Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar

Hepimiz; bakterilerden, diğer tek hücreli organizmalardan ve virüslerden insan genomuna yerleşmiş yaklaşık 145 geni taşıyoruz. Bu veriler yeni bir araştırmanın sonucu olarak açıklandı. Evrim tarihi boyunca, diğer canlılardan gelen genler, hayvan hücrelerinin bir parçası olmuş durumda. Bu sonuç aslında gösteriyor ki, yaşam ağacı mükemmel dalları olan basmakalıp bir ağaç değil. Makalenin yazarı, Cambridge Üniversitesinden Alastair Crisp’e göre, ‘’Bu daha çok Amazon ormanlarındaki kökleri birbirine geçmiş ağaçlara benziyor.’’

Bilimciler, genetik bilginin ebeveynlerden yavruya geçen bir kalıtsallık dışında, bakteriler ve buna benzer basit ökaryotlarda organizmalar arasında da yatay gen transferi olarak adlandırılan süreçle aktarılabildiğini biliyorlardı. Fakat, genlerin bakterilerden daha kompleks yapılar olarak adlandırabileceğimiz canlılara örneğin primatlara aktarılması bilim dünyasında oldukça tartışmalı bir konu. Önermelere göre, hayvan hücreleri de yabancı genetik materyallere adapte olabilirler, bu materyaller küçük DNA parçaları ya da hücrelerin içerisine virüslerle taşınanlar olabilir.

2005'te Julie Dunning-Hotopp adlı mikrobiyolog, Hawaii sineği D.ananassae'nin genomunda, her yerde karşımıza çıkan Wolbachia bakterisinin genlerini buldu. İlk başta bu genlerin, böceklerin vücudunda kaçak yolculuk yapan canlı Wolbachia hücrelerinden geldiğini düşündü. Ancak sineklere antibiyotik uygulamasına rağmen, bakteri genleri kaldı. Aylar süren çabaların ardından, sonunda genlerin sineğin DNA'sına pürüzsüzce entegre olmuş olduğunu fark etti. Daha sonra yabanarısı, sivrisinek, bir nematod ve başka sinekler dâhil, yedi hayvanın daha genomunda benzer örüntüler buldu. Sanki Wolbachia, yaşam ağacına kendi DNA'sını püskürtmüştü. Bir istisna dışında DNA parçalarının çoğu küçüktü; Dunning-Hotopp, D.ananassae'nin Wolbachia genomunun bütününü taşıdığını şaşkınlık içinde fark etti. Yakın geçmişte bir noktada, Wolbachia genetik materyalinin hepsini bu konakçıya aktarmıştı. Sahip olduğu her şey, genetik kimliğinin toplamı, bir sineğe geçmişti. Bu, Yatay Gen Aktarımının şimdiye kadar bulunmuş en çarpıcı örneklerindendir ve belki de, bir hayvanın genleriyle bir mikrobun genlerinin kaynaşarak, tek bir bütün hâline gelmesini tanımlayan hologenom kavramının nihai ifadesidir. Dunning-Hotopp sonuçlarını açık ve net bir ifadeyle yayımladı: Bakterilerden hayvanlara genler geçer. (...)

Bilimciler hayvan genomlarının dizi analizini yaparken, diğer dizilerin kirletici etkisinden ötürü, sonuçlarını bakteriyel kökenli her şeyden arındırırlar. Bezelye yaprakbiti genomu, yatay aktarımla geçmiş Buchnera genleri içerir ama bunlar çevrimiçi veritabanlarına yüklenen versiyondan çıkarılmıştır. D.ananassae sineğinde eksiksiz bir Wolbachia genomu bulunur ama kamuya açık genom bilgisine bakarak bunu anlayamazsınız çünkü o diziler çıkarılmıştır. Bu amansız yaklaşımın bir anlamı var, zira bulaşma gerçek bir sorundur. Ancak aynı zamanda, bakteriyel dizilerin ister istemez yabancı olduğuna ve hayvan genomunu kirletmesinler diye gözden çıkarılmaları gerektiğine ilişkin tehlikeli görüşü besler. (...)

Bağırsağınızdaki bir bakteri, genlerini bağırsak hücrelerinizden birine aktarmış olabilir ama o hücre ölünce, DNA da onunla birlikte ortadan kalkar. Gen, insan genomunun bir parçası hâline gelebilir ama asla insan genomunun kendisi olamaz. 2013'te Dunning-Hotopp bu kısa ömürlü birleşmelere şaşırtıcı derecede sık rastlandığını göstermiştir. Böbrekler ya da cilt veya karaciğerdeki vücut hücrelerinden alıp dizi analizi yapmış, hiçbiri sonraki kuşağa aktarılmayan yüzlerce insan genomu incelemiştir. Bunların yaklaşık üçte birinde, bakteri DNA'sının izleri bulunmuştur. Özellikle KANSER HÜCRELERİNDE karşılaştığı bu bulgu, anlamı belirsiz, merak uyandırıcı bir sonuçtur. Tümörlerin genetik ihlallere özellikle yatkın olduğu ya da bakteri genlerinin, sağlıklı hücrelerin kanserli hücrelere dönüşmesinde rol oynadığı anlamına gelebilir.

- Ed Yong (Mikrobiyoloji)

Crisp ve çalışma grubu, meyve sinekleri ve yuvarlak solucanlardan zebra balığına, gorillerden insanlara kadar 40 farklı hayvan türünün genom dizilimini analiz ettiler. Genomlardaki her bir geni halihazırda varolan gen veritabanıyla karşılaştıran bilimciler eşleşmeleri bulmaya çalıştılar. Genome Biology’de yayınlanan çalışmaya göre bakteri, arke, fungi gibi mikroorganizmalardan ve bitkilerden hayvanlara yüzlerce gen aktarımı olduğu anlaşıldı.

İnsan özelinde değerlendirecek olursak, araştırmanın bulgularına göre daha basit organizmalardan insanlara geçtiği anlaşılan ve daha öncelerde yatay gen aktarımı olarak değerlendirilen 17 genin de içinde olduğu 145 gen bulundu. Makalede bu genlerin nasıl geçtiğiyle ilgili bir bilgi ise bulunmuyor.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir