Ebola virüsü ne kadar uzun süre hayatta kalabiliyor? Cinsel temas ile bulaşabiliyor mu?

Ebola virüsü; insanlarda ve bazı primatlarda kanamalı ateşe sebep olabilen bir virüstür. Bulaşma hastaların kan ve vücut sıvıları ile olmaktadır. Yüksek ölüm oranına sahip olması ve hızla yayılmasından dolayı yüksek tehlike oluşturmaktadır.

Makale England Journal of Medicine’de yayınlandı. Liberya’da Ebola virüsü ile enfekte olmuş ve hayatta kalmış olan bir hastanın kadın partnerinde ebola virüsüne ait bazı moleküler kanıtlar bulundu.

Araştırmacılardan Suzanne Mate, bu yılın başında Liberya’da, bir kadın hastadan alınan kan örneğinin Ebola virüsü (EBV) pozitif çıktığını, fakat 30 gündür aslında yeni bir vaka olmadığını açıkladı. Hastadan alınan bilgilerde, ebola virüsünden kurtulan bir hasta ile cinsel temasının olduğun belirtti. Daha sonra hastanın ölümünün ardından, virüsten kurtulan erkekten meni örnekleri alındı ve Reel-Time PCR ile kantitatif olarak virüs miktarı saptandı. Meni virüs örneği içermekteydi fakat viral RNA miktarı düşüktü. Yeni nesil sekans yöntemi ile inceleme yaptıklarında, kadın hastadan alınan kan örneğinden elde edilen virüs RNA’sı ile meniden elde edilen virüs RNA’sı karıştırıldı ve benzer oldukları tespit edildi.

Hasta 9 ay önce virüsten kurtulmuştu peki ya nasıl oldu da hastalığı partnerine bulaştırabildi? Ciddi klinik araştırma ve testlerden sonra, akut Ebola virüsünün bazı vücut bölgelerinde (ayrıcalıklı immün sisteme sahip bölgeler), aylarca persistan (kalıcı) olabileceği saptandı. Merkezi sinir sistemi, anne sütü, meni (semen), amniyotik sıvı, plesenta ve göz gibi bazı bölgeler ‘ayrıcalıklı immün sisteme’* sahiptir.
Araştırmacılardan Mariano Sanchez-Lockhart, testisler gibi bazı organların ayrıcalıklı bağışıklık sistemine sahip olduklarını söyledi. Bunun anlamının, bu bölgelerdeki doku hasarını sınırlandırmak ya da engellemek için olduğunu açıkladı. Ayrıca, bu bölgelerde bağışıklık basıncına bağlı olarak virüslerin sistematik immün yanıttan kaçabildiğini ve daha uzun süre hayatta kalabildiklerini, bu mekanizmanın gelecekte yapılacak çalışmalarla aydınlatılabileceğini de belirtti.

Araştırmacılardan bir diğeri olan Jeffrey Kugelman, olası tedavilerin bu ‘ayrıcalıklı bağışıklık’ sistemine sahip bölgelere uygun tasarlanması gerektiğini de vurguladı. Böyle bölgelerde, örneğin ilaçların virüsü kandan temizleyebileceğini fakat tüm vücuttan temizleyemeyeceğini de ilave etti.

Çalışmada Sierra Leone’den bir erkek hastanın, menisinden alınan örnekle, Reel-Time PCR (RT-PCR) yapıldı ve Ebola virüsünün varlığı saptandı. Ayrıca çalışmada 93 erkek hastadan alınan meni örnekleri test edildi.

Çalışmaya alınan bütün erkeklerden alınan örneklerde; hastalıktan üç ay sonra EBV pozitif olarak saptandı (9/9; %100). Yarıdan fazla erkekte 4-6 aydan sonra pozitiflik saptanırken (26/40; %65), çeyrek oranda hastada ise 7-9 ay sonra dahi pozitiflik saptandı (11/43; %26).

Epidemiyolojik veriler ile birlikte, genomik analizler de ebola virüsünün cinsel temas ile bulaşabileceğini ve persistan enfektif** olarak virüsün hastalık başladıktan sonra 179 günden fazla enfektif olarak kalabildiği açıklandı. Dünya Sağlık Örgütü, bu araştırmanın bir grup erkek üzerinde, virüsün ne kadar süre kalıcı olduğunu saptamak amacı ile yapıldığını açıkladı. Her test sonrası çalışmaya alınan hastalara test sonuçları ve hijyen, güvenli cinsel ilişki ve kondom kullanımı hakkında tavsiyeler verildi.

Elde edilen sonuçlara göre, virüs meni içinde iyileşmeden aylarca sonra bile azalmış da olsa EBV içermektedir. Çalışmaya alınan bir katılımcı hastalık başlangıcından 9,5 ay sonra bile hala EBV pozitif olarak sapandı. Hala virüsün menide ne kadar süre boyunca kalıcı olduğu bilinmiyor, fakat bu çalışma ile bazı bilgiler elde edildi.

Virüs menide uzun süre kalıcı olabilmekte fakat EBV’den kurtulan kişilerde hastalık yapacak kadar da virulan oranda değildir. Persistan olduğundan, hastalığı geçirmiş kişilerden cinsel temas ile bulaşabilir, fakat bu nadirdir.
Sierra Leone’de çok büyük bir EBV salgını meydana geldi. Hastalıktan kurtulan bir çok kişi oldu ve ayrıca 300 günden beri herhangi yeni vaka bildirimi yapılmadı.

Fakat virüsten kurtulan insanların, tekrar acil bir durum oluşma riskine karşı, geniş kapsamlı desteğe ihtiyaçları bulunmaktadır. Hastalığı atlatanların ailelerine ve eşlerine, sürekli danışmanlık ve destek verilmeli, testler ile takip edilmelidirler. Bütün hayatta kalanlara doğru hijyen ve güvenli cinsel hayat konusunda bilgiler verilmelidir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), EBV’den hayatta kalan erkeklerin, hastalıktan üç ay sonra test yaptırmalarını, pozitif olması halinde her ay negatif sonucu alana kadar bu testleri sürdürmelerini tavsiye etmektedir. Negatif sonucu alanların ise bir hafta ara ile örnek verip, RT-PCR ile negatifliği doğrulatmalarını önermektedir.

Bu doğrulatma ile negatif sonucu alana kadar tüm erkek hastaların cinsel temasta bulunmamaları, el ve kişisel hijyenlerine önem vermelerini, herhangi bir fiziksel temastan sonra (mastürbasyon dahil) ellerin su ve sabun ile iyice yıkanmasını tavsiye etmektedirler.
Ebola virüs ile enfekte olduktan sonra hayatta kalan hem erkek hem de kadın hastaların vücut sıvılarında virüs persistan olarak bulunabilmektedir.
*Ayrıcalıklı bağışıklıklı (immune privilege) bölge: İnsan vücudunda bazı bölgeler inflamatuar bir yanıt olmadan antijen girişine karşı koyabilmektedirler. Böyle bölgelerde bir bariyer sistemi bulunmaktadır ve belirli büyüklükteki maddeler, moleküller geçebilmektedir. Merkezi sinir sistemi, göz, plesenta ve fetüs, testisler böyle bölgelere örnektir.

**Persistan enfeksiyon: Enfekte hücreler üremelerine devam ederler. Virüsler hücrelerden tomurcuklanma ile çıkarlar. Hücrelerde dejenerasyonlar meydana gelmez.
Reel-Time PCR (RT-PCR)/Gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu: Floresan boyalar kullanılarak DNA’nın gerçek zamanlı olarak belirlenmesi ve miktarının (kantitatif ve kalitatif olarak) gösterilmesine dayanan bir moleküler yöntemdir.

 




Referans : Suzanne E. Mate, Jeffrey R. Kugelman, Tolbert G. Nyenswah, Jason T. Ladner, Michael R. Wiley, Thierry Cordier-Lassalle, Athalia Christie, Gary P. Schroth, Stephen M. Gross, Gloria J. Davies-Wayne, Shivam A. Shinde, Ratnesh Murugan, Sonpon B. Sieh, Moses Badio, Lawrence Fakoli, Fahn Taweh, Emmie de Wit, Neeltje van Doremalen, Vincent J. Munster, James Pettitt, Karla Prieto, Ben W. Humrighouse, Ute Ströher, Joseph W. DiClaro, Lisa E. Hensley, Randal J. Schoepp, David Safronetz, Joseph Fair, Jens H. Kuhn, David J. Blackley, A. Scott Laney, Desmond E. Williams, Terrence Lo, Alex Gasasira, Stuart T. Nichol, Pierre Formenty, Francis N. Kateh, Kevin M. De Cock, Fatorma Bolay, Mariano Sanchez-Lockhart, Gustavo Palacios. Molecular Evidence of Sexual Transmission of Ebola Virus. New England Journal of Medicine, 2015; 151014140151006 DOI: 10.1056/NEJMoa1509773




 
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir