Trends in Plant Science dergisinde yayımlanan bir makalede, bitkilerin görme duyusu aracılığı ile çevrelerini algılayabildiklerine ilişkin yeni kanıtlar sunuldu. Almanya Bonn Ün...

“Gerçek sorunu tanımlayamıyorum, dolayısıyla ortada gerçek bir sorun olduğundan kuşkuluyum. Fakat yine de ortada gerçek bir sorun olmadığından emin değilim.” Amerikalı fizikçi R...

Colin Goldblatt, yaşamın izlerinin her yere gittiğini ve bütün gezegeni değiştirdiğini söylüyor. Peki onu geri çekersek, ne değişir?

Kambriyen patlamasından sonraki yaşam, Dünya tarihinin sadece %10'unu oluşturduğu biliniyordu. Ancak o uzun periyottan arta kalan hiçbir makroskopik organizma kanıtı bulunmamıştı.

Genetik biyoteknoloji, çoğu zaman gezegenimiz dahilindeki uygulamaları açısından ele alınıp tartışılır. Fakat insanlık, gözünü başka gezegenlere dikmiş durumda.

Sciaphila sugimotoi bitkisi, yüzeyin 5 ila 10 cm üzerinde bulunuyor ve çapı yaklaşık 2 mm kadar olan eflatun çiçekleri oluyor.

Finlandiyalı bilimciler, elektrik ile çalışan bir sistem kullanarak, besin değeri son derece yüksek olan bir tek-hücreli protein yığını üretti. İşlem için tüm gereken elektrik, ...

Karaya ilk çıkan bitkiler damarsızdı; yerçekimi ile savaşmak için ise damar gerekliydi!

380 milyon yıl kadar önce, bitkiler dünyasında yeni bir doku türü belirmeye başladı: Odunsu doku!

Ölen ağaçların ardında, fosilleşmeyi bekleyecek bolca doku kalıyordu. İşte bugün yaktığımız kömürün büyük bölümü, o dönemden kalmadır.

Şili’de bulunan fosiller, ilk gerçek çayır topluluklarının yaklaşık 30 milyon yıl önce yayılmaya başladığını gösteriyor.

Yeryüzünden tıpkı bir ağaç gövdesi gibi göğe uzanan bu organizma, zamanının en büyüğüydü.