Post Author Avatar
Erhan Güven
Sağlık Bakanlığı - Yazar
Yakın zamanlı batılı verilere göre erkeklerde en sık görülen deri dışı kanser türü olan prostat kanseri, kansere bağlı erkek ölümlerinde de akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alıyor. Buna iyi huylu prostat büyümelerini de eklediğimizde belli bir yaşın üzerindeki erkeklerin kafalarına en çok taktığı organ olan prostat, idrar kesesinin hemen altında yerleşir ve salgıladığı basit şekerlerden zengin, süt rengi, bazik sıvı, vajenin asit ortamından koruduğu spermler için aynı zamanda bir besin kaynağı oluşturur.

Geçen yıl Amerikan Üroloji Derneğinin yıllık birleşiminde sunulan ve çok ses getiren bir çalışma, Avrupa Üroloji Dergisinde yayınlandı. Bu sayede araştırmanın detayları tartışmaya sunulmuş oldu.

1992-2010 yıllarını kapsayan 18 yıllık sürede 31,925 erkek üzerinde ileriye dönük olarak yürütülen inceleme süresince 384’ü ölümle sonuçlanan 3,839 prostat kanseri olgusuyla karşılaşıldı.

Çalışmaya alınanlara 1992’de yöneltilen anket soruları çerçevesinde kişiler, 20-29, 40-49 yaşları arası ve son yıl içindeki boşalma sayılarına göre 3 alt gruba ayrıldı. Yapılan çok değişkenli analiz değerlendirmelerinde ayda en az 21 kez boşalan erkeklerin, ayda 4-7 arası boşalanlara göre prostat kanseri risklerinin %20 oranında azaldığı ve bu kuvvetli istatistiksel anlam taşıyan görece risk (relative risk) azalmasının incelenen her 3 dönemdeki aktivite farklılıkları için de geçerli olduğu görüldü.

Çalışmanın alt analiz sonuçları da en az irdelenen konununki kadar ilgi çekiciydi. Prostat kanseri riski bariz şekilde azalmış çok boşalan erkeklerin diğerlerine göre daha çok kalori tükettiği, daha çok alkol ve sigara kullandığı ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara daha fazla yakalandığı belirlendi. Bu sonuçlara göre, prostat kanseri açısından başarılı bir “performans” sergilemiş olsalar da, bu avantajın keyfini çıkarmalarını engelleyecek olası diğer sağlık sorunları açısından riskli bir topluluk olduklarını söylemek olası.

Belirtmekte yarar var; boşalma sayısı-prostat kanseri görülme sıklığı arasındaki ilişkiyi tersi yönde değerlendirmek büyük bir hata olur. Çalışmadan anlaşılması gereken nokta, az boşalan erkeklerin hastalık açısından artmış bir riske sahip oldukları değil, prostat kanserini engellemede “değiştirilebilir, müdahale edilebilir” (genetik vs. etkilerden bağımsız) bir koruyucu faktörden “yoksun” kalmış olmalarıdır.

Yüksek denek sayısı üzerinde ileriye dönük yapılmış olması ve uzun takip süresi ile kuvvetli bilimsel kanıtlar sunan bu çalışma, kullanılan bir prostatın kanserleşme olasılığının düşmesi olarak özetlenebilen prostat durgunluk hipotezi eksenli prostat kanseri gelişim mekanizmasını destekler nitelikte sonuçlar sağlaması nedeniyle de değerlidir.



Kaynak:





Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu "Kullanım İzinleri"ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir