Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Bir arkadaşınız elinde çekiçle çivi çakmaya çalışıyor. ve yanlış bir hareket ile çekici parmağına vuruyor. Arkadaşınızın nasıl hissettiğini hayal etmek için aşırı bir çaba göstermenize gerek yoktur, anında bilirsiniz. Hatta muhtemelen biraz gerilirsiniz ve arkadaşınızdan önce sizin ağzınızdan bir "ahh!" sesi çıkar ve çok olasıdır ki biraz acı da hissedersiniz. Elbette ki, sonrasında arkadaşınızla ilgilenir ve yaralanmaya acil müdahaleyi uygulamaya başlarsınız, ancak bundan öncesindeki ilk tepkiniz tamamen otomatiktir. Peki ama neden?

İşte sinirbilimcilerin sizin için bir cevabı var: Yapılan bir araştırmaya göre, diğer insanlara zarar geldiğine tanık olmak, aynı şeyin başınıza geldiğinde olduğu gibi beynin birincil duyusal bölgelerini aktifleştiriyor. Araştırma bulgularının sadeliği; kelimenin tam anlamıyla diğer insanlarla "aynı" hisleri paylaşmanın nasıl gerçekleştiğini ortaya koyuyor.

Şüphesiz ki; biz insanlar, kişilerarası olağanüstü bir kavrayış gösterebilen büyük duygusal tepkilerimizin bir ürünüyüz. Diğer insanların hislerinden otomatik olarak etkileniriz, hatta açık bir iletişimimiz olmasa bile. Bu bağlılığımız bazen o kadar güçlüdür ki, anında tepkimizi gösteririz. Örneğin; haber bülteninde yaralanan bir insanı gördüğümüzde kafamızı hemen başka bir yöne çeviririz. Araştırmacılar bu kapasitenin insan evriminden çok daha önce ortaya çıktığını ileri sürüyorlar. Çok daha önce ortaya çıkmasına rağmen bu duruma yalnızca bir yüzyıl önce isim vermişiz: "Empati". Empati kelimesi; Yunanca "dahil olmak" anlamındaki "em-" ile "hisler" anlamına gelen "pathos" kelimelerinin bir kombinasyonudur; empathos, yani hislere dahil olmak.

Empatinin tanımına dair evrensel bir uzlaşı sağlanmış olmasının dışında, bir başkasının hislerini anlama ve paylaşma mekanizmaları daima bilimin bir konusu olmuştur. Özellikle de "ayna nöronların" tanımlanmasından itibaren. Bu önemli keşif, makak maymunlarında motor nöronların beyinde karşılık geldiği alanların belirlenmesi üzerine çalışan University of Parma'dan Giacomo Rizzolatti ve ekip arkadaşları tarafından 26 yıl önce gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada maymunun eliyle yiyeceğe uzanması, kavraması, ağzına götürmesi gibi hareketleri sırasında, beynin hareketleri kontrol eden motor nöronların tanımlanması planlanıyordu. Bu amaçla tek tek birçok sinir hücresine nano-metre boyutlarında camdan yapılmış özel tüpler (elektrotlar) yerleştirilerek el ve ağız hareketleri sırasında hangi hücrelerin aktifleştiği incelenmişti.

Hücre içine yerleştirilen elektrotlar, uyarım sonucu elektrik sinyali üretmek üzere aktifleşen sinir hücresinin zarından elektrolit geçişi olduğunda; "tırrr, tırr" şeklinde sesler çıkarıyor, böylece incelenmekte olan hücrenin aktifleştiği anlaşılıyordu. Aylarca süren çalışmaların ardından her şey beklenildiği gibi ilelerken bu sırada beklenmedik bir değişim gözlemlenmiştir: Araştırmacılardan birisi, laboratuvara öğle arasında bitiremediği bir parça yiyecekle girip, elektrotlara bağlı maymuna doğru ilerlerken, maymun hiç hareket etmeden sadece ilgili bir şekilde araştırmacının elindeki yiyeceğe baktığı anda kayıt elektrotlarından sürekli bir biçimde "tırr, tırr, tırr" şeklinde sesler geldiğini fark etti. Yalnızca maymun hareket ettiğinde "tırr tırr" sesi çıkaran elektrotlar, maymun hareketsiz halde yiyeceğe bakarken de ortaya çıkıyordu. Deney düzeneğinde hata olduğunu düşünen araştırmacılar, düzenekleri yeniden kuruyor ve aynı sahneyi tekrarladıklarında aynı olayın tekrar gerçekleştiğine tanık oldular. Normal olarak bu nöronlar; maymun, yiyeceği bu şekilde (araştırmacının tuttuğu biçimde) elinde tuttuğunda devreye giriyordu. Yani maymunun beyni gözlemlenen eylemleri doğrudan taklit ediyordu.

Ayna nöron ismi de buradan geliyor: Başkası bir hareket yaparken onu gözlemleyen kişinin beyninde kendisi hareket etmediği halde, sanki o da aynı hareketi yapıyormuş gibi bir nöronal aktivite ortaya çıkıyor, bu durum bir aynanın görüntüyü yansıtması gibi olduğu için de bu hücreler "ayna nöron" olarak adlandırılıyorlar. Daha sonra insanlarda da gösterilen bu nöral rezonans, diğer insanların eylemlerini anlamamıza yardımcı olan "ayna" nöronlarının varlığını ortaya koyuyordu.

Peki, arkadaşınızın eline çekiçle vurduğunda benzer bir ayna mekanizmasının da sizde empatik bir tepkiye sebep olup olmadığını merak ediyor musunuz? Bir grup bilim insanı da bunu merak etti. Araştırma ekibi katılımcılara insanların zarar gördükleri görüntülerden oluşan kısa videolar seyrettirdiler ve bir yandan da fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) ile katılımcıların beyin aktivitelerini kayıt altına aldılar. Beyin taramaları, video izleme sırasında dokunma bilgisinin işlendiği bir beyin nölgesi olan somatosensori korteksteki aktivitenin oldukça fazla bir aktifleşme gösterdiğini ortaya koydu. Daha sonra yapılan çalışmalarda da ortaya koyulduğu üzere; katılımcılarda aynı dokunuşlar meydana geldiğinde somatosensori tepki benzer güçte aktifleşme gösteriyor. Esther Kuehn ve ekip arkadaşları tarafından yürütülen bir çalışma da; insan eline hafif bir çarpmanın gözlemlenmesi sırasında somatosensory korteksin belirli bölgelerinde görülen aktifleşmenin, başka bir kişide gözlemlenen çarpma sırasında da aktifleştiğini ortaya koydu.

Beyindeki bu durumlar gerçekten hayret uyandırıcı, fakat bizim empatiyle ilgili düşüncelerimizden biraz uzak görünüyor olabilir. Ancak, başkalarıyla empati kurmanın; bu duyusal aynalama ile esasında bağlantılı olduğuna dair deliller sunan bir araştırma yayımlandı. Michael Schaefer ve ekip arkadaşları; insan eline çarpma görüntülerinin yer aldığı kısa videoları katılımcılara izletirken, aynı zamanda da katılımcıların beyin tarama işlemini gerçekleştirdiler. Geçmişte elde edilen verilerle tutarlı bir biçimde, katılımcıların birincil somatosensori korteksleri gözlemlenen çarpmalara tepkiler oluşturdu. Öte yandan katılımcılar başkalarıyla empati kurma yetimizin dört spesifik boyutunu ölçen bir test olan Interpersonal Reactivity Index'i (IRI) de tamamladılar. Ve şaşırtıcı bir biçimde, IRI testindeki "bakış açısı alma" alt başlığında yüksek skor elde eden katılımcıların gözlemlenen çarpmalara tepki veren birincil somatosensori kortekslerinin daha güçlü olduğu gözlemlendi. Yani bu veriler beynin aynalama tepkisinin esasında kişisel empati yetisiyle ilişkili olduğunu gösteriyor. Bir başka deyişle; insanlarla ne kadar fazla empati kurduğunuz, beyninizin birincil somatosensori korteksinin ne kadar güçlü olduğuyla ilişkili.

Elbette ki tüm bu deliller daha fazla araştırma gerektiriyor. Ve tabiki empati karmaşık bir fenomendir. Fakat empatik tepkilerimizin ardında işletilen kişisel işlem sürecine dair daha fazla araştırmanın yapılmasının, bu harika kapasitemize dair heyecan verici yeni bakışların da gelişmesine sebep olacağı kesin. Dolayısıyla, bir dahaki sefere kötü şansın etkisiyle yaralanan bir arkadaşınızı gördüğünüzde, her ikinizin beyninin de bir armoni yakaladığını anımsayın.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir