Post Author Avatar
Sevkan Uzel
Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör
Satürn'ün buzul uydusu Enseladüs'un okyanusu ne kadar asidik? Gayzer gibi püsküren bu uyduda yaşam olup olamayacağını anlamak için yanıtlanması gereken temel soru işte bu.

Enceladus, dış güneş sisteminde (güneş sistemimizin Mars'tan sonraki göktaşı kuşağının ötesindeki bölümünde) bulunan ve Jüpiter'in uydusu Europa'nın da içinde bulunduğu buzul dünyalar ailesinin bir üyesidir. Bu gök cisimlerinin yaşam açısından en umut vaad eden yerler olduğu söylenebilir. Çünkü yörüngelerinde bulundukları gaz devlerinden gelgit enerjisi (İng. tidal energy) alırlar ve bir miktar sıvı suya sahiptirler.

Cassini uzay aracı, Enseladüs'un çevresel özelliklerini değerlendirebilmek için on yılı aşkın süredir düzenli olarak ölçümler alıyor. Bir ortamın yaşama elverişli olup olmaması konusundaki anahtar etken kimyasal bileşimi, en önemlisi de pH değeridir. Dünya üzerinde yaşam, pH ölçeğinin 0'dan 14'e uzanan iki ucunun çok yakınlarına kadar mümkün olabiliyor. pH değerini bilmek, ortamın yaşanabilirliğini etkileyecek olan jeokimyasal tepkimeleri tanımlamaya yardım ediyor; çünkü çok sayıda tepkime pH değerinde öngörülebilir değişimlere neden oluyor.

Bir Başka Dünyanın Okyanusbilimi


Enceladus'un okyanus suyuna bir pH ölçme kağıdı batırıp çıkaramayacağımıza göre, ortamın pH değerini dolaylı yollardan bulmak zorundayız. Bunun için pH değişimleri karşısında biçimleri değişen dumanlardaki moleküllere bakarak tahmin yapmaya çalışıyoruz.

Geçtiğimiz aylarda jeokimyacı Christopher Glein'ın liderliğindeki bir araştırma ekibi, duman maddesindeki karbonat jeokimyasına ilişkin gözlemsel veriyi kullanarak, Enceladus'un okyanusunun pH değerini tahmin etmeyi sağlayan yeni bir yaklaşım geliştirdi. Çalışmayı özetleyen makale Ağustos ayında Geochimica et Cosmochimica Acta dergisinde yayımlandı.

Enceladus'ta olduğu düşünülen serpantinleşme süreci fotoğrafta görülen Europe'da da olabilir. (Telif: NASA/JPL-Caltech/SETI Institute)


Karbonat problemi, Dünya'nın (örneğin yağmur suyunun) jeokimyasal incelenmesindeki klasik konulardan biridir. Fakat artık bilimciler bu problemi dünya dışı bir cisimde de çözebiliyor. Bunu Cassini uzay aracının üzerinde bulunan iki aygıt sayesinde başarıyorlar: Çözünmüş inorganik karbon ölçümlerini alan Kozmik Toz Çözümleyici (CDA) ile karbondioksit gazı ölçümlerini alan İyon ve Yüksüz Kütle Spektrometresi (INMS).

Glein'ın ekibi hem INMS'den hem de CDA'dan gelen bileşiksel sınırlamaları hesaba katarak, okyanusun şimdiye kadarki en kapsamlı kimyasal modelini oluşturmaya çalıştı. Bu modele göre Enceladus'un okyanusunda sodyum, klorid ve karbonat var. pH değeri 11 veya 12'lik bir alkalin değerde, yani amonyak ya da sabunlu suya eşit. Tahmin edilen bu pH değeri, daha önce yapılmış olan sadece CDA verilerine dayalı bir tahminden 1-2 birim daha yüksek. Ancak farklı modelleme yaklaşımları neticede okyanusun alkalin olduğu konusunda hemfikir.

"Bu yaklaşımların temelinde bir dumanın uzay aracından alınan verileri olduğu düşünülürse, genel bir uyum içinde olduklarını görmek cesaret verici. Bir yüzme havuzunun pH değerini bulmaktan çok daha zor bir şey olduğu için modellerin bazı ayrıntıları içermemesi çok da şaşırtıcı olmasa gerek. Elbette verileri mümkün olduğunca uyumlandırmaya çalışıyoruz, çünkü ayrıntılar okyanus kimyasını dumana dönüştüren püskürtme sürecini anlamamıza yardımcı olabilir," diyor Glein.

Yaşam İçin Gereken Hidrotermal Etkinlik


Enceladus'un alkalin kimyasının serpantinleşme (bazı minerallerin değişime uğrayarak parlak, elinizle değdiğinizde sabun hissi veren yüzeyler oluşturması ) adı verilen jeokimyasal bir süreçten ileri geldiği düşünülüyor. Bu durum, magnezyum ve demir açısından zengin kayalar, kil tipi minerallere dönüşürken ortaya çıkar. Dünya yüzeyinde bu sürece çok az yerde rastlıyoruz; örneğin Kayıp Şehir adlı Atlas Okyanusu'nda bulunan düşük sıcaklıklı hidrotermal baca alanı gibi.

Atlas Okyanusu'ndaki Kayıp Şehir'den bir görünüm. Telif: NASA


"Eğer Enceladus'un okyanus tabanının üstündeki ve altındaki kayalara temas eden bir sıvı su okyanusu varsa, olmasını bekleyeceğimiz şey tam olarak bu," diyor Glen. Yüksek pH değerine ek olarak, bu süreç hidrojen üretir. Hidrojen, kimi zaman yaşama kaynaklık da edebilecek organik moleküllerin oluşmasını körükleyebilecek güçlü bir yakıttır.

Serpantinleşmenin şu anda gerçekleşip gerçekleşmediği ise yanıt beklemeye devam eden bir soru. Eğer bu faaliyet sürmekteyse, Kayıp Şehir'dekine benzer bir ekosistem için uygun yaşam koşullarını sağlayabilir. Şayet bu çoktan olduysa, yüksek pH bir kalıntıdan ibaret olabilir. Bu durumda yaşam olasılığı düşse de, başka kimyasal enerji kaynaklarının varolması durumunda olanaksız değildir.

Geçtiğimiz Ekim ayında Cassini doğrudan dumanların kimyasını hedef alan son bir Enceladus geçişi yaptı. Glein'ın da üyesi olduğu INMS ekibi bu dumanda, aktif serpantinleşmenin kimyasal kanıtı olabilecek moleküler hidrojen aradı. Moleküler hidrojenin olmaması durumunda serpantinleşmenin sona erdiği çıkarımı yapılabilir.

Bu uçuştan elde edilen verilerin analizinin önümüzdeki Aralık ayında yapılacak olan Amerikan Jeofizik Birliği'nin güz toplantısına yetiştirilmesi umuluyor. Glein, şu anda planlama aşamasında olan Europa uçuşu ile benzer ölçümlerin Europa için de alınacağını belirtiyor. Bu da Güneş Sistemi'ndeki serpantinleşmenin önemini daha iyi anlamamızı sağlayacak.

"Diğer buzul dünyalarda, eğer sıvı su okyanuslarına sahipseler, serpantinleşme kaçınılmaz demektir; çünkü bu cisimler su ile kayanın devasa bir karışımı biçimindeler. Belki Titan'ın atmosferinde gördüğümüz metan, serpantinleşmeden dolayı oluşan hidrojenin, bir hidrotermal ortamdaki karbon ile birleşmesi ile oluşmuştur. Ayrıca Pluto'da da buz volkanları (İng. cryovolcanoes) ve genç yüzey dolayısıyla sıvı su olabilir, " diyor Glein.
Kaynak ve İleri Okuma
  • Phys.org, “How friendly is Enceladus’ ocean to life?”18
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir