Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar

Çocuğunuz kendinin özel olduğunu düşünüyor mu? Kızınız ya da oğlunuz hiç; "Ben olmasam, sınıfımız çok daha az eğlenceli bir yer olur" , "İnanılmaz derecede iyi birisi olduğumu düşünmekten hoşlanıyorum" ya da "Benim gibi çocuklar daha fazlasını hak etmiyor mu?" gibi cümleler kuruyor mu? Eğer cevabınız "evet" ise çocuğunuzun narsist olmasına sebep olmuş olabilirsiniz.

Narsisizm Nedir?

Narsisizm ya da diğer adıyla özseverlik, şişmiş öz-imaj ya da benlik saygısı ve kişinin kendi üstünlüğünün diğer insanlar tarafından fark edilmesini barındıran kişilik özelliği olarak kısaca tanımlanabilir. Bu davranışın aşırıya kaçması durumu, psikolojik bozukluğa işaret eder. Fakat insanların büyük bir çoğunluğu da orta seviyede narsisizm davranışları sergilerler.

Bireyin ne derecede bir narsist olduğunun, kabaca yarısının genlerden ve yine kabaca yarısının diğer faktörlerden kaynaklandığını söylemek mümkün. Fakat genlerin dışındaki faktörler içerisinde en önemlisi, ebeveynlik.

Narsisizmin Ebeveynlik Bağlantısı

University of Amsterdam’dan Eddie Brummelman ve Ohio State University’den Brad Bushman’ın dahil olduğu araştırmanın bulgularına göre, narsisizmin tohumları, çocuklarının diğer çocuklardan daha özel ve çocuklarını diğer çocuklardan daha fazla hak sahibi gören ebeveynler tarafından ekiliyor.

Brummelman’a göre, çocuklarına fazla değer veren ebeveynler çocuklarının yeteneklerini abartıyor, çocuklarından ve çocukları için çok fazla şey talep ediyor ve çocuklarının yeteneklerini haddinden fazla övüyor. Örneğin, çocuklarının IQ seviyelerini çok abartarak, çocuklarından birçok farklı konuda bilgi sahibi olmasını bekliyor ve çocukları çok başarılı olmasa bile çocuklarına yönelttikleri övgüleri çok savurgan kullanıyor. Hatta bazı ailelerde bu durum, daha en başından çocuklarına eşi benzeri olmayan ya da alışılmadık ilk adlar vermekle başlıyor.

San Diego State University’den Jean Twenge ve Keith Campbell’in The Narcissism Epidemic’deki önermelerine göre, 1980’lerde California’da başlayan öz-saygı hareketi de, en azından bir parça da olsa suçlu. Ebeveynlerin, çocuklarına özel olduklarını söylemeleri için cesaretlendirilmesi, kasten olmasa da narsisizm davranışlarının gelişmesini teşvik ediyor.

Brummelman’a göre, eğer bir çocuğa aşırı değer verirseniz narsisizmin çekirdeği olan sağlıksız kendini beğenmişlik hissini içselleştirebilir. Brummelman, ebeveynlerin çocuklarına öz-saygıyı aşılamalarının oldukça önemli olduğunu düşünüyor. Çocuklar sevildiklerini ve kendileriyle ilgilenildiğini hissettiği zaman kendinin bir birey olarak değerli olduğunu içselleştirebilir. Bu da öz-saygının özünü oluşturur. Twenge’ye göre, eğer çocuklarınızda narsisizmi değil de öz-sevgiyi inşa etmek istiyorsanız sen özelsin demek yerine  seni seviyorum demeyi tercih etmelisiniz.

Diğer bir taraftan da, bu konuda bazı bilim insanları biraz daha kuşkucu. Keith Campbell, bu davranışları sağlıklı ya da sağlıksız olarak nitelendirmekten hoşlanmadığını belirtiyor. Çünkü Campbell’e göre, bazı açılardan narsisizmin, bireyin hayattaki fırsatlarını artırabileceğine dair kanıtlar giderek çoğalıyor. Aynı zamanda yüksek seviyelerdeki öz-sevgi ve narsisizmin arasındaki farklar hâlâ psikologlar tarafından tartışılıyor.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir