Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar
Organizmaların neden cinsel ilişkiye girdiğini evrimsel açıdan değerlendirmek oldukça basit gibi görünebilir- üremek için. Açık bir şekilde, doğal seçilimde aynı türün üreyebilen canlıları üreyemeyenlere tercih edilecektir. Fakat burada atladığımız bir nokta var. Birçok tür için alternatif üreme sistemleri de mevcut: eşeysiz üreme.

Peki neden bazı türlerde eşeyli üreme gözlemleniyor? Şaşırtıcı bir şekilde bu sorunun açık bir cevabı yok. Bu güne kadar da konu üzerinde 20’nin üstünde farklı hipotez geliştirildi. Bu teoriler üzerine yapılmaya başlanan deneyler bizi çözüme bir adım daha yaklaştırıyor.

Eşeysiz ya da aseksüel türlerde dişi, herhangi bir erkeğin genetik katkısına ihtiyaç duymadan kendisiyle oldukça benzer bir başka dişiyi verimli bir şekilde geliştirebilir.  Gülleri çürütmesiyle meşhur yaprakbiti, bu canlılara örnek gösterilebilir.

Bu düşünsel problemin anahtarı aslında erkeklerin yavrunun meydana gelmesinde herhangi bir katkısının olmamasıdır. Dişi canlı bu noktada hem erkeği hem de dişiyi kendisi meydana getirmek durumundadır. Dişilerin kendi kendilerine üreyebiliyor olmaları popülasyonun oldukça hızlı büyümesini sağlar. Seksüel ve aseksüel kın kanatlılar üzerinde yapılan deneylerle de bu durum doğrulanmıştır.

İnsanların da içerisinde yer aldığı memelileri ve kuşları bir kenara bırakacak olursak aseksüel türler bazı balıklar, sürüngenler, bitkiler ve böcekler gibi neredeyse her taksonomik grup içerisinde bulunur fakat nadir görülürler. Eşeysiz üremenin avantajlarına rağmen nadir görülüyor olmasından uzun süreçte eşeyli üremenin galip geldiği çıkarımını yapabiliriz.

Kötü Mutasyonlar karşısında Adaptasyonlar


Bu problem üzerine yapılan evrimsel araştırmalar genellikle iki geniş hipotez sınıfı üzerinde yoğunlaşıyor. İki hipotez sınıfı da eşeyli üremenin ebeveynlerin genetik özelliklerinin harmanlanmasını sağlayarak çeşitlilik oluşturduğu gerçeğini temel alıyor. Eşeyli üremede meydana gelen her bir canlı, ebeveynlerinin bir kopyası değil. Fakat yaprakbitlerinde durum tam tersi. Yani her bir yaprakbiti, ebeveyninin kopyası.

Bir organizma içerisinde birçok mutasyon gerçekleşebilir. Fakat her mutasyon o canlının ölümüne sebebiyet vermeyecektir. Tek başlarına hayatta kalma şansını azaltmayacak bu mutasyonların birikmesi durumunda, türün hayatta kalma şansı azalabilir. Mesela bir otomobil düşünün. Bu otomobilin yapısındaki küçük hatalar tek başlarına kaza yapmaya sebebiyet vermeyebilirler. Fakat birçok hatanın bir araya gelmesi, otomobili artık güvensiz hale getirir. Eşeyli üreyen türler içerisindeki organizmaların bazıları oldukça fazla zararlı mutasyonu barındırırken bazıları daha az zararlı mutasyonu barındır. ''Deterministic Mutation Theory'' olarak bilinen kurama göre; eğer organizmalar hayatta kalma şansını düşük oranda azaltan birçok mutasyona sahipse, zararlı mutasyonlar taşıyıcılarının ölmesine neden olurken bu zararlı mutasyonları barındırmayan birçok organizma da aynı tür içerisinde üreyebilir. Eşeysiz üreyen türlerde ise çeşitliliğin olmayışı, hiçbir canlının tek başına bu zararlı mutasyonların sorumluluğunu taşımayacağı anlamına gelir. Sonuç olarak da bu zararlı mutasyonları temizleyecek mutasyon kaynaklı bir ölüm gerçekleşmez. Yani zararlı mutasyonların birikmesi bütün bir türün sonunu getirebilir.

Bu teori her geçen gün daha fazla bilim insanı tarafından sorgulanıyor fakat birçok eşeyli üreyen türde teorinin gerektirdiği oranda zararlı mutasyon birikmiyor.

Bir diğer teoriye göre; çiftleşme sayesinde soy, değişen koşullara uyum sağlayabilir. Yapılan araştırmaların bulguları da aynı türün eşeyli üreyen üyelerinin eşeysiz üreyen üyelerine göre değişen koşullara daha kolay adapte olabildiklerini gösteriyor.

Tabii ki çiftleşmenin, organizmaların değişen koşullara uyum sağlamasını neden kolaylaştırdığına dair farklı önermeler de yapılabilir. Örneğin, eşeysiz üreyen bir tür içerisindeki iki organizmada da iyi fakat farklı mutasyonlar görülebilir. DNA’ları hiçbir şekilde eşlenmeyeceği için, bu iki organizmanın yavruları bu faydalı mutasyonları bir arada barındıramayacaktır. Yani her bir faydalı mutasyon, sadece onu barındıran organizmanın yavrusuna geçecektir. Fakat eşeyli üremede faydalı mutasyonların yolu bir şekilde kesişebilir. Bu sayede aynı tür içerisinde iki farklı organizmada ortaya çıkmış iki farklı faydalı mutasyonu da daha sonraki nesillerdeki bir canlı barındırabilir. Yani bu iki mutasyonun da sonuçlarından faydalanıp çevreye daha kolay uyum sağlayarak hayatta kalma şansını çok daha kolay artırabilir.

Red Queen Hypothesis ya da Kızıl Kraliçe Hipotezi’ne göre de; sex ya da diğer adıyla eşeyli üreme, parazitlerle savaşmada organizmalara yardımcı olarak hayatta kalma şansını artırıyor olabilir. Önermeye göre; eşeyli üreme sayesinde organizmalar, olası zararlı parazitleri tanıyabilecek gen havuzlarını artırarak parazitlere karşı olan savaşlarında bir adım öne geçiyorlar. Yani babadan gelen bir gen bir parazit türü üzerinde etkiliyken, anneden gelen başka bir gen farklı bir paraziti üzerinde etkili olabilir. Bu anne babadan doğan çocuk da her iki parazit türüne karşı etkili bir savunma sistemine sahip olabilir.
Kaynak ve İleri Okuma
  • Bell, G. 1982. The Masterpiece of Nature: The Evolution and Genetics of Sexuality. University of California Press, Berkeley."
  • J Hered. Classification of hypotheses on the advantage of amphimixis. 1993 Sep-Oct;84(5):372-87.
  • L. Dunbrack, C. Coffin, R. Howe ‘’The Cost of Males and the Paradox of Sex: An Experimental Investigation of the Short-Term Competitive Advantages of Evolution in Sexual Populations’’ Published 23 October 1995.DOI: 10.1098/rspb.1995.017418:"
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir