Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2019 yılı için oluşturduğu toplum sağlığını tehdit eden en önemli 10 tehlike listesine aşı yaptırma tereddütünü de aldı.

Ukrayna, Romanya, Bosna- Hersek, Karadağ, Sırbistan, İtalya ve Fransa gibi pek çok ülkede aşılama oranı çok düşük seviyelerdeyken, 2018 yılı verilerine baktığımızda ülkemiz için de tehlike çanlarının çaldığını söylemek mümkün. NTV'nin 22 Şubat'ta (2019) yayınladığı habere göre, aşı ile kolaylıkla önlenebilir bir vaka olan kızamık vakası sayısı; 2016 yılında 9 iken, 2018'in ilk dokuz ayında bu sayı 500'ü aştı.

Çocuklarına aşı yaptırmayı reddeden aile sayısı 2016 yılında 11.000 iken, bugün bu sayı iki katın da üzerine çıkarak 23.000'e ulaşmıştır. Aşılama kesintiye uğratılırsa, çocuk yaş grubunda yılda 14 bin 296 ölüm gerçekleşebileceği öngörülüyor. Elbette ki bilimsel gerçekleri reddetmenin gerçek toplumsal sonuçları vardır. Özellikle de çokça yanlış bilgi ve yalan haberin paylaşıldığı sosyal medya ortamlarında, aşı karşıtı komplo teorilerine maruz kalan pek çok ebeveyn, çocuklarına aşı yaptırmaktan kaçınmaya başlıyor; araştırmadan, sorgulamadan öğrendiği bu yanlış bilgileri yayarak toplum sağlığını riske attığının farkına dahi varmıyor. Aşı, kamuoyunun gündeminde henüz önemli bir konu olarak yer almasa da, aşı karşıtlığının toplumda sessiz bir biçimde yayıldığını ve bu durumun olası sonuçlarını, Bilimfili olarak yaptığımız yayınlarda defalarca dile getirdik. Temelde bilim inkârcılığına, özelde de aşı karşıtlığına karşı sürdürdüğümüz bu mücadelede esasında herkesin yapabileceği bir şeyler bulunuyor.


Akranlar arasındaki konuşmalar oldukça etkili ve yönlendirici iletişimlerdir. Çünkü davranışlarımız, büyük oranda sosyal normlar veya ağımızdaki diğer insanların değerleri ve yaptıkları şeylerle şekillenir. Öncelikle unutulmaması gereken şu ki; aşı yaptırmayı savunan biri olarak delile dayalı iletişim tekniklerini herkesin kullanabileceğidir - yani bu alanda uzman olmanıza gerek yoktur.

Kiminle Konuşmalıyız?

Son zamanlarda Avrupa ve ABD'de patlak veren kızamık vakalarına ilişkin yayımlanan pek çok haber, suçu neredeyse tamamen aşı karşıtı ebeveynlere yüklemektedir. Gerçekte ise, önerilen aşıların bir kısmını ya da bütün dozlarını aksatanlar yalnızca "aşı karşıtları" değildir ve bu insanları tamamen "aşı karşıtı" olarak etiketlemek de faydalı bir yaklaşım değildir. Çünkü agresif ya da küçümseyen bir dil, insanların aşıya başvurma olasılığını azaltabilirken, güvenilir bir kişiyle açık ve saygılı bir tartışma, tereddütlü ebeveynleri aşılamaya teşvik edebilir. Bilimsel gerçekleri reddeden bireylerle girişilen tartışmalarda nasıl bir yöntem izlenilmesi gerektiğine "Bilim İnkârcılığının 5 Temel Özelliği ve Bilimsel İkna Yolları" başlıklı yazımızda detaylıca yer vermiştik. Burada ise aşıya karşı tereddüt taşıyan bir arkadaşınızı, bir akrabanızı ya da bir tanıdığınızı sıradan bir konuşma ile ikna edebilmenizde yardımcı olabilecek bazı ipuçlarına değineceğiz. 


Aşı Karşıtını "Aşılamak"

Öncelikle, tüm tartışmalarınızda olması gerektiği gibi agresif ya da küçümseyici bir dil kesinlikle kullanmamalısınız. Bununla birlikte, karşı tarafı bilimsel veriye boğmak ve karşı tarafın fikir ya da düşüncelerini görmezden gelmek etkili bir yöntem değildir. Her ne kadar zor olsa da sabırla dinleyebilmelisiniz. İronik bir biçimde, belirli bir konuya dair bilimsel gerçekleri reddeden bir insana, daha fazla bilimsel delil sunma girişimi; sosyal bilim araştırmalarını göz ardı eden, pek kullanışlı bir yöntem değildir. Yani sorunun kökenine dair problemi çözmezseniz, etkili bir çözüm yöntemi de uygulayamazsınız.

Sorunun büyük bir kısmı, insanların bilimsel sonuçları politik, dini ya da sosyal yargılarından yola çıkarak değerlendirmesinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla, kişinin dünya görüşünün güçlü etkilerini görmezden gelerek yapılan bilim iletişimi girişimleri, çoğunlukla faydasız ve hatta verimsiz kalır. Geçmişte yapılan çalışmalar, düşünceleri değiştirmenin bu denli zor olmasının nedenlerinden birisinin; herhangi bir kişiye bir konuya dair yeni bakış açıları sağlamanın, kaçınılmaz olarak kişinin beyninde mevcut algısını güçlendiren bilgi ağlarının ortaya çıkması olduğunu ileri sürmüştü. Aşılardan bahsederken, delile dayalı iletişim tekniklerinden faydalanarak herkesin kullanabileceği bazı ipuçları bulunuyor. Örneğin, ABD ve Kanada'daki çalışmalar, ergen HPV aşılarını ve bebek aşılarının yapılmasını arttırmak için bu gibi teknikleri kullanma konusunda sağlık uzmanlarını eğitmiştir ve halen de konuyla ilgili daha fazla çalışma yapılmaktadır.

İnsanlara kaygılarını sorun ve onları dinleyin:

Herkes aynı koşullara ve deneyimlere sahip değildir. Karşıdaki kişinin aşıya dair tereddütünün tam olarak ne ile ilgili olduğunu anlamaya çalışın. Güvenlik mi? Etkinlik mi? Yan etkiler mi? Tam olarak hangi konuda endişeye kapıldığını öğrenmeye çalışın.

Endişelerine hak verin:

Unutmayın ki, herkes çocuğunu sever ve çocuğuyla ilgili endişe duyar. Hiç kimse, çocuğunun ya da başka çocukların hasta olmasını istediği için aşıları reddetmez. Karşı tarafın endişesinin kaynağını öğrenip ona hak verdiğinizde güven sağlamada önemli bir mesafe kat etmiş olursunuz.

Endişelerine cevap veren bilgiler sunun:

Bilginizi paylaşın ve bu bilgileri edindiğiniz güvenilir kaynakları referans gösterin. Ancak karşı tarafın sahip olduğu mitleri agresif ya da küçümser bir dille reddetmeyin, bu durumun geri tepme etkisini ortaya çıkarması son derece olasıdır.

Kişisel hikâyelerinizi paylaşın:

Duygusal hikâyelerin, gerçeklerden daha fazla etki oluşturması muhtemeldir. Çünkü karar verme sürecinde beynimizde duygulardan sorumlu beyin bölgelerindeki uyarımlar, daha baskın sonuçlar ortaya çıkarır. Aşı karşıtlarının iddialarının bu denli kolay yayılmasının bir başka nedeni de duyguları hedef alıyor oluşudur. Aşıların otizme sebep olmadığını ortaya koyan düzinelerce araştırma, bir ebeveynin beynini, çocuğunun aşıdan dolayı otizm geliştirdiğini söyleyen bir ebeveynin duygusal hikâyesi kadar etkilememiştir. Politikacıların, Aristo'nun ikna üzerine dile getirdiği retorik üçgenindeki (ethos-pathos-logos) "pathos"a bu denli ağırlık veriyor olmalarının ardında da bu gerçek yatar. Karşı taraf ile aşılarla ilgili olumlu deneyimlerinize dair kendi hikâyelerinizi paylaşın veya deneyimlerinizi aşıların önlediği hastalıklar üzerinden tartışın.

Yargıda bulunmayın:

İnsanlar, özellikle de çok tereddütlü olmaları durumunda aşılamaya karar vermeden önce, aşılamayı birçok farklı kişi ile tartışabilirler. Amacınız, sorularını ve endişelerini paylaşabilecekleri güvenilir ve yargılayıcı olmayan bir kişi olarak kendinizi tanıtmak olmalıdır. Karşı tarafı azarlamak ya da paylamak onları aşıya ikna etmeyecektir, aksine sizinle aşılar hakkında bir daha konuşmamalarına sebep olacaktır. İletişim konusundaki bu ipuçları, tereddütlü ancak düşüncelerini tartışmaya açık olan biriyle aşılar hakkındaki tartışmaları desteklemeye yardımcı olabilir. Bununla birlikte, kendinizi bir “aşı inkârcısıyla” tartışırken buluyorsanız, Dünya Sağlık Örgütü, yanıtlarınızı yönlendirmeye yardımcı olacak bir araç geliştirmiştir.

Böylesi bir durumda hedef kitleniz aşı karşıtı değil, tartışmaya tanıklık eden, izleyen ya da okuyan diğer kişilerdir. Aşı inkârcısı tarafından kullanılan teknikler; komplolara, sahte uzmanlara, seçmece yapmaya ya da imkânsız beklentiler gibi mantıksal safsatalara atıfta bulunmayı içerebilir. Bu noktada "Mantıksal Safsatalar" yazı dizimiz, inkârcının kullandığı tekniği saptamanızda ve argümanlarını boşa çıkarmanızda size rehber olacaktır. Eğer siz de güçlü bir aşı destekçisiyseniz; sabırla dinleyin ve düşüncelerinizi saygılı bir biçimde paylaşın, açık ve güvene dayalı ilişkiler kurun ve sürdürün; sizin bu tutumunuz başka bir kişinin aşıyı desteklemesini sağlayacaktır.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir