktiviteleridir. Bu durum, okyanus suyunu alışılmadık yönlere iten belirli rüzgâr örgülerinden kaynaklanabilir. Ancak Dünya'nın çekirdeğindeki kaymalardan kaynaklanan büyük dalgalar da tsunamilere neden olabilir. İklim değişimi ile, buharlaşmanın fazlalaşması ve atmosferde yağışa dönüşebilen birikmiş su miktarının artması, nihayetinde de metrekareye daha fazla yağışın düşmesi de sellerin muhtemel sebeplerindendir.

Seller, insanların yaptığı barajların yıkılması sonucu da oluşabilir. Nehirlerin akışını kendi amaçlarımıza uygun biçimde yönlendirerek barajlar inşa ederiz. Basitçe, baraj, nehir suyunu büyük bir rezervuarda toplar, böylece doğanın kararı yerine nehrin akışını ne zaman artıracağımız veya azaltacağımız konusundaki kararı biz verebiliriz. Mühendisler, genellikle suyun belirli bir kapasitesini taşıyabilecek barajlar inşa eder. Ancak bazen, mühendislik hesaplarından çok daha fazla su biriktiğinde, baraj yapısı fazla basınçtan yıkılır. Bu durum gerçekleştiğinde, büyük miktardaki su, ani biçimde bölgeye yayılır ve sel baskını oluşturur.

Öte yandan, sel baskınları, yalnızca doğal afet diyebileceğimiz bir felâket değildir. Çünkü, selin sebep olduğu hasar yalnızca taşıdığı su miktarıyla değil, karasal bölgenin bu su miktarıyla nasıl başa çıkabileceğiyle de ilgilidir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, selin nedenlerinden birisi bölgedeki nehir ve dere yataklarının kapasitesidir. Fakat, aynı düzeyde önemli bir başka faktör ise, soğuruculuk yani emme kapasitesidir. Yağmur yağdığında, toprak adeta bir sünger görevi görür. Toprak, doygunluğa ulaştığında ise, artık yağan her miktar yüzeyde akıntılar oluşturmaya başlar.

Bazı materyaller, diğerlerinden çok daha hızlı bir biçimde doygunluğa ulaşır. Bunun nasıl çalıştığını görmek için, bir kova su alıp ve dışarıya çıkabilirsiniz. Ağaçlık bir bölgedeki toprağın müthiş derecede emici olduğunu görebilirsiniz. Bu toprağa bir kova değil, birden fazla kova su dökebilirsiniz, emdiğini göreceksiniz. Ancak, taşlık bir bölgenin çeyrek kova suyu zar zor emdiğini göreceksiniz. Öte yandan, genel olarak, mahsuller için hazırlanan toprak, ekilmemiş arazilerden daha az emici olduğundan, çiftlik alanları, doğal alanlardan daha fazla taşkınlarla karşılaşma ihtimaline sahip olabilir. En az su emici bölgeler ise, beton bölgelerdir. Dünya yüzeyinde değişiklikler yaratan insan aktiviteleri, su döngüsünü etkileyerek, sel baskınlarına neden olabilir. Çim ve toprağı; bina, otopark, yol, hava alanı, alışveriş merkezi yani betonla değiştirirseniz; sel baskınları için yalnızca doğanın döngüsü diyemezsiniz.

Benzer sorun, nehirler boyunca taşkınlıktan uzak tutmak için inşa edilmiş büyük duvarlarla da ortaya çıkabilir. Bu yapılar, nehirlerin doğal kapasitelerinden daha fazla su taşımalarına olanak sağlar. Ancak, bu duvarlar suyu bir bölgede tutmak için etkin bir yöntem olabilirken, setin ardında fazla suyu engelleyebileceğiniz bir önleminiz yoksa, daha büyük problemlere yol açarsınız. Duvarların bir başka tehlikesi de, tıpkı barajlar gibi yıkılabilme riskleridir. Bu durum meydana geldiğinde de, büyük miktarlardaki su kısa süre içerisinde yerleşim bölgelerine akar, ki sel baskınların en tehlikelilerinden birisidir.

Türkiye 1990-2014 arası seragazları emisyonlarını %125 arttırırken, 15 bin km’den fazla duble yol ve kent içi otoyollarla
hem doğa daha fazla tahrip oldu, hem de suyun toprağa kavuşması engellendi hem de üstünden geçen
araçlarla iklim daha çok değişti. Bütün bunlara ek olarak daha fazla çimento üretimi ve tüketimi sonucunda
daha fazla beton döküldü. Kaynak: 350ankara.org

Hasarlar

Sel baskınlarının en kötü hasarlarından birisi olan yaşam ve ev kayıplarının birincil nedeni kaynağından sapmış suyun sahip olduğu akış kuvvetidir. Yaklaşık 61 santimetre yüksekliğindeki suya sahip bir sel baskını, bir arabayı yıkma gücüne sahip kuvvet uygulayabilir; 15 cm yüksekliğindeki suya sahip bir sel baskınıbir insanı kolaylıkla savurabilir. Peki, çoğu durumda bir akarsu bile böylesi bir etki oluşturacak kadar güçlü değilken; sel suları neden bu kadar farklı davranır?

Sel suları, sıradan bir akarsudan ya da durgun bir denizden çok daha fazla bir basınç uygulayabilir. Bu durum, bir çok sel sırasında oluşan su hacmindeki büyük farklardan kaynaklanmaktadır. Bir sel baskınında, başka bir bölgede hiç su kalmazken bütün su bir bölgede toplanabilir. Su, oldukça ağırdır, bu yüzden yolunu bulduğunda çok hızlı akar. Bir bölge boyunca su hacmindeki fark ne kadar büyük olursa, hareket kuvveti de o kadar fazla olur.

En tehlikeli sel baskınları ise, ani ve yoğun bir su birikmesi sonucu oluşan ani sel basınlarıdır. İster aşırı yağıştan ister başka sebeplerden olsun, su birikmeye başladıktan hemen sonra bir bölgeye sel baskını olur. Ve insanlar çoğunlukla bu baskınların geldiğini fark etmez. Eğer şehirdeki alt yapılaşma fazla su ile başa çıkabilecek şekilde inşa edilmemişse, ani sel baskınları sokakları güçlü akan nehirler haline sokabilir, araçları tersine çevirebilir, evlerin yıkılmasına, betonlaşmadan kaynaklı yeterince kök salamayan ağaçların devrilmesine ve pek çok canlının ölümüne sebep olur. Özellikle de dağ ya da tepe yamaçlarındaki yerleşim bölgelerinde, dağ ya da tepelerde biriken yağış hızlı ve güçlü bir akıntı ile aşağılara ulaşarak önüne çıkan her şeye zarar verebilir.

Görece daha az katastropik hasar türü ise, basitçe ıslanmadan kaynaklanır. Çoğu bina yağmuru uzak tutabilir, ancak su geçirmez olacak şekilde inşa edilmez. Su seviyesi yeterince yükselirse, birçok eve su sızar ve her şeyi ıslatır. Fakat, birçok durumda zarar veren suyun kendisi değil taşıdığı çamur ve çöptür. Su çekildiğinde ve su seviyesi düştüğünde, her şey kurumaya başlar ancak çamur ve enkaz etrafta kalır.

Sıra sellerin etkilerinin incelenmesine geldiğinde, Karadeniz’in başına gelenler öykünün bir bölümünü anlatacaktır. Karadeniz bir zamanlar küçük bir tatlı su gölüydü ve İstanbul boğazı, iki havza arasındaki kuru bir çıkıntıdan başka bir şey değildi. Ama sonra, bir ırmak kuzeye doğru bir vadi oydu. Güneye doğru ise dünya yüzeyinde gerçekleşen bir kayma, derin bir fiyort ortaya çıkardı. Günümüzden 5500 yıl önce deniz yükseldiğinde, Akdeniz Karadeniz’e doğru olan son barikatları parçaladı ve sular Karadeniz’e akmaya başladı. Öylesine büyük bir su akışı oldu ki, ortaya çıkan çağlayan Niagara’nın 200 katı boyutundaydı. Çağlayandan dökülen suyun çıkardığı kükreyiş, 300 mil uzaktan bile duyulabilirdi ve kimi yerlerde kıyı yalnızca bir gün içinde bir mil karanın içlerine doğru ilerliyordu. Tuzlu su, Karadeniz’in tatlı suya uyum göstermiş hayvanları açısından evrimsel bir felaket anlamına geldi. Ancak 500 yıl sonra, felaket yaşama sırası Akdeniz’e gelecekti; bu felaket sırasında yaşanan toplu ölüm, deniz tabanında ince bir çürümüş tabaka olarak iz bıraktı. Firavunların ortaya çıktığı dönemden kısa süre sonra, bölgede şiddetli bir yağmur yaşandı. Bu yağmurlarla oluşan sel, aşındırdığı toprağı denize taşıdı ve toprak deniz yüzeyini kapladı. Bu katman denize karışmadan, oksijenin suda çözünmesi olanaksızdı. Bugünün Karadeniz’inde olduğu gibi (oksijensiz tuzlu su katmanı, daha tatlı olan katmanın altında durmaktadır), Akdeniz’in derinlikleri ölümü yaşadı. Bu süreç 60 yıl sürdü ve binlerce türü ortadan kaldırdı. Böylesi bir felaket, bugün de denizleri aynı hızla öldürürdü.
Steve Jones (Neredeyse Bir Balina - ISBN: 9786056732225)

Ne Yapmalıyız?

Peki, sel baskınlarından minimum düzeyde hasarla kurtulmak için bireysel düzeyde nasıl bir güvenlik önlemi almalı, sel öncesinde, sel sırasında ve sel sonrasında ne yapmalıyız?

Sel Öncesi

  • Konut için taşkın ihtimali bulunan akarsu ve dere yataklarına yakın yerlerden kaçının.
  • Evinizin etrafına sel sularının eve girişini engelleyecek bariyerler (setler, sel duvarları) inşa edin.
  • Sızıntıyı önlemek için su geçirmez bileşiklerle bodrum katlarındaki duvarlarda sızdırmazlık sağlayın.
  • Bölgenizde bir sel olasılığı varsa, bilgi için sürekli olarak güncel hava durumu raporu ve tv yayın akışlarını takip edin.
  • Sel tahmin uyarısı ile sel uyarısı arasındaki farkı bilmelisiniz. Tahmin uyarısı, bir ihtimal anlamına gelir. Sel uyarısı ise, selin oluştuğu veya oluşacağı anlamına gelir.

Sel Gelmek Üzereyse

  • Hazırlıklı olun. İlk yardım malzemeleri bulunan ve ihtiyacınız olabilecek önemli eşyaları koyduğunuz bir çanta hazırlayın.
  • Eğer bu yönde bir uyarı varsa, hızlıca evinizden ayrılın.
  • Eğer ani bir sel baskını ihtimali varsa, hızlıca yüksek bir yere çıkın.
  • Talimat verildiyse ana şalter veya vanalardaki yardımcı tesisatları kapatın. Elektrikli cihazlarınızı fişten çekin.

Sel Sırasında

  • Suda yürümeye çalışmayın. 15 santimetre boyundaki bir akıntı bile sizi savurmak ve düşürmek için yeterlidir.
  • Su içerisinde yürümeniz gerekiyorsa, eğer mümkünse suyun akıntı halinde olmadığı yerlerde yürümeye çalışın. Yürürken elinizde bir sopa ile önünüzdeki zemini kontrol ederek yürüyün.
  • Suyla kaplı bölgelere aracınızı sürmeyin. Eğer araç içerisindeyseniz, derhal araçtan çıkın ve mümkünse güvenli yüksek bir yere çıkın.
  • Islaksanız veya su içerisindeyseniz, elektrik aksanlarından uzak durun ve dokunmayın.

Sel Sonrası

  • Yerel şebekeden su içmenin güvenli olup olmadığını öğrenmek için haberleri dinleyin.
  • Sel sularından uzak durun, bu sular petrol, benzin ya da lağım suyu ile karışmış olabilir. Öte yandan, sel suyuna temas etmiş, göremediğiniz bir elektrik kaçağı olabilir.
  • Etrafta birikmiş sel suyu içerisine girmeyin.
  • Sel sularının çekildiği alanların farkında olun.  Buralarda yollar zayıflar ve arabanın ağırlığı altında çökebilir.
  • Düşen elektrik hatlarından uzak durun ve bildirimde bulunun.
  • Ancak ve ancak yetkililer evlerinize dönmenizin güvenli olacağını söylediğinde evinize geri dönün.
  • Sel sularıyla çevrili bir bina varsa etrafında bulunmayın.
  • Lağım çukurları ve foseptik havuzları mümkün olan en kısa sürede tamir ettirin. Hasarlı lağım sistemleri, ciddi hastalıklara sebep olur.
  • Islak olan her şeyi temizleyin ve dezenfekte edin. Sel sularından çıkan çamur, lağım ve kimyasal maddeler içerebilir.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir