Kapak Görseli: H1N1 influenza virüsü elektron mikroskop görüntüsü


Bahar ayına doğru girerken, mevsimsel gribin yanı sıra domuz gribi vakalarının sayılarının artması ve bazı vakaların ölümle sonuçlanması nedeni ile inceden bir panik havası bahardan önce geldi.

Ülkemizde 2015 sezonunun ilk vakası Sivas'ta 3 Mart'ta yaşandı ve hasta hayatını kaybetti, 16 Mart tarihinde ise Kocaeli'de 3 vaka görüldü ve bir hasta yaşamını yitirdi. 17 Mart 2015 tarihine kadar son 3 ayda toplam 11 ölümlü vaka ile karşılaşıldı. Vaka sonuçları domuz gribi olarak doğrulanırken, Sağlık Bakanlığı herhangi bir salgın olmadığını belirtti ve WHO ile veri alış-verişinin sağlandığını açıkladı.

Adının konulması önemli mi, yoksa ağır bir grip de aynı etkileri gösterdiğinde hastalar hayatını kabeder mi, bu konu biraz kafa karıştırıcı. Normal grip virüsü aşıları içinde eğer domuz gribi cinsi bulunuyorsa, bağışıklık kazanmamız gerekmez miydi? 2009 yılından beri karşılaşıyorsak, virüse karşı bağışıklık kazanamaz mıydık? Henüz cevapları netleşmeyen sorular akılları kurcalamaya devam ediyor.

İlk Ortaya Çıkışı ve Belirtileri


Virüs ilk kez Amerika'da 2009 Nisan ayında izole edilmiştir. H1N1 olarak tanımlanan virüs; halk arasında domuz gribi olarak bilinmektedir. Domuz giribi denilmesinin nedeni ise; bu grip (influenza) virüsünün normalde Kuzey Amerika'da domuzlarda saptanmış olması ve 2009'da salgının (pandemi) patlak vermesi ile domuz gribi olarak adlandırılmıştır. Daha sonra yapılan çalışmalarla virüsün; aslında Kuzey Amerika domuzlarında görülen H1N1 virüsünden farklı olduğu saptanmış ve iki farklı influenza virüs geni içerdiği saptanmıştır. Avrupa ve Asya H1N1 (domuz girbi) ile Avian (kuş) gibi virüslerinin insan genomu ile karışık olduğunu CDC açıklamıştır. Bu yüzden bilim insanları 'quadruple reassortant' (dörtlü genetik materyal) olarak adlandırmışlardır.


2009 yılında virüs çok büyük çapta salgına neden olmuş ve insandan insana bulaşı gözlenmeye başlamıştır. Kuş gribinden ayrıldığı en büyük nokta da bu olmuştur. Çünkü kuş gribinde enfekte kuş ile temasta bulunulmadığı sürece virüs yayılamıyordu.

H1N1'de mevsimsel grip virüsü gibi yayılmaktadır. İnsandan insana konuşma, hapşırma, öksürme gibi yollarla geçebilmektedir. Bazen enfekte alanlara dokunma ile de bulaşı görülmüştür.

H1N1-domuz-insan2009 yılında meydana gelen H1N1 virüsü belirtileri; yüksek ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı, vücut ağrısı, başağrısı ve halsizlik. Bazı vakalarda ise bu semptomlara ek olarak kusma ve ishal de gözlemlenmiştir.

H1N1 bazı gruplar için yüksek tehlike arz etmektedir. Bu gruplar, 65 yaş ve üstü, 5 yaşın altındaki çocuklar, hamileler ve her yaştan kronik rahatsızlığı (diyabet, kalp hastalığı, hamilelik, astım ve böbrek hastalığı) bulunanlardan oluşuyor.

Hangi türden olursa olsun, ki buna domuz gribi de dahil, hastalık; eğer bağışıklık sisteminiz güçlü ise orta şiddette ya da hafif semptomlarla antiviral ya da herhangi bir tıbbi müdahaleye gerek kalmadan atlatılabilir.

Ayrıca viral başlayan vakaların bazılarında; pnömoni, bronşit, sinüs enfeksiyonu ve kulak enfeksiyonu da gözlemlenmiştir.

Domuz Gribinde Yüksek Risk Grupları



  • 5 Yaş altı çocuklar, özellikle 2 yaşın altındaki çocuklar

  • 65 yaş ve üstü

  • Hamileler

  • Astım hastaları

  • Nörolojik ve nörogelişimsel hastalıkları olanlar (beyin hastalıkları, omurilik, periferal sinir ve kas (felç, epilepsi))

  • Kronik akciğer hastaları (KOAH, kistik fibröz)

  • Kalp hastaları (konjenital kalp hastalıkları, konjestif kalp yetmezliği)

  • Kan hastaları (orak hücre anemisi)

  • Endokrin hastaları (diyabet)

  • Böbrek hastaları

  • Karaciğer hastaları

  • Metabolik hastalar (kalıtımsal metabolik hastalıklar ve mitekondriyal hastalık)

  • Bağışıklık sistemini baskılayan tedavi ya da hastalıklara sahip bireyler (HIV, kanser, kronik steroid kullanımı)

  • 19 yaşın altındaki uzun süreli aspirin tedavisi görenler


Bunun yanı sıra obezite (kütle vücut endeksinin 30 dan büyük olduğu) de risk faktörleri arasındadır fakat obeziteyi tek başına değil de getirdiği hastalıklar ile birlikte düşünmemiz gerekmektedir.

Peki Korunma Yolları Nelerdir?



  • Eğer risk grupları içinde yer alıyorsanız aşı yaptırmanız gerektiği hem WHO hem de CDC tarafından tavsiye edilmektedir.

  • Bunun yanı sıra öksürürken ve hapşırırken bir mendil yardımı ile ağzınızı kapatmanız hastalığın yayılmasını engeleyecektir.

  • Ellerimizi sık sık su ve sabun ile yıkamalıyız. Bu noktada belirtmek istediğim, özellikle normal sabun ile ellerin yıkanması, alkol bazlı antiseptiklerin kullanılması, gözlere, buruna ve ağıza el ile dokunulmaması (virüs yayılabilmekte), hasta insanlarla temasın sınırlandırılması.

  • CDC, 24 saatten fazla yüksek ateşe sahip grip vakalarının hastaneye başvurmaları gerektirğini belirtmektedir.


Aşı olup olmamanızı sizlere söyleyemem, fakat sağlıklı beslenerek birçok hastalığın belirtilerini eğer sağlıklı bir bireyseniz azaltmanız mümkün. Kronik bir hastalığınız varsa ya da devamlı bağışıklık sisteminizi baskılayan ilaçlar kullanıyorsanız sezon geçişlerinde çok dikkatli olmakta yarar var.

Not: Domuz gribi tanısı için antijen testlerinin %100 özgüllüğü bulunmamaktadır, ölümlü vakaların testleri PCR ya da sekanslama yöntemleri ile mutlaka doğrulanmalıdır. RNA virüsleri genetik materyallerini çok çabuk mutasyona uğratabildiklerinden, aşılar ile inhibe edilemeyebilir ya da hastalık belirtilerinde değişiklikler meydana gelebilir.




Yararlanılan Kaynaklar: 

1- "Pandemic (H1N1) 2009", http://www.who.int/csr/disease/swineflu/en/



3- Sağlık Bakanlığı,"Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Grip Vakalarını Basın Toplantısında Değerlendirdi", http://www.sb.gov.tr/TR/belge/1-39676/prof-dr-eyup-gumus-grip-vakalarini-basin-toplantisinda-.html

Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir