Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar
Dünya üzerindeki varlıklarının büyük bir kısmında, insanlar kendilerini oldukça özel hissettiler. Fakat, bilimsel bir bakış açısıyla yaklaştığımızda, tek kelimeyle önemsiz olduğumuz ortaya çıkıyor. Evrenin merkezinde değiliz. Özel değiliz. Yalnızca, milyarlarca galaksinin bulunduğu ve biz olmadan da yaklaşık olarak 13.8 milyar yıl boyunca var olmuş evrende, bir galaksideki önemsiz bir yıldızın etrafında dolanan, önemsiz küçük bir gezegendeki türleriz.

Yine de, kendimizi bu kadar çabuk bir ''hiç'' olarak görmekte acele etmeyelim. Evrenin merkezinde olduğumuzu düşündüren bir his hala var.

Bilim ayrıca fizik yasalarının şaşırtıcı biçimde, sanki şaka gibi tam da bize göre "ince ayar yapılmış" olduğunu öğretir. Elektromanyetik kuvveti ele alalım. Değeri tam da yıldızların protonlarla nötronları bağlayarak, karbon yapmasını sağlayacak kadardır; karbon ise yaşamın temel yapıtaşıdır. Protonlarla nötronların iç yapılarını bir arada tutan güçlü kuvvet de öyledir. Eğer biraz daha fazla güçlü olsa, evrende hidrojenden başka şey olamazdı; eğer biraz daha az güçlü olsa, ortada hidrojen diye bir şey olamazdı. Her iki durumda da, bildiğimiz anlamıyla bir yaşam mümkün olmayacaktı. Tamamıyla uzay boşluğunda bulunan enerjinin miktarı, zeki yaşam formlarının oluşabilmesini sağladı.

Bu kadarla da sınırlı değil. Hayatın oluşması için tamamen doğru olması gereken 12 parametre belirlendi. Bu 12 parametrenin mükemmel uyumu, yaşamı mümkün kılıyordu. Peki, evren neden bu kadar mükemmel? Fizikçilerin birçoğu bu durumu, zaten başka şekilde olamayacağı üzerinden tartışıyor. Bu düşünce şekli de, antropik ilkeler (anthropic principles) olarak bilinen birçok farklı cevabın oluşmasına neden oluyor. Bu cevaplar yelpazesinin bir ucu da bizi yeniden merkeze oturtuyor. Bu ekstrem antropik ilkenin varsayımına göre; evren o kadar mükemmel ki, bizim için yapılmış olmalı. Yine bu varsayıma göre; ya evren bir doğa üstü güç tarafından var edilmiş olmalı, ya da daha yaygın bir görüş olarak, kozmosun bazı temel özellikleri evreni zeki yaşamı oluşturmaya itmiş olmalı. Arizona State University'den kozmolog Paul Davies'in ''The Goldilocks Enigma'' kitabında tereddütle belirtildiği ihtimal gibi; hayat doğanın bir kanunu olabilir. Davies bu görüşünü, ilahiyatsal görüşe yakın olduğunu kabul etmesine rağmen, ''life principle'' yani hayat ilkesi olarak adlandırıyor.

Fizikçilerin birçoğunun bu tarz fikirleri düşünecek zamanı yok. California Institute of Technology'den Sean Carroll'un söylediği gibi; bütün her şeyin bizim için olduğunu söylemek oldukça garip. Belki de tam tersi durumu ele almak gerekiyordur. Başka bir antropik ilkenin formülasyonuna göre, belki de evreni biz var ediyoruzdur. Yani, evren yalnızca bizim bilincimizde olabilir.

Bazı, daha az kafa karıştırıcı versiyonlar da mevcut. Bu görüşler, evrenin neden mükemmel bir şekilde bizim için yapılmış gibi göründüğünü açıklamaya çalışıyorlar. Kısaca, bu zayıf antropik ilkeye göre; biz evreni gözlemlemek için varız, evrende basit bir şekilde varlığımıza müsade ediyor. Bu görüş genellikle fizik kurallarının ve sabitlerinin farklı olduğu evrenin başka bölgeleri olabileceği- ya da başka evrenler olabileceği- görüşüyle de kesişiyor. Yani, neden durumun bu hale geldiğinin sorgulanması ile neden bu bölgede olduğumuzun sorgulanması birbiriyle örtüşüyor.

Bir başka durumda ise, antropik ilke; bizimki gibi bir yaşama ev sahipliği yapan yerin, yalnızca bizim içinde bulunduğumuz yer olması gerektiğine işaret ediyor. Bu düşünce tarzı, standart kozmoloji ve kuantum mekaniği ile alternatifleri ortaya çıkarılan çoklu evrenlerin varlığının mümkünlüğüyle de destekleniyor. Yani, herbirinin kendi fiziksel sabitleri ve kuralları olan birçok evrenin var olması ihtimali var. Bizim yalnızca karbon temelli yaşamı elverişli hale getiren birisinin içerisinde olma ihtimalimiz var.

Bu görüş her ne kadar var olan hassas ayarın bir açıklaması gibi görünse de, hala evrenin merkezinde olduğumuz görüşünü de içinde barındırıyor. Yani hala, evreni gözlemleyen insanı evrenin tanımı içerisine yerleştiriyor. Davies'in belirttiği gibi: ''Gördüğümüz evreni açıklarken, evreni gördüğümüz gerçeğini de açıklamamızın bir parçası haline getiriyoruz. Bu görüş gözlemciyi resmin içerisinden kaldıran bilim tarhinde bir nevi 'u dönüşü' niteliği taşıyor.''




Kaynak: New Scientist ''The human universe: Was the cosmos made for us?'' https://www.newscientist.com/article/mg22630190-400-the-human-universe-was-the-cosmos-made-for-us




Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu "Kullanım İzinleri"ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir