Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar
Evde, işte, sokakta, tiyatroda, sinemada, kısacası her yerde hapşırabiliriz. Hapşırdığımız yere ve zamana bağlı olarak, hapşırığımızın tonunu ya da şiddetini ayarlamaya çalışsak da, hapşırık sürecinde genellikle değişmeyen bir detay vardır; hapşırırken her seferinde gözlerinizi kapatırız. Peki neden gözlerimiz açık şekilde hapşıramayız? Gözler açık hapşırmak gerçekten de gözlerin dışarı fırlamasına neden olur mu?

Bu gizemi çözmek için, ilk olarak hapşırma sırasında vücudumuzda ne olduğuna kısaca değinelim. Hapşırma, insan vücudunun toz, polen, hayvan tüyü ya da diğer alerjenleri vücut dışına atmaya yarayan koruyucu bir mekanizmasıdır. Soğuk algınlıkları sırasında da hapşırma eylemi tecrübe edilir. Soğuk algınlığı olan insanların hapşırmasının sebebi, burun boşluğunun içinin bu sırada daha kabarık ve hassas olmasıdır. Bu hassaslıktan dolayı, en ufak bir kaşıntı ile hapşırık tetiklenebilir.

Hapşırma istemsiz olarak gerçekleşir fakat insan vücudu bu eylemi gerçekleştirirken oldukça sistematik bir süreç içerisine girer. Burun kaplamasına bir kaşındırıcı madde temas ettiği zaman, bu bölgedeki sinirlerden beynin en arka kısmı olan medüllaya mesaj gönderilir. Daha sonra beyin, vücudun hapşırması için gerekli aktiviteyi başlatır.

Göğüs içerisindeki kaslar genişler, diyafram kasılır ve akciğerler hava ile dolar. Gırtlağın ve ses tellerinin arkasındaki kaslar da ayrıca kasılır. Daha sonra karın kasları ve göğüs kasları da kasılır. En sonunda hapşırma eylemi ağıza doğru gerçekleştirilir. Bu sırada 2000 ila 5000 mukus damlası, saatte 110  ila 160 kilometre saat hıza ulaşan hava ile dışarı atılır. Hapşırık ile oluşturulan sprey etkisi, hapşıran kişiden 150 santimetre uzağa kadar gidebilir. Bu sprey, salya ve mukustan oluşur. Ağızdan dışarı püskürtülen bu karışım ile geniz temizlenir.

Tabii ki, bu süreçte bir şey daha gerçekleşir. Gözlerimiz kapanır. Şimdi bu durumu daha detaylı inceleyebiliriz. Fakat öncesinde insan gözü ile ilgili birkaç bilgiye ihtiyacımız var.

Gün içerisinde gözlerinizi kaç kere sağa, sola, yukarıya ya da aşağıya hareket ettirdiğinizi düşünün. Bütün bu göz hareketlerinizi, gözüne bağlı kaslar yardımıyla yaparsınız. Bunlar; mediyal ve lateral rektus, superior ve inferior oblik, superior ve inferior rektus kaslarıdır. Bütün bu kaslar, sıkıca göze bağlıdır. Ayrıca bu kaslar sayesinde, gözünüz kafanızdan ayrılıp yere düşmez. Göz kapaklarının görevi de yaralanmalardan ve istenmeyen maddelerden gözü korumaktır. Göz kırpma davranışının da bir nevi gözü yıkama işlemi olduğunu söyleyebiliriz.

Şimdi ağladığınız bir zamanı hayal edin. Göz yaşlarınız akmaya başladığında genellikle burnunuz da akar. Bu durumun sebebi, göz yaşı kanalının suyunu burnunuzun arkasında tahliye etmesidir. Hapşırdığınızda da tersi aksiyon gerçekleşebilir ve gözlerinizin yaşarabilir. Hapşırdığınızda ortaya çıkan basınç, geçici bir şekilde göz yaşı kanalları üzerinde etkiye sebep olabilir.

Başlıktaki sorunun cevabını artık verebiliriz.

Bazı insanlar hapşırırken gözlerini kapatmasalar da insanların çoğu, hapşırırken gözlerini kapatır. Bu durumun sebebi nedir?

Yukarıda verdiğimiz bilgilerden sonra belki tatminkar bir sonuç olmayacak fakat, hapşırırken gözlerimizi kapatmamızın gerçek bir amacı olmadığı düşünülüyor. Yani bilim insanlarına göre, bu davranışımız tamamen bir refleks olabilir. Hapşırma sırasında ortaya çıkan ciddi basınç, bu refleks ile sonuçlanıyor ya da hapşırma sırasında birçok kasın gevşeyip kasıldığı gibi göz kasları da tepkisel davranıyor olabilir.

Bu tatminkâr olmayan sonuçtan sonra, yazıyı hapşırma ile ilgili birkaç bilgi ile bitirelim.

  1. Antik çağlarda insanlar, insan ruhunun havadan oluştuğuna ve bu havanın da kafanın içerisinde olduğuna inanıyorlardı. Bundan dolayı, hapşırma eyleminin, ruhun bir kısmının dışarı kaçmasına sebep olduğunu düşünüyorlardı.

  2. Orta çağlarda, şimdi önemsiz gördüğümüz rahatsızlıklar bile ölümle sonuçlanabiliyordu. Hapşıran insanlara ‘’çok yaşa’’ denmesi ya da tanrı seni korusun/kutsasın anlamına gelen İngilizce’deki ‘’god bless you’’ denmesinin sebebi budur.

  3. İnsanlar, genel olarak, hapşırma sırasında kalbin durduğunu düşünür. Bu da, tabii ki yalnızca bir efsane. Hapşırma süreci içerisinde oluşan basınç ile, kan akışında değişiklikler olabilir ve kalbin ritmi değişebilir. Fakat hapşırma sırasında kalbimiz durmaz.


Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir