Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Ne kadar yaygın olsalar da; bilim insanları, alerjilerin anafilaktik bir şoku (ölümle sonuçlanan ani ve hızlı bir tepki) tetiklemesi sırasında vücut içerisinde neler olduğunu tam olarak anlayabilmiş değiller. Fakat yapılan araştırmalar, kavrayışımızın giderek daha da gelişmesine olanak sağlıyor.

Fareler üzerinde yürütülen çalışmalarda, ilk kez, küçük bir miktardaki alerjene maruz kalındığında bile, vücutta panik hali kapanmasını tetikleyen bir mekanizma belirlendi.

Alerji, vücudun bağışıklık sisteminin belirli bir maddeyi yanlışlıkla zararlı olarak tanımlaması ve nihayetinde de bu maddeyle savaş halini ortaya çıkarması sonucu görülür. Herhangi bir yiyecekten tutun da, polenlere, tozlara, hayvanlara, böcek ısırmalarına ya da ilaçlara kadar oldukça fazla sayıda ve değişenlik gösteren maddeler (alerjen) alerjilere neden olabilir. Birçok reaksiyon, hafif ve orta şiddette (antihistaminlerle tedavi edilebilir şekilde) gerçekleşirken, bazıları ise gerçekten de hayati risk taşıyan ve acil müdahaleyi gerektiren tarzda olabilir. En ciddi, sistemik alerjik reaksiyonlar, anafilaksi olarak bilinir.

Anafilaksi, son derece tehlikelidir ve birden yükseliş gösterebilir. Alerjen maruziyetinden sonraki dakikalar içerisinde hastanın bağışıklık sistemi; yüz bölgesinde şişmeler, kalp atışının hızlanması, ciltte kaşıntılar, döküntüler ve nefes alış-verişi zorlukları gibi bir dizi tepkiye neden olabilir.

Mast hücreleri denilen bir bağışıklık hücresi tipinin, anafilakside merkezi bir rol üstlendiğini biliyoruz. Vücut bir alerjeni saptadığında, bu hücreler, vücudun defans mekanizmalarından birisi olan inflamatuvar tepkide önemli bir rol oynayan inflamatuvar moleküllerin (örneğin; histaminler) salınımını sağlar.

Ne var ki; şimdiye kadar, bir alerjen varlığında, mast hücreleri arasında nasıl bir iletişim sağlandığını ve bu iletişimin nasıl bu kadar hızlı olduğunu tam anlamıyla bilmiyorduk. 9 Kasım'da (2018) Science'da yayımlanan yeni bir çalışmada, dentritik hücreler olarak isimlendirilen bağışıklık hücrelerinin bu süreçte önemli bir rol üstlendiği bulgusuna ulaşıldı. Bulgulara göre, alerji gelişiminde kritik bir rol oynayan dentritik hücreler, anafilaktik şok durumunu ortaya çıkarmada da doğrudan bir rol sahibi.



Bu durumun nasıl gerçekleştiğini ortaya çıkarmak için, araştırmacılar, farelerde farklı tiplerdeki bağışıklık hücrelerinin seviyelerini azalttı ve anafilaksiyi ortaya çıkarmak için vücuda toksinler enjekte etti. Elde edilen sonuçlarda, mast hücrelerinin kendi başlarına alerjenleri yakalayamadığı ve dentritik hücreler olarak isimlendirilen belirli bir hücre tipinin seviyesi azaltıldığında, farelerin anafilaktik semptomları deneyimlemediği görüldü.

Ekip, 2-foton mikroskobu ile sürece yakından baktıklarında, dentritik hücrelerin rol adlığını gözlemlediler. Bu hücreler dentritik hücreler olarak isimlendiriliyor, çünkü diğer hücrelere girebilmek için kullanabilecekleri uzun dalları (dentritleri) vardır. Bu hücreler, kan damarlarının dış yüzeyinde durarak, bu dentritleri hücre duvarını delmek ve istilacı maddeleri aramak için kullanır. Bir alerjenin saptanmasıyla, alerjenin varlığını çevredeki herhangi bir mast hücresine iletirler - ancak bunu yapmaları oldukça gariptir.

Dentritik hücreleri antijen saptadığında; onları özümsüyor, işliyor ve yüzeylerindeki antijen hakkında bağışıklık sisteminin T hücrelerine bilgi veriyor ve böylece bu hücrelerin görevi devralmasını sağlıyorlar. Bu dentritik hücreler, kan damarlarından alerjeni bulup çıkarıyor ve dentritik hücrelerin yüzeyinden çıkan tomurcuklar olan mikrokeseler aracılığıyla dışarıya gönderir.

Araştırmaya göre, antijenleri özümsemek, işlemek ve onları immün hücrelere sunmak şeklindeki iyi bilinen kapasitelerine ek olarak, dentritik hücreler immün hücrelere kazandırdıkları antijenleri özümsemeden önce de aktif olarak dağıtıyor. Bu yöntem, bilginin çok daha hızlı ve daha fazla sayıdaki hücreye yayılmasını sağlıyor. Mikrokeseleri aldıklarında, mast hücreleri, kan akışını histaminler ve diğer inflamatuar aracılar ile doldurarak harekete geçer ve anafilaksiyi başlatır.

Aynı mekanizmanın insanda da çalışıp çalışmadığını ve bu dentritik hücrelerin bir şekilde faydalı olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Bu gibi belirsizlikler açıklığa kavuşturulmak için beklese de, bu araştırmanın, anafilaksinin önlenmesinde yeni bir yol geliştirilmesine yardımcı olabileceği tahmininde bulunabiliriz. Alerjenler bağlamında zararlı olsa da, bu fonksiyon hastalıklarla mücadele etmek için gerekli ve aslında yararlı olabilir.

Belki de bu dentritik hücreler kanla taşınan parazitleri, virüsleri veya bakterileri tespit etmek üzere evrimleşmiş olabilir, bu yüzden onları kapatmayı veya faaliyetlerini engellemeyi düşünmeden önce onları harekete geçiren diğer tüm durumları anlamamız gerekir. 
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir