Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Şempanzeler, hayvanlar aleminde, insanlardan sonra araç-gereç kullanımına en iyi adapte olabilmiş canlılar olarak bilinir. Peki, primat kuzenlerimiz nesneleri ustalıkla idare edebilmek için gerekli olan bu kompleks yetileri nereden elde ediyor?

İlk defa, bilim insanları şempanzelerin araç-gereç kullanımını öğrenme süreçlerine yakından tanıklık etmek için yaşamlarını kayıt altına aldı. Elde edilen görüntüler pek çok şaşırtıcı veriyi ortaya çıkarıyor. Alet edevatların kullanımı noktasında kuzenlerimiz de tıpkı bizler gibi; geleneksel bilgeler olan annelerinden eğitim alıyorlar. Yabani şempanzelerin çok iyi birer araç-gereç kullanıcısı olmalarına dair Washington University'den antropolog Stephanie Musgrave; insanlara kıyasla, bugüne kadar yetişkin şempanzelerin genç yavrulara araç-gereç kullanımını öğrettiklerini ortaya koyan oldukça az sayıda delil olduğunu söylüyor. Bu öğretim davranışının doğada var olup olmadığını öğrenmek için, araştırma ekibi, Kongo Cumhuriyeti'ndeki Nouabalé-Ndoki ulusal parkında bulunan termit yuvalarının etrafına kamera sistemleri yerleştirdi.

Peki neden termit yuvaları? Çünkü diyetlerinin yalnızca küçük bir bölümünü oluştursa da şempanzelerin yediği şeylerden birisi de termitlerdir. Esasında, ilk kez 1960lı yıllarda ünlü İngiliz primatolog (primatları inceleyen bilim insanı) Jane Goodall, şempanzelerin termit yakalamak için yapraklı dalları önce yapraklarından sıyırıp sonra da onları termit yuvasına sokarak termitleri dışarı çıkarmak için kullanarak nesneleri manipüle ettiklerini gözlemlemişti.Bu sahne, bilim insanları için insan dışındaki hayvanların araç-gereç kullanımını gözlemleme noktasında belgelenen ilk örnek oldu.

Musgrave'in ekibi ise, şempanzelerin bu tarz bir çubuk manipülasyonunu ve kullanımını nasıl geliştirdiklerini öğrenmek istedi, bu yüzden de kameralarını Nouabalé-Ndoki ulusal parkındaki Goualougo Üçgeni isimli bölgeye yerleştirdi. Bu popülasyonda, şempanzeler çubuklarını oluşturmak için özel bitki türlerini seçiyorlar ve özel bir fırça uçlu dizaynlar üretiyorlar. Eğer termit yakalamanın bu kendine özgü sanatının, bir şempanzenin tahmin usulü bulması yerine muhtemelen nesilden nesile aktarılması gerektiğini düşünüyorsanız, yanlış düşünmüyorsunuz. Kayıtlar incelediğinde Goualougo Üçgeni'ndeki anne şempanzelerin termit yakalama tekniğini yavrularına öğreterek bu öğretiyi nesillere taşıdığı görüldü. Araç-gereç paylaşımı ile anneler, termit yakalama için gerekli olan uygun materyalin seçimi ve oluşturulması noktasında yavrularını eğitebiliyorlar.

Aşağıdaki videoda anne şempanzelerin çubukları çeşitli biçimlerde hazırlayıp, böldüğünü ve onu kullanma isteği gösteren yavrularıyla paylaştığını görebilirsiniz.

Araç-gereç paylaşımı anneler için masraflı olur çünkü çubuğun termit yakalama yetisi azalır. Fakat bu durum aynı zamanda da termit toplama ve araç-gereç kullanımını öğrenme noktasında yavruya bir fırsat sunduğu için faydalıdır da.

Ve burada gözlemlediğimiz maliyet-fayda analizi bize hayvanlar alemindeki asıl "öğretimin" nasıl olduğunu gösteriyor.

Ayrıca bu transferler öğretimin fonksiyonel kriterlerini karşılıyor: Öğrencinin varlığında ortaya çıkan şeyler, öğretmen için maliyet gerektirir ve öğrencinin performansını geliştirir.2

Öğrencinin performansının geliştirilmesi --hatta bu çok küçük görevde bile-- doğada bir fark yaratabilir, çünkü eğer ki yavru termit avlamayı başarılı bir biçimde öğrenemezse, bu durum diğer besin kaynakları sınırlı olduğunda ölüm-kalım arasındaki farkı belirleyecektir. Hayvanlarda araç-gereç kullanımı, arama tekniklerinin de dışına çıkar ve doğada hayatta kalabilmek için gerekli olan diğer eylemleri de içerir. Bu yılın başlarında Ruanda'da yapılan bir araştırmada, araştırma ekibi genç gorillerin kaçak avcıların eşyalarını parçalara ayırdıklarını gözlemlemişti (böylesi bir davranışa gençler arasında ilk kez tanık olunmuştu).3

Kompleks yeteneklerin öğrenilmesi için bilgi paylaşımının önemi bizler için doğal kaşılanır ve oldukça da yaygın bir davranıştır. Yapılan bu araştırma; bu davranışın evrimsel geçmişinin, bireyin kendi başına keşfetmesinin oldukça zorlu olduğu kontekslerde kök bulduğunu ortaya koyuyor.

16. Yüzyıl'da Kopernik'in Dünya'nın evrenin merkezinde bulunmadığını ileri sürdüğü çalışmasıyla başlayan süreçle birlikte, bilimin bize evrendeki yerimiz hakkında öğrettiği en önemli şey; özel olmadığımızdır.

Yeni doğmuş bir maymunu doğru düzgün görmek çok zordur, çünkü annesinin kara karnında, küçük, karanlık bir tümsekten ibarettir. Ama ben Lolita'nın bir gün önce doğan bebeğini görmek için yanıp tutuşuyordum. Onu grubun içinden çağırıp karnını işaret ettim.

Lolita bana baktıktan sonra yere oturdu, sonra bebeğinin sağ elini sağ eline, sol elini sol eline aldı. Bu kulağa basit geliyor ama bebek ona sarılmış vaziyette olduğundan bu işi yapmak için kollarını çaprazlaması gerekmişti. İnsanların tişört çıkarırken yaptıkları harekete benziyordu bu. Sonra bebeği yavaşça kendi çevresinde döndürerek havaya kaldırdı ve bana açtı. Annesinin ellerinden sarkan bebeğin yüzü artık bana dönüktü. Bebek bir-iki suratını buruşturup mıkırdayınca -bebekler sıcak göbekten ayrılmaktan nefret eder- Lolita onu hemen kucağına geri aldı.

Bu zarif, küçük hareketle, Lolita, yeni doğmuş bebeğinin yüzünü sırtından daha ilginç bulacağımın farkında olduğunu göstermişti. Başka birinin bakış açısından bakabilmek, sosyal evrimde büyük bir sıçramaya işaret eder. Altın kuralımız -"Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma"- kendimizi başkasının yerine koymayı talep eder bizden. Bunun sadece insanlara has bir yetenek olduğunu zannederiz ama Lolita bu konuda yalnız olmadığımızı göstermişti.

- Frans de Waal (İçimizdeki Maymun)

Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir