Post Author Avatar
Sevkan Uzel
Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör
Nemo filmini izlediyseniz, büyük olasılıkla fener balığının o tuhaf görünüşünü hatırlarsınız; palyaço balığı Marlin ile mavi yosun balığı Dory'nin tehlike atlatmalarına neden olmuştu. Fener balığı, yaşamının çoğunu, okyanus yüzeyinin 1000 metre altındaki kapkaranlık sularda geçirir. Dişi fener balıkları, alınlarının üzerinde akkor hâlinde bir nesne taşır. Bu aslında ucunda ampül benzeri bir yapı bulunan bir çubuktur ve ampülde biyo-ışıldamalı bakteriler yaşar. Işık yayan bu yapı, hem avlara, hem de potansiyel eşlere çekici gelir.

Son zamanlardaki ününe karşın, fener balığı ve parıldayan bakteriler arasındaki simbiyotik ilişki hakkında çok az şey biliniyordu. Çünkü bu balıkları yakalamak ve incelemek çok güçtü. Bir süre önce, Mexico Körfezi'nden toplanan fener balığı örneklerinden alınan bakteriler üzerinde yapılan bir çalışma sonucunda, fener balığı ampüllerinde yaşayan bu bakterilerin genomları sonunda dizilendi ve çözümlendi.

Araştırmacılar, elde ettikleri bulguları, mBio dergisinde yayımladıkları bir makale ile duyurdu. Yapılan çözümleme, bakterilerin, suda bağımsız olarak yaşayabilmeleri için gereken genlerden bazılarını yitirdiklerini ortaya çıkardı. Bunun nedeni, balıklar ile bakterilerin sıkı bir karşılıklı yararlılık ilişkisi geliştirmiş olmalarından kaynaklanıyor. Bakteriler ışık üretirken, balık da bu mikroplara besin sağlıyor.

Makalenin başyazarı olan Cornell Üniversitesi'nden mikrobiyolog Tory Hendry şöyle anlatıyor: "Bu belirli örnekte özellikle ilginç olan şey, bu evrilişin hâlâ sürdüğünün kanıtını görüyoruz; balıkların kendileri 100 milyon yıl önce evrildikleri hâlde. Bakteriler hâlâ gen kaybediyor ve bunun nedeni açık değil."

Organizmalar ile bakteriler arasında bilinen simbiyotik ilişkilerin çoğu, ya bir konak ile simbiyoz sürdürmek için evrilmemiş bağımsız yaşayan bakteriler arasında, ya da bir konak ile konağın hücrelerinin içinde yaşayan hücre içi bakteriler (evrim sürecinde, bunların genomlarında devasa azalmalar olmuştur) arasında bulunuyor. Fener balığı ampülünün içinde yaşayan bakteriler ise üçüncü bir çeşit simbiyozu temsil ediyor. Elde edilen ilk veriler, bu bakterilerin fener balığından suya geçiş yapabileceğine işaret ediyor. "Genel anlamdaki simbiyoz anlayışımıza yeni bir yaklaşım getirdi; bu üçüncü bir çeşit durum olup, bakteriler konaklarına sıkışıp kalmış değiller, evrim geçiriyorlar," diyor Hendry.

Genetik dizileme, bu biyo-ışıldamalı fener balığı bakterilerin, bağımsız yüzen akrabalarına kıyasla, genomlarının %50'sini yitirdiklerini gösteriyor. Bakteriler, amino asit yapmak ve glukoz dışındaki besinleri parçalamak ile ilişkilendirilen genlerin çoğunu kaybetmiş. Bu da balığın onlara besin ve amino asit sağladığı anlamına geliyor.

Bakteriler bu arada konağın dışındaki suda işe yarayabilecek bazı genleri korumuş. Bir kamçı, yani suda ilerlemeye yarayan burgulu bir kuyruk yapmak için gereken reçetenin bütününe sahipler. Fakat ortamdaki kimyasal ipuçlarını (besine ya da başka yararlı bileşenlere götürebilecek olan sinyalleri) duyumsamakla ilgili genlerin çoğuna artık sahip değiller.

Hayalet fener balığı (Lat. Haplophryne mollis) derin denizlerde yaşar. İlginç bir cinsel parazitlik görülen bu türde, küçük erkek büyük dişiye rastladığında ona tutunur ve kendisi kalıcı bir parazit haline gelirken, dişi de gerektiğinde kullanabileceği bir sperm deposu daha edinmiş olur. (Telif: Matt Holland (IG: @beaverbrau) from the Fisheries and Marine Environmental Research Lab - FAMER - UNSW)
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir