Sağlık Bakanlığı - Yazar
Saatler önce açıklanan bu yılın ilk Nobel’i olan “Fizyoloji veya Tıp alanında Nobel Ödülü” (kısaca Nobel Tıp Ödülü) sıtma tedavisi üzerine çalışmaları nedeniyle Çinli Youyou Tu ve yuvarlak solucanlara (nematodlar) bağlı hastalıkların tedavisi üzerine çalışmaları nedeniyle de İrlanda doğumlu William C. Campbell ve Japon Satoshi Ömura layık görüldü. Böylece Tu, tıp alanında Nobel sahibi olan on ikinci kadın ve ilk Çinli bilim insanı oldu.
Ömura, salgıladıkları olası antimikrobiyal ajanlar açısından Streptomiçes grubu bakterileri incelerken Streptomyces avermitilis’i, Campbell da bu bakteri türünün ürettiği avermektini ve bazı parazitler üzerindeki ölümcül etkilerini keşfetti. Kimyasal olarak avermektinden elde edilen ve ondan daha güçlü bir etkiye sahip olan ivermektin, bugün Nehir Körlüğü ve Fil Hastalığı olarak bilinen paraziter hastalıklar da dâhil, yoksul insanların coğrafyalarında ölüm ve sakatlık anlamına gelen birçok paraziter hastalıklarda başarıyla kullanılmaktadır. Hemen belirtelim, bu Streptomiçes grubu bakterilerin ikinci Nobel Ödülü; ilki 1952’de Waksman’a, yine bir antimiktobiyal ajan olan streptomisin sayesinde Waksman’a kazandırdıkları ödüldü.
Kinin ve kinidinin sıtmaya karşı etkinliğini kaybettiği yıllarda geleneksel Çin tıbbında kullanılan Artemisia annua bitkisi özütünden elde ettiği ve sonradan artemisinin olarak adlandırılan maddenin sıtma parazitine karşı oldukça etkin olduğunu gösteren Tu, tam da ihtiyaç olan zamanda, çoklu sıtma tedavisine yeni ve becerikli bir asker kazandırmış oldu.
Ömura ve Campbell’ın çalışmaları 1979, Tu’nun çalışması 1981 yılında yayınlanmış. Nobel Tıp Ödülüne layık 3 keşfin 2’si 36, biri 34 yaşında.
İlki 1901 yılında olmak üzere bugüne kadar 105 kez verilen bu ödüle 207 bilim insanı sahip oldu. 106. ödülün üç bilim insanına verilmesiyle de bu sayı 210’a çıktı. Nobel Tıp Ödülü, o yıl için ödüle değer görülen bir çalışma belirlenemediğinden dolayı, çoğu I. ve II. Dünya Savaşları yıllarına rastlayan 9 yıl sahipsiz kalmıştır.
Tıp alanında bugüne kadarki buluşları ve onların kâşiflerini Nobel Ödülü almalarına göre değerlendirmek büyük bir haksızlık olmanın ötesinde bilimsel bir cehalet olarak değerlendirilebilir. Yine de 1901 yılından bu yana ödül alanları ve buluşlarını açıklayan çalışmalarını incelediğimizde, günlük tıp uygulaması içinde sıkça kullandığımız terimlerin aslında birer isim olduğunu ve birer yüze sahip olduklarını görüyoruz.
Geriye dönüp baktığımızda bazı haksızlıklar yapılmış olabileceğine dair kuşkular taşıyor olabilsek de, ödül adaylarının ve aday gösterenlerin isimleri 50 yıllık “zaman aşımı-çağ aşımı demek daha doğru-süresi” sonrası açıklandığından itiraz edecek veya açıklama istenecek yaşayan bir tanık bulmak neredeyse olanaksız. İsim babası Alfred Nobel ve ödülün fonlanması dâhil birçok eleştirinin hedefi olsa da, tıp ve verildiği diğer tüm bilim alanlarında günümüz için en “itibarlı” ödül olan Nobel’i bu şekliyle kabullenmek gerekiyor sanırız.
Yirminci yüzyılının ilk yarısında enfeksiyon üzerindeki çalışmalar ödüle daha çok layık görülürken, Watson ve Crick tarafından DNA yapısının keşfi (1962 Nobel Ödülü) sonrasında DNA ve moleküler biyoloji üzerine yapılan çalışmalar Nobel yolunda daha şanslı olmaya başladı ve bu eğilim son yıllarda da devam etmekteydi. Ancak Komite bu yıl, “retro” bir tavırla, enfeksiyon hastalıklarını, daha özelinde ise paraziter hastalıkları hedef alan çalışmaları onurlandırdı.
Fleming, Chain ve Florey’in 1945 yılında “penisilinin ve çeşitli enfeksiyon hastalıklarında tedavi edici etkisinin keşfi” ile aldıkları ödülün yanı sıra, Emil Theodor Kocher’in 1909 yılında, “tiroid bezinin fizyoloji, patoloji ve cerrahisi üzerine çalışmaları” ile aldığı ve cerrahi tekniğin ödülün verilmesine katkıda bulunduğu tek ödülün bireysel olarak önemli olduğunu düşünüyorum.
Benim açımdan Nobel Tıp Ödülleri; hâlâ yazılmaya devam eden, her şeyi anlatmayan ama anlattıkları çok kıymetli olan, zevkli bir roman…
Ömura, salgıladıkları olası antimikrobiyal ajanlar açısından Streptomiçes grubu bakterileri incelerken Streptomyces avermitilis’i, Campbell da bu bakteri türünün ürettiği avermektini ve bazı parazitler üzerindeki ölümcül etkilerini keşfetti. Kimyasal olarak avermektinden elde edilen ve ondan daha güçlü bir etkiye sahip olan ivermektin, bugün Nehir Körlüğü ve Fil Hastalığı olarak bilinen paraziter hastalıklar da dâhil, yoksul insanların coğrafyalarında ölüm ve sakatlık anlamına gelen birçok paraziter hastalıklarda başarıyla kullanılmaktadır. Hemen belirtelim, bu Streptomiçes grubu bakterilerin ikinci Nobel Ödülü; ilki 1952’de Waksman’a, yine bir antimiktobiyal ajan olan streptomisin sayesinde Waksman’a kazandırdıkları ödüldü.
Kinin ve kinidinin sıtmaya karşı etkinliğini kaybettiği yıllarda geleneksel Çin tıbbında kullanılan Artemisia annua bitkisi özütünden elde ettiği ve sonradan artemisinin olarak adlandırılan maddenin sıtma parazitine karşı oldukça etkin olduğunu gösteren Tu, tam da ihtiyaç olan zamanda, çoklu sıtma tedavisine yeni ve becerikli bir asker kazandırmış oldu.
Ömura ve Campbell’ın çalışmaları 1979, Tu’nun çalışması 1981 yılında yayınlanmış. Nobel Tıp Ödülüne layık 3 keşfin 2’si 36, biri 34 yaşında.
İlki 1901 yılında olmak üzere bugüne kadar 105 kez verilen bu ödüle 207 bilim insanı sahip oldu. 106. ödülün üç bilim insanına verilmesiyle de bu sayı 210’a çıktı. Nobel Tıp Ödülü, o yıl için ödüle değer görülen bir çalışma belirlenemediğinden dolayı, çoğu I. ve II. Dünya Savaşları yıllarına rastlayan 9 yıl sahipsiz kalmıştır.
Tıp alanında bugüne kadarki buluşları ve onların kâşiflerini Nobel Ödülü almalarına göre değerlendirmek büyük bir haksızlık olmanın ötesinde bilimsel bir cehalet olarak değerlendirilebilir. Yine de 1901 yılından bu yana ödül alanları ve buluşlarını açıklayan çalışmalarını incelediğimizde, günlük tıp uygulaması içinde sıkça kullandığımız terimlerin aslında birer isim olduğunu ve birer yüze sahip olduklarını görüyoruz.
Geriye dönüp baktığımızda bazı haksızlıklar yapılmış olabileceğine dair kuşkular taşıyor olabilsek de, ödül adaylarının ve aday gösterenlerin isimleri 50 yıllık “zaman aşımı-çağ aşımı demek daha doğru-süresi” sonrası açıklandığından itiraz edecek veya açıklama istenecek yaşayan bir tanık bulmak neredeyse olanaksız. İsim babası Alfred Nobel ve ödülün fonlanması dâhil birçok eleştirinin hedefi olsa da, tıp ve verildiği diğer tüm bilim alanlarında günümüz için en “itibarlı” ödül olan Nobel’i bu şekliyle kabullenmek gerekiyor sanırız.
Yirminci yüzyılının ilk yarısında enfeksiyon üzerindeki çalışmalar ödüle daha çok layık görülürken, Watson ve Crick tarafından DNA yapısının keşfi (1962 Nobel Ödülü) sonrasında DNA ve moleküler biyoloji üzerine yapılan çalışmalar Nobel yolunda daha şanslı olmaya başladı ve bu eğilim son yıllarda da devam etmekteydi. Ancak Komite bu yıl, “retro” bir tavırla, enfeksiyon hastalıklarını, daha özelinde ise paraziter hastalıkları hedef alan çalışmaları onurlandırdı.
Fleming, Chain ve Florey’in 1945 yılında “penisilinin ve çeşitli enfeksiyon hastalıklarında tedavi edici etkisinin keşfi” ile aldıkları ödülün yanı sıra, Emil Theodor Kocher’in 1909 yılında, “tiroid bezinin fizyoloji, patoloji ve cerrahisi üzerine çalışmaları” ile aldığı ve cerrahi tekniğin ödülün verilmesine katkıda bulunduğu tek ödülün bireysel olarak önemli olduğunu düşünüyorum.
Benim açımdan Nobel Tıp Ödülleri; hâlâ yazılmaya devam eden, her şeyi anlatmayan ama anlattıkları çok kıymetli olan, zevkli bir roman…
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
05 Aralık 2014
Nobel Ödülleri
04 Haziran 2017
Moleküler Motor ve Rotorda Kenetlenmiş Hareket
28 Ekim 2016
Hayır, Evren Hızlanarak Genişlemiyor!
07 Ekim 2015
Nobel Kimya Ödülü Aziz Sancar'ın
08 Ekim 2016
2016 Nobel Kimya Ödülü Nano Ölçekli Makinelerin Oldu
16 Ekim 2014
2014 Kimya Nobel Ödülü