Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Ahlâki suçlar; vücut atıkları, böcekler ya da çürümüş yiyecekler gibi bizi iğrendiren türde şeyler içermediği halde neden onları iğrenç ve rahatsız edici buluruz? Ahlâki anlamda iğrenme davranışımıza neden olan şey nedir?

Psychological Science'da yayımlanan araştırmada1, ahlaki ihlallere ilişkin değerlendirmelerimize özgü duygusal tepkiler uyandığı bulgusuna ulaşıldı: Öfke ve tiksinti.

Öfke ve tiksinti, bir kişinin yanlış eylemleri hakkında düşündüğümüze genellikle beraber hissettiğimiz duygulardır. Fakat, nasıl davrandığımızı belirleyen şey; baskın olan duygumuzdur. University of Kent'ten Roger Giner-Sorolla tarafından daha önce yürütülen bir çalışmada; tabuları çiğnemenin, iğrenme duygusunu ortaya çıkarırken, insanların haklarını çiğnemenin ise öfkeyi ortaya çıkardığı bulgusuna ulaşılmıştı. Fakat, City University Brooklyn College'dan Hanah Chapman; bazen insanların, insan haklarını çiğneyen davranışlara tepki olarak tiksintiyi öfkeden daha çok hissettiği bulgusuna ulaştı.

Chapman ve Giner Sorolla, bir kişinin kötü karakterine odaklanmanın, zarar ve diğer hak ihlaline tepki olarak tiksinti hissetmemize neden olabileceği fikrini test etmeye ve birlikte çalışmaya karar verdi.

87 Amerikalı yetişkinin online olara katıldığı çalışmada, katılımcılardan iki senaryoyu okumaları ve değerlendirmede bulunmaları istendi. Senaryoların birinde; bir adamın, uzun süredir beraber olduğu kız arkadaşının kendisini aldattığını fark ettiğinden ve kız arkadaşına fiziksel şiddet uyguladığından söz edildi. Diğer senaryoda ise, bir adamın, uzun süredir beraber olduğu kız arkadaşının kendisini aldattığını fark ettiğinden ve kız arkadaşının kedisine fiziksel şiddet uyguladığından bahsedildi.

Katılımcılar, hangi davranışın daha ahlâki olduğuna, hangi davranışın daha ciddi bir şekilde cezalandırılması gerektiğine ve hangi davranışın daha ayıp olduğuna dair değerlendirmelerde bulundu. Katılımcılar, ayrıca, iki erkeğin karakterini değerlendirerek, hangi erkeğin sadist olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve hangi erkeğin empatik olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirten soruları yanıtladılar.

Hem sözlü ifadeler hem de yüz ifadelerini kullanarak, katılımcılar; öfke ve tiksintiye ilişkin hislerini oranladılar. Davranışın kendisine bağlı olarak, insanlar; kedinin dövülmesini, kız arkadaşın dövülmesine kıyasla ahlâki anlamda daha az yanlışlama eğilimi gösterdi. Fakat, kediyi döven adam, kız arkadaşını döven adama kıyasla ahlâki karakter açısından daha kötü bulundu.

Ve duygusal derecelendirmeler, bu tarz olumsuz karakter değerlendirmelerinin daha çok öfkeden ziyade daha çok tiksintiyle ilişkilendirildiğini ortaya koydu.

Yapılan iki ek çalışmada, katılımcılar, ana karakterin birisine zarar vermek istediğini (sonuca bakılmaksızın kötü karakter işareti) ve birisinin gerçekten yaralandığına göre değişen farklı ahlâki senaryolar okudu. İlk çalışmaya göre, ana karakter birisine zarar vermek istediğinde, katılımcılar gerçek bir zarar verilmemiş olsa bile öfkeden daha çok tiksinti hissettiklerini belirttiler. Fakat, karakter istemeden zarar verdiğinde, katılımcılar mağduriyetten çok öfke hissettiklerini bildirdiler.

Genel olarak, bulgular, birisini; "kötü bir kişi" olarak değerlendirdiğimizde daha fazla tiksinti hissetmek eğilimindeyiz, ancak birinin "kötü eylemlerini" değerlendirdiğimizde ise daha fazla öfke duymaya eğilimi gösterdiğimizi ortaya koyuyor.

Araştırmacılar, verilerin genel eğilimine rağmen, bulguların karmaşık olduğunu ve daha fazla soruşturma yapılmasını gerekli kıldığını belirtiyor.
Bir noktada başkalarına duyulan sempati başlı başına bir hedefe dönüşmüştür: insan ahlakının temel direği ve dinin çok temel bir bileşeni. Bu yüzden Hıristiyanlık bize, komşumuzu kendimiz gibi sevmeyi, çıplakları giydirmeyi, fakirleri doyurmayı, hastalara bakmayı öğütler. Yine de iyiliği vurgulayan dinlerin, sadece insanlığımızın bir parçası olan bir şeyi öne çıkardığının farkında olmak önemlidir. İnsan davranışını tümüyle farklı bir doğrultuya çevirmeye çalışmazlar, sadece mevcut kapasitesinin altını çizerler. Aksi mümkün olabilir miydi? Nasıl kediye gazete getirmeyi öğretemezseniz, gönülsüz toprağa da ahlak tohumları ekemezsiniz. (...)

Empati ve ortaklık duygusu mizacımızın öyle önemli bir parçası ki, bundan yoksun olanlara akıl hastası ya da tehlikeli kişi gözüyle bakıyoruz. Sinema seyrederken kendimizi perdedeki karakterlerin yerine koymadan edemeyiz. Devasa gemileri batarken boğulduklarını görmek bizi kahreder; uzun zamandır uzak kaldıkları sevgililerinin gözlerine baktıklarında içimiz kıpır kıpır olur. Tek yaptığımız oturup bir perdeye bakmak olsa da, salonda gözü kuru tek bir insan kalmaz. Hepimiz empatiyi bilsek de, bir araştırma konusu olarak ciddiye alınması epey uzun sürdü.

- Frans de Waal (İçimizdeki Maymun)





Kaynak ve İleri Okuma:
1 Psychological Science. http://pss.sagepub.com/lookup/doi/10.1177/0956797616673193
--Association for Psychological Science. "Bad people are disgusting, bad actions are angering." ScienceDaily. www.sciencedaily.com/releases/2016/12/161215152115.htm (accessed December 18, 2016).




Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu "Kullanım İzinleri"ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir