Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Meksika tetralarının kör formları (Astyanax mexicanus), geçmiş birkaç milyon yılda mağaralarda evrimleşti. Gözlere ve beynin görsel bölgelerine sahip olmak çok fazla enerji gerektirir; bu yüzden de gözlerin kaybı, karanlıkta yaşayan hayvanlar açısından büyük bir avantajdır diyebiliriz. Mağara balıkları "görme işini" emerek gerçekleştirir.

Bugüne kadar, bu balıkların kör hale gelmelerinin; göz gelişiminde kilit önemde rol oynayan genlerde meydana gelen zararlı mutasyonlardan kaynaklandığı düşünülüyordu. Aynı durumun yer altında yaşayan ve gözlerini kaybetmiş diğer bazı türler için de geçerli olduğu ortaya koyulmuştu.

Fakat, Nature Ecology&Evolution'da yayımlanan araştırmada, mağara balığının göz gelişiminden sorumlu genlerinin DNA dizilerinde genleri bozan herhangi bir değişime rastlanmadı. Bunun yerine, genlerin metil grubu denilen kimyasalların eklenmesiyle kapalı duruma getirildiği görüldü. Bu süreç de epigenetik değişim olarak bilinir.

Araştırma sonuçları, gelişim ve hastalıklarda DNA metilasyonunun merkezi anlamda rol oynadığı çok kez ortaya konulmuş olmasına rağmen, epigenetik süreçlerin de adaptif evrimde eşit derecede önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor.

Daha Hızlı Bir Evrim Mi?

Araştırmacılar, mağara balıklarının gözlerini kaybetmesinde; bu epigenetik mekanizmanın, göz genlerinde meydana gelen mutasyonlar aracılığıyla gerçekleşen değişimden daha hızlı olduğunu ileri sürüyor.

Bu iddia tartışmalı bir iddia olsa da standart evrim teorisinin bu tarz süreçleri de içerecek şekilde genişletilmesi gerektiğini savunan bazı görüşlerle de paralellik gösteriyor.

Ancak epigenetik değişimin kendisini, genetik bir değişimin sonucu olarak ele alan bazı evrimsel biyologlar ise bu sonucun standart evrim teorisinde herhangi bir güncellemeyi gerekli kılmadığını söylüyorlar. Çünkü, bu araştırma, metilasyonda yer alan spesifik bir genin aktivitesinin artmasından kaynaklı olarak göz genlerinin kapalı hale geldiğini gösteriyor. O halde soru şu şekle dönüyor: Bu geni daha aktif yapan nedir?

Stony Brook University'den evrimsel biyolog Douglas Futuyma'ya göre, muhtemelen bu genin DNA diziliminde bir değişiklik meydana gelmiştir.  Öte yandan evrimin epigenetik değişimler aracılığıyla da gerçekleşebileceğini düşünen ve yeni bir evrimsel senteze ihtiyacımız olduğunu ileri süren Tel Aviv University'den Eva Jablonka ise genetik mutasyonları tamamen hariç bırakmanın mümkün olmadığını söylüyor.

Lamarckiyan Evrim

Jablonka kalıtsal epigenetik değişimlerin, gözlerin kaybını tek  başına açıklayabileceğini ileri sürüyor. Dahası, Jablonka; epigenetik değişimlerin, ilk etapta mağara ortamı tarafından bir şekilde tetiklenmiş olmasının da mümkün olduğunu düşünüyor. Bu da, bireyin yaşamı boyunca edindiği özelliklerin nesillere aktarılabileceği görüşü olan Lamarckçı evrimin bir biçimi olarak görülebilir.

University of St Andrews'den David Shuker ise, epigenetik mekanizmalarla evrimin gerçekleşebildiğini iddia eden bu ve bunun gibi diğer örnekleri kabul etmiyor ve bazı hayvanların epigenetik mekanizmalar aracılığıyla çevreye tepki verdikleri konusunda hiçbir şüphe bulunmadığını ancak bu mekanizmaların genetik değişimler sonucu evrimleştiğini ileri sürüyor. Shuker de tıpkı Futuyma gibi, mutasyon ve doğal seçilim gibi standart evrimsel süreçlerin bugüne kadar keşfettiğimiz her şeyi açıklayabildiğini vurguluyor.

Shuker, bu süreçlerin kendisini açığa çıkardığı pek çok yeni yol keşfettiğimizi, şaşırtıcı çok şey bulduğumuzu ancak temel presiplerin hep geçerli kaldığını gördüğümüzü söylüyor. Öte yandan Shuker "genişletilmiş evrimsel sentez" fikrinin desteklenmesi için bazı insanların özellikle çaba gösterdiğine dair şüphelerinin bulunduğunu ve bu insanların dini fikirleri sinsice evrim teorisine yedirmeye çalıştığını söylüyor.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir