Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Her hatıranızı aynı bütünlükle hatırlayabilir misiniz? Cevabınız muhtemelen "Hayır" olacaktır. Çünkü bütün hafızalarımız eşit düzeyde oluşturulmaz. Dün, geçen hafta ya da geçen yıl başınıza gelmiş bir olayı hatırlamanız söz konusu olduğunda bu durum bir dizi faktöre bağlıdır. Bu faktörlerden en önemlisi de o olay ile ilişkilendirdiğiniz duygudur.

Beynimizde bilgi depolamak için, kritik bir beyin bölgesi olan hipokampusümüze dayalı haldeyizdir. Hipokampus olmaksızın, geçmişi olmayan bir “tabula rasa”yızdır. Beynimizin bu C-şeklindeki bu bölgesi, beynimizin duygusal bölgesi olan amigdala ile son derece bağlı haldedir. Bir deneyim sırasında, bu iki beyin bölgesi birlikte çalışır ve farklı duyularımızdan gelen bilgileri birleştirir. Sonuç olarak da, deneyimler, duygularla iç içe geçer. Bu yüzden, son derece duygusal bir olay meydana geldiğinde, amigdalamız, bu duygusal içeriği algılamanıza yardımcı olur ve hipokampusümüz de yaşanan olaydaki bütün detayları işler.

Duygusal olaylar, duygusal olmayanlara kıyasla daha dikkati yakalayan düzeydedir ve insanların bu anları hatırlayabilmeleri çok daha muhtemeldir. Çünkü duygusal yoğunluğu fazla olan olaylara ilişkin hafızalar beynimizde daha detaylı oluşturulur. Bu detaylar da, üzerinden yıllar geçmiş olsa da, bu hafızalarımızı bazen en küçük ayrıntısına kadar hatırlayabilmemizi mümkün hale getirir.

Örneğin, sevgilinizle ya da eşinizle ilk tanışmanızı ne kadar iyi hatırlıyorsunuz? Pek çoğumuz bu hafızayı en küçük detayına kadar hatırlayacaktır; tam olarak neredeydi, yanımızda kim vardı, hava nasıldı, ne yiyorduk/içiyorduk ve daha bir sürü detay...

Bu örnekte de olduğu gibi duygusal hafızalarımız; "flaş hafızalar" olarak bilinir. Bu tarz hafızalar, beynimiz sanki o anın bir fotoğrafını çekmiş gibi çok fazla detaya kadar hatırlanabilir. Öte yandan yalnızca mutlu anlarınızı değil, hatırlamayı asla istemeyeceğiniz kadar kötü olayları da en küçük detayına kadar hatırlamanız mümkündür. Bu şaşırtıcı fenomen esasında içinde bulunan koşullara dayalı olarak beynimizin kendisini nasıl uyarladığını ve hafızalarımızı nasıl renklendirdiğini gösterir.

Duygusal Hafızalar


William James (11 Ocak 1842 – 26 Ağustos 1910)


Duygusal hafızaların beyinde özel olarak depolandığı fikri yeni değildir. 1890'larda bir filozof ve psikolog olan William James, "duygusal olayların serebral doku üzerinde bir iz bıraktığını" ileri sürmüştür. Fakat yine de, bu duygusal patlamayı destekleyen beyin bölgeleri bugün dahi tam olarak anlaşılabilmiş değildir.

1994 yılında sinirbilimci Ralph Adolphs, ender görülen bir genetik hastalık olan Urbach-Wiethe hastalığı teşhisi konulmuş bir kadından (S.M.) söz eder. Söz konusu bu hastalık, beynin başta korku olmak üzere duyguların işlenmesinde önemli bir bölgesi olan amigdalada yapısal olarak büzülmeye ve çekilmeye neden olur.

Hasta S.M., hiçbir şeyden korkmuyor ve başkalarının korktuğu şeyleri anlamlandırmada da güçlük çekiyordu. Hatta şaşırtıcı bir biçimde, S.M.'nin duygusal hafızaları son derece ciddi bir şekilde etkilendiğinden, sağlıklı bireylerin gösterdiği duygusal patlamalardan hiçbirini de göstermediği görülüyordu. S.M. isimli kadında görülen bu durum, beynimizin duygusal hafızaları nasıl oluşturuyor olabileceğine dair önemli bilgiler elde edilmesine neden olmuştur.

Bilim insanları, duygusal hafızaları daha yakından incelemek adına bu olağanüstü fenomeni, frontotemporal demans hastalarında inceledi. Demansın ender görülen bu biçimi, 50li ve 60lı yaşlardaki insanları etkiler ve ne yazık ki, henüz bir tedavisi geliştirilebilmiş değildir. Frontotemporal demans hastaları, sosyal ilişkilerinde güçlük yaşar ve diğer insanların ne hissettiğini anlamakta zorluk çekerler. Hastalığın bu etkisi de bize beynin duygularla ilgili bölgelerinin etkilendiğini gösterir.

2013 yılında Brain'de yayımlanan bir çalışmada, sağlıklı yetişkinlere ve frontotemporal demans hastası kişilere bazı görseller gösterildi. Ardından, katılımcıların; duygusal (yılan ve otomobil kazaları gibi) ve duygusal olmayan (ev ve bardak gibi) görsellere dair hafızaları test edildi. Yılan ve otomobil kazaları gibi duygusal olarak uyarıcı olarak kullanılan görsellerin, normalde kişide duygusal bir tepkiyi tetiklemesi beklenir. Fakat elde edilen sonuçlarda, frontotemporal demans hastalarının herhangi bir duygusal hareketlilik göstermediği, buna karşın sağlıklı bireylerin ise güçlü hislerle ilişkilenmiş görselleri daha fazla hatırladıkları görüldü. Bu da, frontotemporal demans hastalarının duygusal hafızalarının hasarlı olduğunu ortaya koyuyor. 

Duygusal Hafızalarda Amigdala Yalnız Değil


Yürütülen çalışmada, duygusal hafıza yitimi ile beyin bölgesi ilişkilendirmesi yapıldığında, beynin orbitofrontal korteksinde görülen büzülmenin bu durumdan sorumlu olduğu anlaşıldı. Bu bulgu aynı zamanda da duygusal hafızaların nerede oluşturulduğu hakkındaki kavrayışımıza da yeni bir bilgi ekledi. Böylelikle, yalnızca amigdala değil, orbitofrontal korteksin de güçlü hafızaların oluşturulmasında önemli bir beyin bölgesi olduğu anlaşıldı.

Bu veriler ışığında, frontotemporal demans sahibi insanların dış dünyayı nasıl deneyimlediklerine dair önemli bir bakış sağlandığını söyleyebiliriz. Bu hastalar için, hayatlarındaki duygusal olaylar (örneğin, çocuklarının düğünü gibi), sıradan olaylar kadar (benzinciden benzin almak gibi) hatırlanabilirdir.

Duygu ve hafıza arasındaki karmaşık etkileşime dair kavrayışımız geliştikçe, bu durum olayları yalnızca nasıl hatırladığımızı anlamamıza değil aynı zamanda da bazı olayları neden daha iyi hatırlayabildiğimize de ışık tutacak. Beyindeki bu süreçlerin daha iyi anlaşılması, zengin duygusal deneyimlerimizin anılarımızı renklendirdiği ve dünyadaki tecrübelerimizi şekillendirdiği konusunda önemli ipuçları sağlayabilir.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir