Post Author Avatar
Baran Bozdağ
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Yeni bir meta çözümlemesi (analizi) ile zirai böcek ilaçlarının değişen konsantrasyonlarda yüzey sularında biriktiği ve kontrol edilebilir miktarları aştığı ortaya çıktı.

Proceedings of the National Academy of Sciences'da online olarak yayımlanan çalışmada 73 ülkeden 2500 sulak bölgede yapılmış olan 838 araştırmanın verileri bir araya getirildi ve böcek ve haşere ilaçlarının yüzey sularını ve su canlılarını ne oranda tehdit ettiği hesaplandı.

Tespit edilen su kontaminasyonlarına göre 11,300 örneğin yüzde ellisinden fazlasında kontrol edilebilir değerlerin (eşik değeri) üzerinde konsantrasyonlarda ilaç kalıntıları gözlemlendi.

Pestisit (böcek veya haşere ilaçları) kullanımı ile ilgili düzenlemeler ve daha fazla yüzey suları gözlemi veya teste tabi tutulması işlemleri ile , zirai bölgelerde negatif etkiler giderilebilir. Tarım bölgelerindeki suların kirlenmesinin birincil etkilerinin yanı sıra, ikincil etkileri de dolaylı olarak insan hayatını ciddi oranda tehdit etmektedir.
100 yıldan daha kısa bir zamanda, insanın doğa algısı derin bir değişime uğradı. (…) 20.yy’ın başlarındaki kırsal ağırlıklı insan dünyasında, önemli olan şey hayatta kalmaktı. (…) Doğa ve hayvanlar, sıklıkla düşman olarak algılanırdı. Fransız okul kitaplarında, 20.yy’ın ortalarına dek, hayvanlar “yararlı” ve “zararlı” olarak sınıflandırılırdı. (…) Örneğin yırtıcılara karşı tutum, hem doğanın işleyişi hakkındaki bilgisizliği, hem de yabani türler karşısındaki bir çeşit psikozu ve insanın doğaya üstünlüğünün yüceltilmesini göstermektedir: “Yırtıcı kuşlar, sizi haydutlar! Tüm bu kuşlar hayduttur. Onları ortadan kaldırmam için çok az zararlı olmaları yeter,” ifadeleri, 1924’te Fransa’da çıkan “Avcı” adlı kitapta geçer.

(…)

II.Dünya Savaşı’ndan sonra yaklaşım yavaş yavaş değişti. Kentleşme ve sanayileşme ilerledi. Çok sayıda yurttaş, kırsal bölgelerden ayrıldı. Böcek ilaçlarının ortaya çıkması, kısa ya da uzun dönemde çekirge, patates böceği, kınkanatlılar ve sivrisinek gibi türlerin kontrol altına alınabileceğini düşünmemize olanak verdi. (…) Ekolojik zararları sonradan anlaşılan DDT, o günlerde mucize bir üründü. (…) 1970’lerin başında, hayvanlar için kullanılan “yararlı-zararlı” nitelemeleri okul kitaplarından çıkarıldı. (…) 1980’li yıllarda, önceki dönemler boyunca teşvik edilmiş olan “türlerin yok edilmesi” konusunda bir çeşit suçluluk duygusu gelişti. (…) Vatandaş, doğayı bir çeşit dinlenme, eğlenme ve yenilenme ortamı olarak görmeye başladı. Ama vatandaş, çekici (güzel peyzajlı), konuksever (sivrisineksiz) ve canlı (seyirlik bitki ve hayvan olan) bir “doğa” talep ediyordu.

– Christian Lévêque & Jean-Claude Mounolou (Biyoçeşitlilik)

 




Referans : Sciencemag.org, Agricultural pesticides threaten global waters, news.sciencemag.org/sifter/2015/04/agricultural-pesticides-threaten-global-waters


Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir