Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar
Nanoteknoloji endüstrisi her geçen gün gelişmeye devam ediyor. Her yıl, yüzbinlerce ton insan yapımı nanoparçacık üretiliyor. Er ya da geç, bütün bu nanoparçacıklar Dünya’nın sularına ya da toprağa karışacak. Fakat, bu parçacıklara toprakta ya da suda ne olacağı henüz nanoteknoloji araştırmaları yapan bilim insanları tarafından bile tam olarak bilinemiyor. Bu sorun çok farklı tipte insan yapımı nanoparçacığın varlığının yanı sıra parçacıkların değişik koşullara sahip çevrelerdeki farklı davranışlarından kaynaklanıyor.

ETH Zurich'den Martin Scheringer öncülüğündeki bilim insanları bu soruna açıklık getirmek amacıyla bir çalışma yürüttüler. Mart 2017`de Proceedings of the National Academy of Sciences'da yayımlanan çalışma kapsamında bilim insanları, parçacıkların davranışları ile ilgili evrensel bir çıkarım yapmak için 270 bilimsel araştırmayı ve bu araştırmalara dahil edilen yaklaşık 1000 laboratuvar deneyini incelediler.

Fakat, araştırmacılar verileri incelediklerinde durumun daha önce tahmin edilenden daha karmaşık olduğunu gördüler. Çünkü halihazırda var olan verilerin yardımıyla parçacık davranışı konusunda standart bir resim çizmek neredeyse imkansızdı.

İnsan yapımı nanoparçacıklar oldukça dinamik ve reaktifler. Bu parçacıklar kendilerini diğer nanoparçacıklar ya da elementler gibi çevrede buldukları her şeye bağlayabiliyorlar.

Parçacıkların nasıl ve hangi hızda reaksiyon verecekleri, suyun ya da toprağın asitliğine, var olan minerallere ve tuzlara, her şeyden önemlisi de su ya da toprak içerisinde bulunan organik maddelere göre değişiyor. İnsan yapımı nanoparçacıkların yüzey kaplamasına da sahip olması, her şeyi daha da karmaşık hale getiriyor. Çevresel koşullara bağlı olarak, parçacıkların kaplamaları varlığını sürdürüyor ya da kayboluyor ve reaksiyon davranışları kaplamalarının varlığına göre değişkenlik gösteriyor.

Bu konu ile ilgili literatürdeki verileri değerlendiren araştırmacılar, ağ analizi yöntemini bu alana ilk defa uyguladılar. Bu yolla hangi insan yapımı nanoparçacığın hangi çevresel koşulda çalışıldığının analizini yaptılar. Sosyal ilişkiler ağının ölçülmesinde kullanılmasıyla sosyal araştırmalardan aşina olduğumuz bu teknik yardımıyla bilim insanları, insan yapımı nanoparçacıklar ile ilgili verilerin tutarsız, yetersiz çeşitlilikte ve kötü yapılı oldukları sonucuna ulaştılar.

Eğer daha iyi yapılandırılmış, tutarlı ve yeterli çeşitlilikte verilere sahip olunursa, makine öğrenimi yöntemleri yardımıyla evrensel bir modelin keşfedilmesi mümkün olabilir. Yani öncelikle bilim insanlarının elinde yeterli deneysel verinin olması gerekiyor. Her ne kadar her yıl yüzbinlerce ton nanoparçacık üretilmesine rağmen, bu parçacıkların çevre ile etkileşimlerinin net bir şekilde belirlenmesini ve çevreye olan olumlu/olumsuz etkilerinin tespit edilmesini sağlayacak yeterli deneysel verinin mevcut olmayışı oldukça ironik.




İlgili Makale: Nicole Sani-Kast, Jérôme Labille, Patrick Ollivier, Danielle Slomberg, Konrad Hungerbühler, Martin Scheringer. A network perspective reveals decreasing material diversity in studies on nanoparticle interactions with dissolved organic matter. Proceedings of the National Academy of Sciences, 2017; 114 (10): E1756 DOI: 10.1073/pnas.1608106114

Kaynak: Nanoparticles remain unpredictable, ETH Zurich, Retrieved from https://www.ethz.ch/en/news-and-events/eth-news/news/2017/04/nanoparticles-remain-unpredictable.html




Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu “Kullanım İzinleri”ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir