Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Evrimimizin kontrolünü neredeyse tamamen elimize geçirdiğimiz için yakın geçmişte ve daha uzak geçmişte atalarımızın ölümüne yol açan pek çok sebebi de ortadan kaldırmış durumdayız. Günümüzde, kaliteli sayabileceğimiz gıdalara erişimimiz çok daha mümkün hâle gelmiş vaziyette. Dahası mevsimsel gıdaları bile neredeyse yılın her zamanında yiyebiliyoruz.

İnsanlar, pek çok ölümcül hastalığı antibiyotikler sayesinde yenebilmiş ve bazılarını da aşılar aracılığıyla tamamen yok etmiştir. Bozulan organlarımızı veya kırılan kemiklerimizi hızlıca iyileştirebiliyor veya kopan uzuvlarımızın yerine işlevsel olabilen yapaylarını yerleştirebiliyoruz. Ürememizi kontrol edebiliyor ve çocuk sahibi olup olmayacağımızı belirleyebiliyoruz. Hatta tüm bunları aktif seks yaşantımızı sürdürmeye devam ederken yapabiliyoruz.

İnsanlar daha erken olgunlaşmaya başlıyor ve kariyer ya da aile bütçesi açısından uygun olunan zamana kadar çocuk sahibi olmayı erteleyebiliyor. Pek çoğumuz kiminle evleneceğimizi seçebiliyoruz, hatta bu seçimi yalnızca çevremizden ya da içinde bulunduğumuz küçük topluluk içerisinden değil, gezegenin değişik yerlerinden yapabiliyoruz.

Yaşam süremizi dramatik biçimde uzatmış durumdayız. İnsanlar eskisinden çok daha uzun yaşayabiliyor.

Gezegendeki insan sayısı her geçen yıl ivmeli bir biçimde artmaya devam ediyor. Kültürde, sağlıkta, beslenmede ve yaşam süresindeki bu değişimlerle birlikte, insan popülasyonu geçen yüzyıla kıyasla çok daha artmış durumda. Bir milyar insan sayısına ulaşmamız yüz binlerce yıl alırken, yalnızca yirminci yüzyılın ortalarında bu sayı 2,5 milyara ulaşmış durumdaydı. Tahminlere göre ise 21. yüzyıl'ın ortalarına doğru, küçük mavi gezegenimizde yaklaşık 10 milyar insan olacak.

Fakat, yalnızca kendi geleceğimizi çizmekle kalmıyor aynı zamanda milyonlarca türün de evrimsel "kaderine" damgamızı vuruyoruz. Vücudumuz içerisinde yaşayan türlerin beslenme biçimimiz ve ilaç kullanımımızdan etkilenmesinden tutun da çevremizdeki pek çok türü de yarattığımız kirlilik, arazi ıslahı ve işlettiğimiz sömürü mekanizmasıyla etkilemeye devam ediyoruz.

Peki tüm bu değişimler bir tür olarak bizim geleceğimizde nasıl bir etki oluşturuyor? Bencilliğimiz kendi evrimsel geleceğimizi nasıl değiştiriyor?

Genetikçiler, insanların yaptığı seçimlerin bütün popülasyonların ve elbette ki kaçınılmaz olarak bizim de evrimimiz üzerinde derin etkiler bıraktığına dair sağlam deliller elde ediyor. Örneğin, Nature Review Genetics'de yayımlanan bir çalışma, toplumun geniş bir yelpazesinde hem erkek hem de kadınların ilk doğum bakımından erken yaş seçilimi altında olduğunu ortaya koyuyor.

Bir başka çalışma ise kadınların bazı sanayi öncesi toplumlarda son doğumlarını daha geç yaşta yaptıklarına dair bir seçilim altında olduğunu, bazı sanayi sonrası toplumlarda ise menopoza daha geç yaşta girmeye dair bir seçilim altında olduğunu gösteriyor. Neticede, bazı toplumlarda üreme süresi hem kadınlar hem de erkekler için daha uzun bir hal almışa benziyor.

Yapılan güncel araştırmalar, en azından bir sanayi-öncesi toplumda, kadınların boylarının arttığına dair bir seçilim altında olduğunu ortaya koysa da diğer üç sanayi sonrası toplumda ise boylarının kısaldığına yönelik bir seçilim altında olduğunu gösteriyor. Daha küçük vücut büyüklüğündeki erken olgunlaşma eğilimi; hijyen, halk sağlığı ve tıbbi bakımın geliştirilmesinden kaynaklanan çocuk ölümleri düşüşündeki yaygınlaşmanın bir sonucu olabilir.

Mayıs 2016'da Science'da yayımlanan ilginç bir çalışmada ise bilim insanları İngiltere'de yaşayan insanların güncel evrim işaretlerini kayıt altına alan UK10K Projesi'ndeki DNA'lar üzerine çalıştılar. Araştırmada, geçmiş 2000 yıldaki seçilim işaretleri üzerine çalışıldı ve üç önemli gen grubunda evrime dair deliller elde edildi. Bu işaretlerden ilki, kişinin süt ve süt ürünlerini sindime yetisi ile ilişkili laktaz genlerine dair güçlü bir seçilimin olduğuna yönelikti. Elde edilen sonuçlarda, geçen binlerce yıl içerisinde --belki de İngiltere'deki artan süt tüketimiyle birlikte-- süt toleransının giderek arttığı görülüyor.

İkinci işaret ise insan bağışıklık sisteminde rol sahibi olan ve HLA genleri olarak isimlendirilen genlere dairdi. Muhtemel sebep henüz kesinleştirilmemiş olmakla birlikte, 2000 yıl önce Britanya'yı işgal eden Romalılar ve sonrasındaki pek çok grup gibi daha fazla sayıda göçmen tarafından bulaşıcı hastalığa maruz kalma durumunun artması nedeniyle olabilir. Fakat hepsinden şaşırtıcı olanı ise sarı saç ve mavi göz genlerinin son iki bin yılda seçilim altında olduğuna yönelik bulguydu. Bu durumda, doğal seçilimden ziyade cinsel seçilim, bu kombinasyon için gen taşıyan insan sayısının artmasına neden olmuş görünüyor. Görünüşe göre --en azından İngiltere'de-- erkekler, son iki bin yıldır sarışınları tercih ediyor.

Ezoterik olmanın ötesinde bu tür araştırmalar, nasıl yaşadığımızı, ne yediğimizi, hatta evlilik hakkında aldığımız kararların, evrimimiz üzerinde nasıl uzun süre etkili olabileceğini göstermektedir. Devletler ve yasa yapıcılar, gözlerini genellikle kısa vadeli sonuçlar üzerine odaklar. Dolayısıyla bizler, modern yaşam tarzımızın ve gezegende oluşturduğumuz derin değişikliklerin evrimimizde meydana getireceği muhtemel sonuçları da göz önüne almamız gerekir.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir