Post Author Avatar
Baran Bozdağ
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Geçtiğimiz hafta yayımlanan yeni bir çalışmada, kalamarların okyanusların asidiğin artması veya okyanus asidifikasyonu olarak bilinen koşulun en kötümser senaryolarını bile hayatta kalarak atlatabilecekleri hatta popülasyonlarını büyütebilecekleri ortaya çıkarıldı.

Araştırmayı yürüten, James Cook University bünyesindeki Mercan Kayalıkları Araştırmaları ARC Mükemmeliyet Merkezi (ARC Centre of Excellence for Coral Reef Studies) araştırmacılarından Dr. Blake Spady, mürekkep balıklarının enerji tasarruflu yüzebilme teknikleri sayesinde yaşadıkları çevrenin sınırlı oksijenine rağmen bu uç koşullarda yaşayabildiklerini belirtti. Bu durum, artan karbondioksit konsantrasyonu dolayısıyla artan asiditeden olumsuz etkilenecekleri ile beklentileri ise geçersiz kıldı diyebiliriz.

Dr. Spady'nin açıklamasına göre mürekkep balıklarının kanı asidite değişimlerine karşı son derece hassas ve bu nedenle bilim dünyası yakın gelecekte ortaya çıkacak okyanus asitleşmesinden aerobik yaşamsal aktivitelerinin olumsuz etkilenebileceğinden şüpheleniyordu.

Sanayi devrimi öncesinden günümüze kadar atmosferik karbondioksit konsantrasyonunun 280 ppm'den (partikül sayısı / milyon partikül) 400 ppm'e çıktığı bilinmektedir. Bilim insanları da eğer mevcut karbondioksit salınımı azaltılmaz ise, içinde bulunduğumuz yüzyılın sonuna geldiğimizde bu sayının 900 ppm'e kadar yükselebileceğini öngörüyor.

Elbette bu artış, okyanuslardaki karbondioksit miktarını da gözle görülür biçimde artıracak ve dolayısıyla marin yaşam bundan büyük ölçüde etkilenecektir. Ancak araştırma kapsamında aynı üniversitenin araştırma akvaryumunda yaşayan iki renkli cüce kalamar ile büyük yüzgeçli kayalık kalamarını inceleyen araştırmacılar, yüzyılın sonunda oluşması beklenen karbondioksit seviyelerine bu canlıları maruz bıraktı.

Bulgular, bu iki tropik mürekkep balığı türünün aerobik performanslarının etkilenmediğini ve oluşması beklenen en yüksek karbondioksit seviyeleri ile gerçekleştirilen bu bilimsel egzersizi hızlı bir iyileşme süreci ile atlatabildiklerini gösterdi.

Bu da, kalamarlar ile beslenen türlerin ve rakiplerinin iklim değişikliğine bağlı olarak karbondioksit artışı gibi bir takım çevresel etmenlerden olumsuz etkileneceği düşünülürse, bu yetenek kalamar türleri için nüfus artışı ve yayılma anlamına da gelebilir.

Yaşam sürelerinin kısalığı dolayısıyla kalamarların hayatta kalma ve adapte olma yetilerinin yüksek olması zaten bilinen ve beklendik bir durum. Yine aynı sebeplerle bu canlılar hızlı üreme oranlarına, büyük popülasyonlara ve popülasyonu yüksek hızla artırma kapasitelerine sahipler.

Çalışma gelecekte oluşacak yüksek karbondioksit seviyelerinde ekosistemin ve belirli habitatların durumlarının ne olabileceği ile ilgili varsayımsal veriler sağlaması açısından büyük bir önem arz ediyor. Elbette dünya üzerinde defalarca olduğu gibi yine değişen iklim koşullarına hızlı adaptasyon sağlayan canlıların sayılarının artması da beklendik bir durum.
Günlük dilde "mürekkep balığı" (İng. cuttle fish) ve "kalamar" (İng. squid) adlandırması hemen hemen eşanlamlı olarak kullanılsa da, canlıbilim alanında iki farklı canlı grubuna işaret eder. Bu çalışmada kullanılan türler Idiosepius pygmaeus ile Sepioteuthis lessoniana olup, aslında iki farklı taksonomik takıma aittir. S. lessoniana, Teuthida takmından gerçek bir kalamardır; I. pygmaeus ise Idiosepiida takımından olup mürekkep balığı (Sepiida) ile daha yakın akrabadır.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir