Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar

Roma, Maya ve Bronz Çağında Yunan medeniyeti gibi tarihteki bütün karmaşık toplumların sonu aynıydı: çöküş! Peki şimdi bizim içerisinde yaşadığımız sanayi medeniyetinin sonu da aynı mı olacak?

Cevap, büyük bir ihtimalle, evet!

Medeniyetlerin çöküşü aslında iki noktaya çıkıyor: karmaşıklık ve enerji. Toplumların yapısı, kaçınılmaz olarak her geçen gün insanların refahını gözetip problemlere çözümler ürettikçe büyüyerek daha da karmaşıklaşır. Tabii ki bu büyümenin bir de bedeli var: enerji. Enerji değişkeni üzerinden yorumlamaya devam edersek de, medeniyetlerin çöküşüne zemin hazırlayan şey, var olan karmaşıklığı düzenleyip yeni çıkan problemlere çözümler üretecek yeterli kuvvetin bulamamasıdır.

Şimdi hangi noktada olduğumuzu anlayabiliyoruz. Sanayi Devrimi sonrasında doğada var olan taş kömürünü tabiri caizse sömürerek bu günlere geldik. Buradan elde ettiğimiz enerjiyi de daha da zor erişilen enerji kaynaklarını ele geçirmek için kullandık ve toplum karmaşıklığımızı eşi benzeri görülmemiş dereceye yükselttik. Fakat yeni kaynaklar bulamazsak eğer, elimizdeki enerji kaynaklarını tükettiğimizde gücümüzün yetebileceğinden çok daha ileri bir noktada duruyor olacağız. Daha sonra, artık bir düğüme dönmüş toplum yapımız çözülmeye başlayacak; ekonomik ve politik kurumlar gücünü kaybedecek, ticaret ve üretim azalacak, global tedarik zincirleri kırılacak. Teknoloji kullanımı imkansız hale gelecek. Devletler parçalanacak. Tabii ki en önemlisi, çok sayıda insan ölecek.

Bu senaryo çok ürkütücü geldiyse, hala umudun olduğunu söyleyelim. Küçük ve son derece izole toplumlar haricinde, herkesin hayatını kaybettiğini düşünseniz bile hiçbir tarihsel çöküş insanlığı tamamen yok etmeyi başaramadı. Yıkılan medeniyetlerin ardından kurulan yeni toplumlar, yeniden toparlanıp eskisinden daha ileriye gitmeyi başardılar. Yani üzerini tamamen karaladığımız tarih sayfamızı temizleyip, daha güzel bir resim çizmemiz de mümkün. Fakat bunun gerçekleşme ihtimali görece daha az.

Yok Olan Medeniyetlerin Yeniden İnşası

Aslında bizim için sorun bu noktada başlıyor. Çünkü geriye hiçbir şey kalmayabilir.  Stanford University’den Ian Morris’in de belirttiği gibi: "Roma’nın nükleer silahları yoktu". Yıkılan toplum yapıları içerisinde refah seviyesi ve güçte dramatik kaymalar olur, ayrıca bu da beraberinde şiddeti getirir. Yani sahip olduğumuz silah gücünün bütün toplumları içerisine alan bir şiddet fırtınasına dahil olması, nihai çöküşü getirebilir.

Globalleşme sayesinde, bizim medeniyetimizin çöküşünün eskilerden daha farklı olacağı kesin. University of Waterloo’dan Thomas Homer-Dixon’un belirttiğine göre, geçmişteki toplumların çöküşünde, diğer toplumlar yaşamlarına devam ettiler. Fakat globalleşen Dünya medeniyetinin çöküşü söz konusu olduğunda, dışarda kullanabileceğimiz kaynak da kaçabilecek yerimiz de olmayabilir.

University of Florence’dan Ugo Bardi, yeniden inşa sürecine girebilmemiz için elektrik ağlarının yerinde duruyor olması gerektiğini savunuyor. Bu ışıklarımızın açık kalması için değil, yeni bir sanayi devriminde ihtiyaç duyulacak malzemelerin temini için gerekli. Makineler için çeliğin, tarım için potaslı gübrenin, yarı iletkenler için silikonun ve daha birçok malzemenin bu ağlardan temin edilmesi mümkün. Fakat kolay erişilebilen fosil yakıtların tükendiği düşünülürse, Bardi’nin hesaplamalarına göre, çalışan elektrik şebekelerine sahip olsa bile yaşanabilecek çöküşün ardından madencilik ya da döküm yapabilecek kadar enerjiyi üretemeyebiliriz.

Aslında enerji krizine çözüm üretmek ve gelecek için kendimizi garanti altına almak çok kolay. Tabii ki hemen harekete geçmemiz gerekiyor. Fosil yakıtlar ve nükleer enerjiden elde ettiğimiz güç her ne kadar devasa boyutlarda olsa da, sistemin çöküşü sonrasında bunların bir kıymeti kalmayacak. Fakat güneş ve rüzgar enerjilerinin, neredeyse enerjiyi toplayan ve dönüştüren düzeni kurmak dışında hiç masrafı yok ve sürekliler.

Bardi’nin hesaplamalarına göre, eğer ürettiğimiz elektriğin yarısını yenilenebilir kaynaklardan elde etmeyi başarırsak, herhangi bir toplumsal çöküş sırasında ve sonrasında insanlığı ve daha hayati olarak da kendisini idare edecek kadar enerjinin şebekelerde dolaşması da mümkün olacak. Tabii ki bu yatırımları, hala elimizde silikon ve sivil düzenler varken gerçekleştirmeliyiz. Bunun başarılabilmesi için de, şu anda yenilenebilir enerjilere yapılan yatırımların yaklaşık 50 kat artırılması gerekiyor.

Eğer bunu yapmazsak, elektrik üretecek kadar taş kömürümüz ya da yeniden sanayi devrimi başlatacak enerjimiz olmayacak. Bu senaryoda da olacak şey yeniden yalnızca tarım-hayvancılık yapan toplum ve karanlık geceler olacak. Daha sonra belki de iklim yüzünden tarımın bitişi ve avcı toplayıcılığa dönüş gerçekleşebilir. Yani artık geleceğe yatırım yapmak istiyorsak, güneş ve rüzgar enerjisini toplayan sistemleri inşa etmeye hemen başlamalıyız.
Kaynak ve İleri Okuma
  • New Scientist 4 Haziran 2016 s:29
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir