Post Author Avatar
Onur Demir
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar

İnsanları diğer canlılardan ayıran en büyük özelliklerinden birinin de dil olduğu söylenebilir. Hayvan dillerinden farklı olarak insan dili, hem daha yaratıcı olması, hem de öğrenilmesi ve öğreniliş biçimi açısından diğer canlıların dillerinden ayrılıyor. Hayvanların da farklı yollarla (belli başlı hareketler ve sesler) vasıtasıyla iletişim kurduğu zaten biliniyor, ancak bu iletişim, insan dilinin yanında oldukça basit ve temel kalıyor. Örneğin, bir aslan, bir başka aslana hayali arkadaşından bahsedemiyor.

İnsan dili, soyut ve somut her şeyi anlatmamıza imkân tanıyor, sosyal canlılar olarak dil vasıtasıyla iletişim kurabiliyor ve toplu halde yaşayabiliyor, hatta dil vasıtasıyla düşünebiliyoruz. Geçmişte de ağırlığı şempanzeler olmak üzere bazı hayvanlara insan dili öğretilmeye çalışıldı ve belli bir seviyeye kadar da ilerleme kaydedilebildi, ancak ilerleme, sarf edilen emeği neredeyse hiç karşılamıyordu ve bu durum, şu an için, bugün kullandığımız anlamda dilin, primat türlerinden yalnızca insana ait bir özellik olarak bilinmesine yol açtı.

Ancak insanlar bile, zaman zaman dilleri kullanmakta zorluk çekiyor. Örneğin, bir arkadaşınızla konuşurken özellikle bazı kişi ya da nesnelerin adını söylemekte zorluk çektiğiniz, bir ismi söylemeden önce bir anlığına duraksayıp düşünmek zorunda kaldığınız ya da “hmm, ııı” gibi geçiştirmelerle vakit kazandığınız anlar olmuştur. Bu durumlar, beynimizin dili nasıl işlediğine dair dilbilime önemli bilgiler sunabiliyor. Zürih Üniversitesi ve Amsterdam Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, insanların konuşma sırasında, sözcük türleri (ad (isim), adıl (zamir), önad (sıfat), belirteç (zarf), ilgeç (edat), bağlaç, ünlem, eylem (fiil)) arasından en çok isimlerden önce duraksamaya gereksinim duyduğunu saptadı ve bunun neden böyle olduğunu anlamanın peşine düştü.

Ekip, dünyanın çok farklı yerlerinde konuşulan dillerin bulunduğu konuşmaları içeren binlerce ses kaydını analiz etti. Araştırmacılar bu süreçte, insanların isimleri ve fiilleri kullanmadan önce duraksayıp duraksamadıklarına bakarak, saniyedeki söylenme hızlarını ölçtü. Sonuçlara göre; insanlar, fiillere kıyasla, isimleri konuşma içerisinde planlamada daha fazla zorlanıyor. Bunun sebebi, isimlerin ekseriyetle yeni bir bilgi söz konusu olduğunda kullanılması. Yani eğer dinleyiciye, daha önceden bahsi geçmemiş bir şeyden bahsedilecekse, konunun anlaşılabilir olması için isimler kullanılıyor. Ancak bir kere yeni bilgi konu içerisinde geçtiğinde, isimler yerine daha pratik olan zamirler kullanılmaya başlanıyor. Örneğin, arkadaşınıza evinize yeni aldığınız, bahsi geçmemiş bir kahve makinesinden bahsetmek isterseniz, ilk önce bir “kahve makinesi” aldığınızı belirtmeniz gerekir. Daha sonra kahve makinesine uygun bir zamiri kullanmanız da anlaşılabilirlik için yeterli olur.

Bu çalışma, dilin beyinde nasıl işlendiğine dair çok kıymetli bilgiler sunuyor. Ancak dil, çok boyutlu, kompleks bir yapı olduğu için, beyinde konuşma ve anlama sırasında tam olarak neler döndüğünü anlayabilmek, ancak bilimin farklı alanlarının da yardımıyla daha fazla çalışma ve araştırma gerektiriyor. Dilin ve dildeki değişikliklerin insan beynini nasıl etkilediği ya da örneğin, isimlerin sebep olduğu bu duraksamanın, gelecekteki dilleri nasıl etkileyeceğine dair, hala dilbilimcilerin önünde çözülmeyi bekleyen büyük bir yap-boz bulunuyor. Bu yap-boz, günümüz gelişen teknolojisinin de etkisiyle hayatın kilit noktalarından biri haline gelen iletişimi geliştirebilmemiz ve olası yararlarını insanlığın kullanımına sunabilmemiz için çözülmeyi bekliyor.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir