Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Garip gelebilir ancak vücudunuz kimsenin artık ihtiyaç duymadığı antik kalıntılarla dolu bir müze gibidir. Yirmilik dişlerinizden tutun da bazılarımızın garip bir şekilde yapabildiği kulak oynatma hareketine kadar, insanlarda son bulmuş ancak hayvan atalarımız için yaşamsal düzeyde öneme sahip birçok kalıntı görebilirsiniz. Milyonlarca yıl boyunca ortadan kalkmamış olan bu garip kalıntıları ancak doğal seçilim tarafından sürdürülen evrim çerçevesinde açıklayabilmek mantıklıdır.

İşte hemen kendi vücudunuzda gözlemleyebileceğiniz bir tanesi: Eğer kolunuzu dirseğiniz üzerinde avuçlarınız yukarıya bakacak şekilde bir masaya uzatırsanız ve baş parmağınızı serçe parmağınıza dokundurursanız, bileğinizin ortasında bir tendonun ortaya çıktığını göreceksiniz. Ne alaka diyeceksiniz. :)

Şöyle ki; eğer bu tendon sizde çıkmıyorsa, şanslısınız demektir çünkü insanların %10 ila 15'i bir kolunda ya da iki kolunda birden bu çıkıntı olmadan dünyaya geliyorlar. Bu tendon; birçoğumuzda bulunan palmaris longus isimli kolun ön yüzündeki yüzeysel aksesuar bir kastır, fakat bu kasın burada bulunuyor olmasının herhangi bir sebebi yoktur. Araştırmacılar, kolumuzun ön yüzeyindeki bu kasın varlığının bize; bu kası olmadan doğan insanlardan farkedilebilir bir güçlülük ya da kavrama yetisi sağlamadığı bulgusuna eriştiler. Ve aslında, oldukça gereksiz bir kas. Cerrahlar genellikle bu kası çıkarırlar ve vücudun herhangi bir yerindeki plastik cerrahi operasyonları ya da yeniden şekillendirmelerde kullanırlar.

İnsanlar, hava yoluna giren besinin solunumu tıkamasıyla, bazen ölümcül olarak boğulurlar. Akciğerler, karasal hava soluyan omurgalılar ilk evrimleştiklerinde, sindirim sisteminin bir uzantısı olarak evrilmiştir. Dolayısıyla solunum ve sindirim kanallarının üst uçlarında ortak bir borunun kullanıldığı bir durum söz konusudur.
— Gluckman & Beedle & Hanson (Evrimsel Tıbbın İlkeleri, ISBN: 9786053550518)

Peki neden böylesi bir kullanışsız kasa sahibiz?

Bilim insanları, palmaris longusun günümüzdeki birçok memeli türünde varolduğunu ve özellikle de hareket için ön kolunu kullanan lemur ve maymunlar gibi hayvanlarda daha gelişmiş olduğu bulgusuna eriştiler.
Ve bir tane daha: Kulağınızın etrafında bulunan üç kası hareket ettirerek kulağınızı hafifçe oynatabileceğinizi biliyor musunuz? Oynatabildiniz mi? Eğer başardıysanız bravo, çünkü hayvan atalarımız için hayati önemde ancak insanlarda herhangi bir işe yaramayan evrimsel bir kalıntıyı kullanabildiniz demektir —ne işinize yarayacaksa.—

Günümüzde de geceleri ortaya çıkan birçok hayvan —örneğin; tavşanlar, ceylanlar, kediler vb— kulağındaki bu kaslara büyük oranda ihtiyaç duyar, böylelikle kulaklarını oynatarak, sağa sola çevirerek, sesin kaynağını daha iyi saptayabilirler. Evrimleştiğimiz canlılar milyonlarca yıl önce aynı tekniği kullanmış olabilirler ve biz atalarımızın bir zamanlar kullandığı bu "ekipmanı" tamamen kaybetmiş değiliz.

Sosyal bilimler ve insan bilimleri gibi disiplinlerde, insan istisnacılığı hâlâ yaygındır. İnsanların başka hayvanlarla kıyaslanmasına o kadar direnirler ki, "başka" kelimesi bile onlar için sorun teşkil eder. Buna karşılık doğa bilimleri, bu kirlenmeden etkilenmemiş ve her geçen gün artan bir insan-hayvan devamlılığına doğru dönüşsüzce ilerlemişlerdir. Carl Linnaeus, Homo sapiens'i primat sınıfına sokmuş, moleküler biyoloji insan ve maymun DNA'sının neredeyse aynı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sinirbilim ise şu ana kadar insan beyninde, maymun beyninde eşdeğeri olmayan tek bir bölüm bile bulamamıştır. Tartışma yaratan şey, işte bu devamlılıktır. Biyologlar insanlardan hiç söz etmeden evrimi tartışabilseler, kimsenin bu yüzden uykuları kaçmazdı. Klorofilin nasıl çalıştığını ya da ornitorenkin memeli olup olmadığını tartışmak gibi olurdu. Kime ne?
—Frans de Waal (Bonobo ve Ateist, ISBN: 9789753421065)

Öte yandan, kulak hareketinden sorumlu bu üç kas kalıntısı yalnızca bir kalıntı değildir. Araştırmalara göre, bu kaslar sese hala tepki veriyor. Her ne kadar kulaklarımızı daha fazla hareket ettirmemize olanak sunmasa da, yapabildiklerinin en iyisini yapıyorlar.

Tüylerin ürpermesinden, kuyruk kemiğine, üçüncü göz kapağı kalıntısına kadar vücudumuz antik atalarımızın yetilerine dair ipuçları veren bolca örnekten yalnızca birkaçı. Aşağıdaki videoyu izledikten sonra bu yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.

Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir