Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Bazı çocuklar, ebeveynlerinin ayrılık kararlarına ilişkin fazlasıyla kaygılanmayacak kadar şanslıyken, büyük bir çoğunluk ise uzun süreli olmasa da en azından kısa vadede acı çekecektir. Yapılan araştırmalar, birçok çocuğun boşanmanın olumsuz etkilerini –özellikle de anksiyete, öfke, şok ve güvensizlik gibi– kısa vadede deneyimlediklerini ve belki profesyonel bir destekle de çabucak toparlanabildiklerini gösteriyor. Fakat yine de bazı çocukların (azınlık) uzun vadeli acılar deneyimleyebildiklerini de hatırlatmak istiyoruz.

Bir yetişkin olarak bizler, denge hissimiz, tutarlılığımız ve hatta kimliğimiz için bile ailemizi nasıl da merkeze oturttuğumuzu unutmuş olabiliriz. Fakat bu sosyal yapılandırma, çocuk yaşlarda kendisini çok daha güçlü bir şekilde gösterir. Çocuklar, henüz bir özerklik, bağımsızlık ya da güvenli bir benlik duygusu geliştirmediklerinden; bütün referans çerçevelerini, büyük ölçüde ailelerini merkeze koyacak biçimde şekillendirir. Dolayısıyla da bu çerçeve kırıldığında, "ekvator çizgisindeki" çocuk için dünya, iki yarım küreye ayrılmış hissi oluşturur.

Her ne kadar boşanma sürecindeki ebeveynler, bu sorunlu süreçte çocuklarının refahını ve psiko-sosyal sağlığını önemseme konusunda oldukça hassas davransa da; ebeveyn-çocuk iletişimi, sürecin yaratacağı kaçınılmaz yaraları olabildiğince hafifletebilme kapasitesine sahiptir. Dolayısıyla, burada, araştırmaları referans alarak önereceğimiz iletişim biçimlerinin, her iki ebeveynin de çocuklarının çıkarlarını en iyi şekilde gözettiği, dostane ayrılıklar için geçerli olduğunu söylemeliyiz. Öte yandan çocukların bilişsel gelişim aşamalarının gerçek yaşam olaylarına dair yorum ve kavrayışlarında kritik öneme sahip olmasından kaynaklı, bu süreçleri; okul öncesi, ilkokul çağı ve ergen dönemi olmak üzere üç farklı gelişim aşamasında ele alacağız.

Okul Öncesi Yaş Grubu

Jean Piaget'nin bilişsel gelişim teorisinde, çocuğun konuşmaya başladığı yaştan (2 yaş civarı) 7 yaş civarına kadar olan süreç işlem öncesi süreç (İng. preoperational stage) olarak adlandırılır. Bu sürecin kritik aşamalarından birisi, 3-4 yaş civarında görülen benmerkezciliktir (İng. egocentrism). Bu aşamada çocuklar, olaylara başkalarının gözünden bakma yetisi geliştirmemiştir ve kendi deneyimlediği olayları çevresindeki herkesin kendisiyle aynı biçimde deneyimlediğini düşünür. Yani okul öncesi yaş grubundaki (5 yaş öncesi) çocuklar ilişkilere dair sınırlı bir kavrayışa sahiptir.

Ebeveynlerin ayrılmasıyla, bu yaş grubu çocukların fark edeceği şey; baba veya annenin gittiği ve günlerce (bu yaş grubundaki çocuklara göre günler; bir yetişkinin hissettiğine kıyasla çok daha uzun zaman dilimleridir) geri gelmeyeceği ya da birdenbire iki ev arasında gidip geldikleridir. Bu aşamadaki birincil sorun; ayrılık endişesidir.

Ayrılık endişesi, sevilen bir kişiden ayrı kalma sonucu yaşanan stresin tetiklediği bir durumdur. Esasında bu endişe, bebek ve çocukların gelişimlerindeki normal bir aşamadır. Ayrılık endişesinin ne kadar sürdüğü genellikle çocuğun mizacına ve ebeveynin çocukla kurduğu iletişime bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bazı durumlarda, okul çağına kadar sürebilirken, bazen çok daha erken yaşlarda ortadan kalkabilir. Ancak daha derin bir anksiyete bozukluğuna mahal vermemek adına uzun sürdüğü durumlarda bir profesyonele danışmanın faydası vardır. Bazı durumlarda çocuklar, bu durumu ebeveynlerinin ayrılmasını istemedikleri için bir silah olarak bilinçli biçimde kullanabilir.

Yapmanız gereken, içerisinde bulunduğunuz ayrılık durumunu çocuğunuza mümkün olan en basit kavramlarla izah etmektir. Örneğin, "Annen ve baban artık iki farklı evde yaşayacaklar. Bir hafta annenle kalacaksın, bir sonraki hafta da babanla kalacaksın. Fakat her gün istediğin an babanı/anneni arayabileceksin ve her iki evde de en sevdiğin oyuncaklarından olacak."

Her iki evde de aynı kuralları ve beklentileri sürdürmek, çocuğun ebeveynlerinin birlikteliğine dair denge hissi ve aşinalık duygusu geliştirmesi için önemlidir.

İlkokul Çağı Yaş Grubu

Çocuklarda 3 ila 4 yaşlarında kendisini gösteren benmerkezci yaklaşım, ilkokul çağında da kendisini sıklıkla gösterir ve çocuk genellikle kötü bir sonucun kendisinden kaynaklandığını düşünme eğilimindedir; örneğin, "Odamı temizlemedim, bu yüzden annem beni terk ediyor." gibi. Bir yetişkin için tamamen irrasyonel gözükse de, bu düşünüş biçimi çocuklarda yaklaşık 7 yaşına kadar görülür. Bu aşamada çocuğa, ayrılık nedeninin kendisiyle hiçbir alakasının olmadığını ve kendinizin ondan hiç ayrılmadığınızı açıklamanız gerekir. Örneğin; "Annen ve baban artık birlikte yaşayamıyorlar, çünkü bazı insanlar yaşları ilerledikçe arkadaş kalmakta zorlanırlar."

7 yaşından itibaren, çocukların düşünme süreçleri artık benmerkezci değildir ve daha sezgiseldir. Yani şimdi rasyonel düşünme yerine bir şeyin nasıl göründüğü üzerine düşünmeye başlarlar.

Piaget'in somut işlemler dönemi (İng. concrete stage) olarak isimlendirdiği 7-11 yaş aralığında, çocukların bilişsel yetileri giderek gerçeğe daha uygun ilişkilendirmeler yapabilecek seviyeye gelir. Çocuğunuz artık karşılaştığı olaylara yönelik daha olgun sayılabilecek tepkiler geliştirir. Bu aşamadaki çocuklar, bir genelleme yapabilmek için gözlemlerinden elde ettiği verileri kullanarak sonuçlara ulaşır yani tümevarımcı düşünme biçiminin ilk işaretlerini geliştirir.

Bu dönemde çocuklar artık iyi bir dinleyici olmayı öğrenir ve birden fazla bakış açısını anlamaya başlar, ancak yine de boşanmanın ne olduğuna dair sınırlı bir kavrayışa sahiptirler. Bu aşamada çocuklar ile boşanmaya ilişkin hisler ve düşünceler konuşulabilir. Ancak yapacağınız açıklamalarda ebeveynlerden herhangi birini sorumlu tutacak bir içerik oluşturmamalısınız. Çünkü bu yaş grubu çocukları olayları "siyah" ya da "beyaz" diye etiketleme eğilimindedir. Çocuğun ebeveynlerden herhangi birine karşı olumsuz bir his geliştirmesi, ebeveyn-çocuk ilişkisindeki güven duygusunun zedelenmesine ve çocuğun boşanma kararınızdaki "suçluyu" bulmasına neden olabilir. Dolayısıyla, açıklamalarınızda her iki tarafın da hislerinin incindiği ve iki tarafın da birbirini daha fazla üzmemek adına bu kararın alındığına yer verebilirsiniz.

Bu yaş grubunun üst eşiğindeki çocuklar, hissettikleri duyguları paylaşmada daha cömert davranırlar. Çocuğa doğrudan "Üzgün müsün?" sorusu yerine, dolaylı olarak "Bazı çocuklar, anne-babalarının boşanma kararlarını duyduklarında; üzüntü, korku ve hatta kızgınlık dahi hissedebilirler." şeklindeki konuşma ile çocuğun duygu ve düşüncelerini açıklamasına zemin yaratılabilir. Bu duyguları öğrenmek, profesyonel bir desteğe başvurmak için ya da süreci nasıl idare edebileceğini anlamak için kritiktir. Öte yandan tıpkı okul öncesi dönemde olduğu gibi bu yaş aralığında da, ayrı ebeveynlerin çocuklarına karşı aynı kural ve rutinleri sürdürmeleri önemlidir.

Ergen Yaş Grubu

Hem ilkokul çağı hem de ergen yaş grubu çocukları, düşünüş biçimlerinde "siyah" veya "beyaz" etiketini sıklıkla kullanırlar. Her ebeveyn için biçilmiş bir "iyi" bir de "kötü" rol tanımı yapılabilir. Bunun üstesinden gelmek ise ebeveynler açısından genellikle zordur ve zaman alabilir.

Boşanmanın ardındaki spesifik "nedenlerden" söz etme durumundan her yaş grubunda kaçınmalısınız. Özellikle de olgun ergenlerde, bu durum kaçınılmaz olarak bir tarafın suçlanmasına sebep olacaktır. Öte yandan "Büyüdüğünde anlarsın." gibi, hiçbir etkisi olmayan basmakalıp hileli sözleri kullanmaktan kaçının. Anlaşmazlığınızın ayrıntılarını gizli tutabilir, ancak onların sizin bundan sonraki davranışlarınız ve geleceğe yönelik planlarınıza dair sorularına karşı dürüst cevaplar verin.

Unutmayın ki, eğer --eski-- eşinizi yargılamaya ve kötülemeye başlarsanız, esasında çocuğunuzun DNA'sının %50'sini eleştiriyorsunuz demektir. Bu durum arka planda çocuğunuza sevdiği iki insan arasında bir taraf seçmesi gerektiği zorlamasında bulunur ve hiçbir iyileştirici etkisi olmamasının yanı sıra çocuğunuzda ciddi hasarlar oluşturacaktır.

Olgun ergenler, kendi yaşam düzenlerine dair bazı güçlü düşüncelere sahip olabilirler ve ortak bakım ya da aile mahkemesi kararlarına uymama eğilimi gösterebilirler. Kararınızın onun hayatını alt-üst ettiği algısının her ikinize yönelen bir öfkeye sebep olacağına hazırlıklı olmalısınız. Dolayısıyla, çocukların endişelerini mutlaka dinlemeli, hassas ve esnek olmalısınız.

Ortak Ebeveynlikte Tutarlılık

Çocuğunuzun yaşından bağımsız olarak, ortak ebeveynliğinizde tutarlı olmaya gayret göstermeli, tüm güvence ve vaatlerinizi takip etme konusunda kişisel sorumluluk almalısınız. Sahaya daha fazla "oyun bozucu" sokmamalısınız. Çocukların, yeni aile yapılarını kabullenmeleri ve kendilerini güvende hissetmeleri aylar hatta yıllar alabilir. Dolayısıyla, onlar için neredeyse bir kaosa dönüşen bu sürecin hemen ardından onlara yeni ilişkinizi tanıştırmak ya da yaşam biçiminizde radikal değişikliklere gitmek büyük bir sorumsuzluk örneğidir.

Kendinizi harekete geçirme ve yeniden keşfetme isteğinizin, aile biriminin kaybını gidermek için zamana ihtiyaç duyan çocuklar tarafından takdir edilemeyeceğinin farkında olarak davranmalısınız. Çocuğunuzla vakit geçirmek için onu eski eşinizden almaya gittiğinizde, olası tartışmalara ve uzlaşmazlıklara çocuğunuzun tanık olmamasını sağlamalısınız. Eşinize söylemek istediğiniz bir şey için asla çocuğunuzu bir mesaj taşıyıcı olarak kullanmamalısınız. Eski eşinizin özeline saygı göstermeli, artık neredeyse iş-arkadaşlığı tipinde farklı bir ilişkiniz olduğunu kabul etmelisiniz.

Ebeveynler boşanma sürecine bağlı gerginliği sınırladığında ya da çocuğun maruz kaldığı çatışmaları en aza indirebildiklerinde, çocuklar boşanmanın üstesinden daha kolay gelebiliyorlar. Dahası, çocuklar, yetersiz ebeveynlik yapana kıyasla sorumluluklarını iyi bir biçimde yerine getiren anne ya da babanın gözetiminde olduklarında boşanma sürecini daha sorunsuz atlatıyorlar.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir